CAHİT SITKI TARANCI (1910-1956)

Cahit
Sıtkı Tarancı, yazın çalışmalarına öykü türüyle başladı. Daha sonra şiire yöneldi. İlk
şiirlerini "Akademi", "Servet-i Fünun" ve "Uyanış" dergilerinde yayımladı. Bu şiirlerde hece kalıplarının kalıplaşmış şekillerinin dışına çıktı. 1931'de
Mülkiye Mektebine (Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) girse de ikinci
senenin sonunda okuldan atıldı. Bu ara "Ömrümde Sükût" şiir kitabını yayımladı.
Mülkiyeden atılınca Ankara Yüksek Ticaret Okulunda öğrenim gördü. Ayrıca Sümerbank'ta
memur olarak çalıştı. Daha sonra memuriyet hayatından ayrılıp öykülerini yayımlamakta
olduğu Cumhuriyet gazetesinde çalışma hayatını sürdürdü.
Cahit
Sıtkı Tarancı, daha sonra öğrenimini tamamlamak üzere Paris'e gitti. Burada hem
gazetelere öyküler gönderdi hem de Oktay Rıfat ile tanıştı. Ayrıca radyoda
spikerlik yaptı. Alman-Fransız Savaşı nedeniyle Türkiye'ye geri döndü ve kısa bir
süre tercümanlık yaptı. İstanbul'da bir süre kaldıktan sonra Ankara'ya gitti.
Ankara'da önce Anadolu Ajansı'nda; daha sonra Toprak Mahsulleri Ofisi
ve Çalışma Bakanlığı'nda tercüman olarak çalıştı.
Cahit Sıtkı Tarancı, asıl "Otuz Beş Yaş" şiiri ile tanındı. Bu şiirle 1946'da CHP Şiir Ödülü'nde birincilik aldı. 1951'de evlendi. Evlendikten sonra yazdığı şiirlerini "Düşten Güzel" kitabında topladı. "Ziyaya Mektuplar" ismindeki mektupları ölümünden sonra 1957'de yayımlandı. İçerikte arkadaşı Ziya Osman'a yazdığı mektuplar yer alır.
Cahit Sıtkı Tarancı, asıl "Otuz Beş Yaş" şiiri ile tanındı. Bu şiirle 1946'da CHP Şiir Ödülü'nde birincilik aldı. 1951'de evlendi. Evlendikten sonra yazdığı şiirlerini "Düşten Güzel" kitabında topladı. "Ziyaya Mektuplar" ismindeki mektupları ölümünden sonra 1957'de yayımlandı. İçerikte arkadaşı Ziya Osman'a yazdığı mektuplar yer alır.
Cahit
Sıtkı Tarancı, 13 Ekim 1956'da Viyana'da hayata veda etti. Cenazesi Ankara
Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedildi.
Edebi Kişiliği
- Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nda öz şiir (saf
şiir) anlayışını sürdüren sanatçılardandır.
- Yazın hayatına öykü türüyle başlar. Sonra
şiire yönelir. "Otuz Beş Yaş" şiiriyle ödül alınca büyük bir üne
kavuşur. İlk şiirlerinde Fransız şairlerinin üsluplarına benzer bir üslup kullanır. Şiirlerinde ölüm başta olmak üzere iç sıkıntılar, karamsarlık,
ölüm-hayat, geçmiş zaman-şimdi karşıtlıkları ve yaşama sevincini işler.
- Şiirlerinde "ölüm korkusu" ve "yaşama sevinci" iç
içedir. Şair, ölümü unutabildiği şiirlerinde kendini mutlu hisseder. Genellikle ölüm
korkusuyla yaşar ve bu korku kendisini sürekli rahatsız eder.
- Hayata bağlılık, şiirlerinin diğer önemli
bir özelliği olarak bilinir. "Gün Eksilmesin Penceremden" şiirinde yaşama olan
bağlılığı ön plana çıkar.
- Biçim ve ahenk şiirlerinde önem verdiği
unsurlar olur. Şiirde mükemmeliyetçiliği savunur. Cahit Sıtkı Tarancı şiir için: "Şiir öyle bir türdür ki
şiirin bir kelimesini dahi alıp çıkardığınızda şiirdeki bütün tılsım
bozulur." der.
- Romantizm ve sembolizm akımlarının etkisinde kalır.
- Ahenkli bir konuşma diliyle şiirlerini oluşturur.
Sadelik, yalınlık ve ahenk onun dil ve anlatımının diğer unsurlarını oluşturur.
- Hece ölçüsünü duraksız kullanır.
Sonraki zamanlarda serbest tarzda şiirler yazar.
- Ünlü Fransız şairleri Baudelaire ve Verlaine'nin
etkisinde kalır.
- Nesir (düzyazı) türündeki eserlerinde mektupları
önem kazanır. Nesirlerinde içtenlik ve samimiyet ön plana çıkar. "Ziya'ya
Mektuplar" ile "Evime ve Nihal'e Mektuplar" bu anlayışın en güzel
örneklerini oluşturur.
- Elli civarında hikâye kaleme alır.
- Çocukluk arkadaşı olan Ziya Osman Saba ile
ölümüne dek yazışmalar yapar.
- Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nın en önemli
şairlerinden olan Cahit Sıtkı Tarancı'nın en önemli şiirleri "Yaş Otuz
Beş" ve "Memleket İsterim" şiirleridir.
Eserleri
Şiir
Otuz Beş Yaş
Ömrümde Sükût
Düşten Güzel
Sonrası
Mektup
Ziya'ya Mektuplar
Evime ve Nihal'e Mektuplar
Cahit Sıtkı Tarancı'nın Şiirlerinden Örnekler
OTUZ BEŞ YAŞ
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yasa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne donup duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
N'eylesin olum herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yasa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne donup duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
N'eylesin olum herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı Tarancı
MEMLEKET İSTERİM
Memleket
isterim
Gök
mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların
çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket
isterim
Ne
başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş
kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket
isterim
Ne
zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış
günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket
isterim
Yaşamak,
sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa
bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit
Sıtkı Tarancı
Ayrıca bakınız
1. Öz (Saf) Şiir Anlayışını Sürdüren Şiir
Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956)
2. Serbest Nazım ve Toplumcu Gerçekçi Şiir
3. Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şiir (Memleketçiler)
4. Birinci Yeni (Garipçiler)
5. Garip Dışında Yeniliği Sürdüren Şairler
6. Maviciler
7. Hisarcılar
8. İkinci Yeni Şiiri
9. 1960 Sonrası (İkinci Yeni Sonrası) Toplumcu Şiir
10. 1980 Sonrası Türk Şiiri
11. Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Anlatmaya Bağlı Metinler (Hikâye-Roman)
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Göstermeye Bağlı Metinler (Tiyatro)
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Öğretici Metinler
Ayrıca bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme