TYT Türkçe Branş Denemesi 1


1. Aşağıdakilerin hangisinde "ad aktarması" yapılmamıştır?
 
A) Bankadaki en son masada işini bitirip caddenin karşısındaki ofisten bir şey öğrenmeye çalışıyordu.
B) Geleneksel ata sporu için bütün şehirlerimizde çalışma yapılacak.
C) Olanlardan sonra Batı da Doğu da bize sırtını çevirmiş durumda.
D) Bu güzel oyundan sonra stat saatlerce takımını ayakta alkışladı.
E) Başbakan, acil koduyla Ankara'ya iniş yaptı.
 
 
2. Aşağıdaki cümlelerde geçen ikilemeleri oluşumları açısından gruplandırdığımızda hangisi dışarıda kalır?
 
A) Aşağı yukarı beş yıla yakındır köyüne uğramamış.
B) Bir gün de işte mırın kırın etmeyin arkadaşlar.
C) Fırtınadan yol mol gözükmüyordu.
D) Hazırlıkları tamamlamak üzere sabah akşam durmadan çalışıyorlardı.
E) Adamcağızı eften püften bahanelerle hastanelik ettiler.


3.   I. Hemen burayı terk etmelisiniz, çocuklar.
      II. Arabayı birdenbire önümüze kırınca karşı şeride geçmek zorunda kaldık.
      III. Öncelikle bu konuyu öğrenelim çocuklar.
      IV. Bir an önce onların bu hayat şartlarını iyileştirmeliyiz.
 
Yukarıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözlerden hangileri yakın anlamlıdır?
 
A) I ve IV   
B) I ve II     
C) II ve IV   
D) II ve III     
E) III ve IV
 
 
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "amaç-sonuç ilişkisi" yoktur?
 
A) Öğretmenle görüşmek için sabah erkenden okulun yolunu tuttu.
B) Ders anlatmak için hemencecik ayağa kalktı. 
C) Kardeşini görmediği için derse bir türlü konsantre olamıyordu.
D) Sınavda başarılı olayım diye birçok yeni kaynak edindi.
E) Teşekkür almak için son yazılılara daha çok çalıştı.
 
 
5. Aşağıdaki cümlelerden hangisi bir tanım cümlesidir?
 
A) Panelde amaç bir sorun üzerinde bir karara varmak değil, konuyu birçok açıdan değerlendirmektir.
B) Gerçeği olduğu gibi aktarma yolunu tutan bir edebiyat akımıdır realizm. 
C) Natüralizme göre toplum büyük bir laboratuvar, insan ise deney konusu olan kişidir.
D) Betimlemede sözcükler daha çok mecaz anlamda kullanılır.
E) Kübizm'de sadece dış görünüş değil, duygular da anlatılır. 
 
 
6. Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım başım göğe değerdi.
 
Yukarıdaki ifadeyi en iyi açıklayan söz hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
 
A) Bilmemek ayıp değil yeter ki bilmediklerimizi öğrenmeye gayretli olalım.
B) Her şeyi bilmek mümkün değildir fakat her zaman bir şeyler öğrenebiliriz.
C) Kişinin bilmediği bir şeyi biliyor gibi davranması en büyük cehalettir.
D) Bilgi, kişiyi güçlü kılar onun için durup dinlenmeden bir şeyler öğrenmeye çalışmalıyız.
E) Ne kadar bilirsek bilelim bilmediklerimiz çok daha fazladır.
 
 
7. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.
 
Yukarıdaki ifadeyi en iyi açıklayan söz hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
A) Kalp gözü açık kişiler gerçeği tam anlamıyla görürler.
B) Gerçeği çıplak gözle görmek kişiyi daha çok etkiler.
C) Gerçeği tam anlamıyla görmek için zamana ihtiyaç vardır.
D) Kişiler yüreksiz olunca hayatın gerçeğini geç anlarlar.
E) Gerçeğin mayasını görmek sanıldığı kadar kolay değildir.
 
 
8. İyi kitabın övgüsü kendi içinde saklıdır.
 
Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki cümlede anlatılmak istenene anlamca en yakındır?
 
A) Sanatçının birinci görevi kitabını tozlu raflara mahkum etmemektir.
B) Kitap, insana yol gösteren en iyi arkadaştır.
C) Kitaplarımızın tanıtımını iyi yaparak kitaplarımızın halkla buluşmasını hızlandırabiliriz.
D) En iyi reklam demek en pahalı reklam demek değildir.
E) İyi yazılmış bir kitabın reklamı kendi içinde gizlidir.
 

9.  Yağmuru seviyorum diyorsun, 
                                           I
      Yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
 
                                                      II
      Güneşi seviyorum diyorsun,
 
                       III
      Güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
 
                                              IV
      Rüzgârı seviyorum diyorsun,
 

      Rüzgâr çıkınca pencereni kapatıyorsun...

                                                      V
      İşte, bunun için korkuyorum;
 
                                     VI
      Beni de sevdiğini söylüyorsun... 
                                         VII
Yukarıdaki dizelerde numaralanmış sözcüklerin hangilerinde ünlü daralması vardır?
 
A) II ve III         
B) III ve IV     
C) IV ve V     
D) I ve VII        
E) VI ve VII
 
 
10. Aşağıdaki cümlelerdeki ses olaylarını ikişerli gruplandırırsak hangisi dışarıda kalır? 
 
A) Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık. 
B) Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar.
C) Sonun âdemdir diyor insana yolun hali.
D) Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar.
E) Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler.


11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcüğün yazımı yanlıştır?
 
A) Birtakım insanlar gerçekleri sonradan görür.
B) Kaybetmekten korkma; birşeyi kazanman için bazı şeyleri kaybetmelisin. 
C) Olgunlaşmak hiçbir şeye şaşırmamaktır.
D) Öfke rüzgâr gibidir; bir süre sonra diner ama birçok dal kırılmıştır bile.
E) Bir ağaç herhangi bir prensten daha soyludur.
 
 
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yoktur?
 
A) Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsun. Niye bugünden başla mıyorsun?
B) Yapılmış küçük işler, planlanmış büyük işlerden çok daha iyidir.
C) Yaşamak, solumak değil, çalışmakdır.
D) Yaşamın gayesi; hoşa gitmeyen şeylerden kaçmak değil, hoşa gitmiyen şeyleri yenmektir.
E) Yenilince ümitsizliğe kapılma, her başarısızlıkda bir zafer arzusu yatar.
 
 
13. Aşağıdakilerden cümlelerden hangisinin fiil kipinde bir anlam kayması olmamıştır?
 
A) O, her akşam böyle eve geç gelir, canını sıkma.
B) Önümüzdeki hafta hep birlikte babamlara gidiyoruz.
C) Dün akşam buraya gelmeden önce ayaküstü teyzesine uğruyor.
D) Fatih Sultan Mehmet o ünlü hocadan çok şey kapar.
E) Her akşam annesinin kucağında yatıyor Betül.


14. Romantizmin bir ürünü olan tarihi roman, (I)  tarihi dönemleri ve tarihte yer edinmiş ünlü kişileri (II) konu edinir. Kahramanlar düşsel kişiler (III) olsa da anlatılanlar tarihsel gerçeklere çoğu kez uygundur. Yazar, hayal gücüyle (IV) tarihsel gerçekliği okuyucunun ilgisini çekecek duruma getirir. Tarihi romanlarda yazar, olayın yaşandığı zamanı, dönemin sosyal özellikler (V) ve kültürel özelliklerini, coğrafi özelliklerini de iyi bilmek zorundadır.

Yukarıdaki numaralanmış yerlerden hangisi sıfat tamlaması değildir?

A) I       B) II      C) III     D) IV     E) V


15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belirtili nesne bir sıfat-fiilden oluşmuştur?
 
A) Yaşamayı biraz da ona borçlu hissediyordu.
B) Çalışmak, doğanın anasıdır.
C) Gelen her zaman eskisini aratır olur.
D) Gördüklerini bize bir bir anlattı.
E) Geç kalan teselli, idamdan sonraki affa benzer.


16. Köyün en delikanlı kişisi olarak bilinen Ali Fuat, köyün meydanında yine o heybetli atıyla tur atıyordu. Herkes şaşkın şaşkın Ali Fuat'a bakıyordu. Ali Fuat, etrafına sert bir bakış atarak köyün meydanından hızla uzaklaştı. Atını her zaman otlattığı o yemyeşil ovaya yöneldi. Nihayet ovaya vardı. Atından inerken yorgunluk hem onun hem de atının yüzünden okunuyordu. Etrafına bir iki keskin bakış attıktan sonra atını sıkıca, oldukça uzun ve sağlam bir zincirle bağladı. At, açlığını gidermeye çalışırken Ali Fuat da çimlerin üzerinde derin bir uykuya daldı.

Yukarıdaki parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım türlerinden hangileri ön plana çıkmıştır?
 
A) Betimleyici Anlatım-Öğretici Anlatım
B) Öyküleyici Anlatım-Betimleyici Anlatım
C) Tartışmacı Anlatım-Betimleyici Anlatım
D) Lirik Anlatım-Öğretici Anlatım
E) Öyküleyici Anlatım-Açıklayıcı Anlatım
 
 
17. Edebi metinler dersinin lise müfredatında tamamen kaldırılması gerektiği düşünülmektedir. Bunun olumlu bir tarafı olabilir mi? Ben olamayacağını düşünenlerdenim. Edebiyat, asla sanattan uzak düşünülemez. Edebiyat dersinde bir iki noktalama işareti, bir iki yazım kurallını ezberleyen öğrenciyi mi başarılı sayacağız veyahut sadece sınavlarda başarılı olan kişileri mi önemseyeceğiz? Elbette ikisi de olmalı ama ikisi de asıl amaç olmamalı. Amaç "sanat ve estetik" kavramlarına ulaşmak olmalıdır. Yani edebiyat demek, sanat demek olmalıdır, başka da bir şey değil.
 
Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?
 
A) Öyküleyici Anlatım
B) Betimleyici Anlatım
C) Açıklayıcı Anlatım
D) Tartışmacı Anlatım
E) Öğretici Anlatım
 
 
18. I. Mürekkebi kullanılmamış kalem mürekkebi tükenmiş kalemden daha boştur.
    II. Hırs bir sandalın yelkenini şişiren rüzgâra benzer; fazlası gemiyi battırır azı da gemiyi olduğu yerde bırakır.
   III. Susmak, insanın içiyle konuşmasıdır.
   IV. Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.
    V. Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
 
Yukarıdaki cümlelerle ilgili verilen aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
 
A) I. cümlede bir karşılaştırma yapılmıştır.
B) II. cümlede benzetme vardır.
C) III. cümlede bir tanımlama yapılmıştır.
D) IV. cümlede bir karşılaştırma yapılmıştır.
E) V. cümlede benzetme vardır.
 

19.  Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayları yer, zaman ve kişiye bağlı olarak anlatan kısa yazılardır öykü. (I) Hikâyede düş ürünü veya gerçek bir olay kısaca anlatılır. (II) Hikâyeler büyük çoğunlukla kişilerin anılarını anlatması şeklinde ortaya çıkar. (III) Ayrıntıların yer almadığı öykü türünde kişiler genellikle hayatlarının kısa ve belli bir anı içinde izlenir. (IV) Kısacası öyküyü romanın küçük kardeşi olarak da tarif edebiliriz. (V)
 
Yukarıdaki parçada yer alan cümlelerden hangi ikisinde  "tanımlama" yapılmıştır? 
 
A) I ve  III        
B) II ve III       
C) III ve IV    
D) IV ve V        
E) I ve V   
 
 
20. … . Fakat çoğu zaman, buna hangi yoldan varacağımızı pek bilmeyiz. Çok kez insan dünya işlerini bıraktığını sanır; oysaki bu işlerin yolunu değiştirmekten başka bir şey yapmamıştır. Bir aileyi yönetmek bir devleti yönetmekten hiç de kolay değildir. Ruh nerede bunalırsa bunalsın, hep aynı ruhtur; ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olmalarını gerektirmez. Bundan başka, saraydan ve pazardan el çekmekle hayatımızın baş kaygılarından kurtulmuş olmayız.
 
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
 
A) İnsanın insana verdiği en değerli şey değil midir yalnızlık?
B) Yalnız yaşamayı öğrenebilmek oldukça zordur.
C) Yalnız yaşamanın bir tek amacı vardır sanıyorum; o da daha başıboş, daha rahat yaşamak.
D) Her zaman farklı bir yoldan doğruya ulaşmaya çalışırız.
E) Kendisini yalnız hisseden kimse için her yer çöldür.
 

21. Sanatçının bu eserinde en çok üslubu beni etkilemişti. (I) Eserde sözcükleri titizlikle seçtiği ağdalı bir dilden oldukça uzak durduğu göze çarpıyordu. (II) Eserin tamamında gereksiz bir sözcüğe rastlanmadığı gibi duru olmayan bir cümleye de gözüm ilişmedi. (III) Bir eseri başarılı kılan her zaman için eserdeki üslup olmuştur. (IV) Yazarın eserde başka kişileri taklitten uzak durmaya çalışması da eserin anlatımını daha da etkili kılmıştı. (V)
 
Yukarıdaki paragrafta düşüncenin akışını bozan cümle hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
 
A) I        B) II         C) III        D) IV        E) V


22. Nesiller, devirlere şekil ve renk veren esas kitleyi teşkil eder. Hatta sivrilmiş şahsiyetlerin kendi nesillerinden tamamıyla ayrı varlıklar değil, bilâkis onları en iyi surette temsil ve ifade eden kabiliyet ve dehâ sahibi insanlar olduğu iddia olunabilir. Bu müstesna fertleri bize tek ve yüksek gösteren şey, onlardaki ifade ve temsil kudreti ile beraber, kendilerine uzak mesafelerden bakmamızdır. Yakınlarına vardığımız, içlerinde bulundukları muhiti teşkil ettiğimiz zaman, etraflarında onlara benzer küçük çapta bir yığın insan ve insancık buluruz.

Yukarıdaki paragrafın konusu aşağıdakilerden hangisidir?
 
A) Her nesil bir sonraki neslin kültür birikiminden faydalanır.
B) Bir nesil için dil her şeyden önemlidir.
C) Tarihi şahsiyetler bıraktıkları izlerle sürekli hatırlanır.
D) İnsanların ifade ve temsil kabiliyeti onları bize üstün şahsiyetli kişiler olarak sunar.
E) Milletlerin tarihî hayatında nesiller, büyük fertlerden daha mühim rol oynar.


23. Yazarın özgürce seçtiği herhangi bir konu üzerinde kesin sonuçlara gitmeden kendi görüş ve düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi serbestçe anlattığı yazılara deneme denir. "Deneme" kavramı ilk kez 16. yüzyılda Fransız ünlü deneme ustası ve deneme türünün kurucusu Montaigne tarafından kullanılmıştır. Montaigne'nin kitabının ön sözünde söylediği bu sözler denemenin ilkelerini ortaya koymaktadır; "Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma çıkardım. Bu kitapta size asla bir şey kanıtlama iddiam yoktur. Elimden geldiğince size beni anlattım. Bana hak vermenizi ya da yargılamanızı istemiyorum." sözleri ile "Herkes önüne bakar, ben içime ba­karım: Benim işim yalnız kendimledir. Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım, kendimi tadarım.  ."
 
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
 
A) Daha öğretilecek çok şeyin olduğunu düşünürüm.
B) Herkese söyleyecek bir çift söz bulmaya çalışırım.
C) Kendimi zaman zaman ön plana çıkarmam kimseyi gücendirmemelidir.
D) Bazen de öğretmeyi kendime görev sayarım.
E) Bir şey öğretmem, sadece anlatırım.


24. 21. yüzyıl bilgi toplumunun getirdiği önemli bir kavramdır "yaşam boyu öğrenme". Yaşam boyunca bilgi, görgü, beceri ve niteliklerin geliştirilmesine yönelik tüm öğrenim faaliyetlerini içerir. Bu faaliyetler eğitim kuruluşları tarafından verilen ve sonunda bir diploma veya sertifika ile belgelenen resmi statülü bir öğrenim olabileceği gibi; eğitim kuruluşu tarafından verilmeyen ancak bireyin öğrenmeye yönelik faaliyetlerini içeren gayri resmi öğrenim de olabilir. Keza bireyin öğrenme amaçlı olsun olmasın iş, aile ve sosyal ilişkilerini içeren günlük faaliyetlerinden edindiği öğrenme de yaşam boyu öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Kısacası yaşam boyu öğrenme, bireyin beşikten mezara, evde, okulda, işte, her ne şekilde olursa olsun gerçekleştirdiği tüm öğrenimidir.
 
Bu parçada anlatılanlar aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? 
 
A) Yaşam boyu öğrenme nedir?
B) Yaşam boyu öğrenme eğitim sistemimiz içinde nasıl bir yer tutmaktadır?
C) Yaşam boyu öğrenmenin tarihsel gelişimi nasıl olmuştur?
D) Hayat boyu öğrenmenin avantaj ve dezavantajları nelerdir sizce?
E) Yaşam boyu öğrenme örgün öğrenimden hangi açılardan ayrılır?
 
 
25. Empati, bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecidir. Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, olayları onun gibi algılamaya ve yaşamaya çalışmalıyız. Bunu gerçekleştirmek için de empati kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız.
 
Bu paragraf için en uygun başlık hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
 
A) Empati ve Duyarlılık  
B) Empatide Saygı 
C) Empati Nedir?
D) Etkili İletişim ve Empati    
E) Empatinin Sınırları
 

26.  Deneme,  aşk, ölüm, sanat, doğa, dostluk, iyilik, güzellik, yalnızlık, ahlak gibi gibi her konuda yazılabilir. (I) Bu konular yazarın kişisel düşüncelerinin tezahürüdür. (II) Kısacası yaşam içindeki her şey denemenin konusu olabilir. (III) Denemede konudan ziyade anlatım ön plandadır. (IV) Denemeler; içten, doğal, samimi bir havada yazılır. Üslupta özgünlük başarılı bir deneme için ilk koşuldur. (V)
 
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? 

A) I         B) II        C) III         D) IV        E) V


27. I. Empati kurmuş sayılmamız için karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru anlamamız gereklidir.
 
II. Çünkü karşımızdakinin rolüne girerek onun ne düşündüğünü anlamamız, bilişsel nitelikli bir etkinlik, karşımızdakinin hissettiklerinin aynısını hissetmemiz ise duygusal nitelikli bir etkinliktir.
 
III. Karşımızdakinin yalnızca düşüncelerini ya da yalnızca duygularını anlamamız yeterli değildir.
 
IV. Bilişsel rol alma, duygusal rol almanın ön şartı sayılabilir.   
 
V. Empati tanımındaki son öğe ise empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır.
 
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için aşağıdakilerden hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?
 
A) I ve III      
B) II ve IV      
C) I ve II       
D) II ve III       
E) III ve IV


28. Aşağıdakilerden hangisi paragrafın giriş cümlesi olmaya uygun bir cümle değildir?
 
A) Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.
B) Türk edebiyatında bu konuda yazılmış birçok eser vardır.
C) Ana ailenin güneşidir. Bir ailede o olmazsa orada büyüyen çocuklar gölgede kalmış meyveler gibi olgunlaşmaz.
D) Bir gencin hata yapmasını önlersen onun kararlarını da kendi kendine vermesini önlemiş olursun.
E) Bir milletin büyüklüğü, nüfusunun çokluğu ile değil akıllı ve fazilet sahibi adamlarının sayısı ile belli olur.


29. I. Çağımızın en önemli sorunlarından biri küresel ısınma. Dünya üzerindeki canlı yaşamını tehdit eden bu sorunun kaynağının atmosfere aşırı miktarda salınan sera gazları olduğu bilinmektedir.
 
II. Bu sorunun çözülebilmesi için gerekli adımların atılmasının yanı sıra sorunun gelecekte nasıl bir hal alabileceğini tahmin edebilmek de önemli.

III. Bu amaçla dünyanın dört bir tarafından pek çok araştırma grubu iklim tahminleri üzerine çalışmalar yapmaktadır.
 
IV. Fakat tahminlerde kullanılan bilgisayar programlarının istenildiği kadar başarılı sonuçlar verdiği söylenemez.
 
V. Birkaç gün gibi kısa süreler için oldukça başarılı tahminler yapılabilen hava durumlarının aksine iklim tahminleri için kısa süreler olan birkaç yıllık dönemlerde bile iyi tahminler yapılamamaktadır.
 
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında baştan üçüncü cümle hangisi olur?
 
A) I           B) II         C) III        D) IV       E) V


30. Tembellik insanı esir eder. Tembel, kapısının örtülmesini bile rüzgârdan bekler. Tarih boyunca gayret sarf etmeksizin yaşayanlar arasında isim bırakmış bir tek insan yoktur. Tembelliğin sizi kandırmasına izin vermeyin çünkü eğer bugününüzü verirseniz yarınınızı çalacaktır. O zaman niye boş boş oturacağız. Boş oturmak pas gibidir, insanı çalışmaktan daha çabuk eskitir. İnsanı vaktinden evvel yıpratan bir şey varsa o da tembelliktir.

Bu paragrafın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
 
A) Ağustosta gölge kovan zemheride karnın ovar.
B) Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.
C) Cefa çekmeyen sefanın kadrini bilmez.
D) Görünen köy kılavuz istemez.
E) İşleyen demir ışıldar.


31. İnsanın olanak varsa karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama mutluluğunu yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkânın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün baş başa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın. Kendi içine çevrilebilen bir ruhumuz var; kendi kendine yoldaş olabilir; kendi kendisiyle, çekiş dövüş, alışveriş edebilir. Yalnız kalınca sıkılır, ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız.
 
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
 
A) Genellikle bir kişiyi yitirdiğimiz anda onun kıymetli olduğunu fark ederiz.
B) Kişi, bazen bazı önemli şeyleri yitireceğini hesap edip o duyguyu önceden yaşamalıdır.
C) Duygularımız aklımızın önüne geçip gerçek özgürlüğümüzü sınırlandırmamalıdır.
D) İmkân olduğu sürece kişi en sevdiği şeylerden uzakta yaşamaya çalışmalıdır.
E) Kendi kendimize yoldaş, sırdaş olmak  bizi yalnızlıktan kurtarır.


32. Hiçbir beklentisi olmayan bir kişinin bir işi yapmaya istek duyması oldukça zordur. Bu nedenle kendimiz için birtakım beklentiler ortaya koymak gerekir. Bu beklentilerimizin olumlu olması da önemlidir. Bunun yanında bir davranış veya işin olumlu sonuçlarını düşünmek de motivasyonu arttırır. Örneğin kitap okumanın sınavlardaki başarıyı olumlu etkilediği düşüncesine inanmak bizi sınavlara daha çok motive edecektir. Kısacası hayatta bir beklentimiz olmalı ve bunun olumlu sonuçlanacağına dair kendimizi inandırmamız gerekir.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
 
A) Hayatta herkesin mutlaka bir beklentisi vardır.
B) Hayatta, her zaman her şey istediğimiz gibi gerçekleşmeyebilir. Bunu doğal görmek gerekir.
C) Hayatta bir beklentisi olan ve bunun sonucuna inanç besleyen kişiler başarılı olur.
D) Hayatta bir beklentisi olan kişiler genellikle hayatta olumlu gözle bakan kişilerdir.
E) Beklentiler bizim kişiliğimizi ortaya koyar.


33. Tarihimiz savaşlarla ve nitekim büyük zaferlerle dolu olduğundan epik şiir geleneği edebiyatımızda önemli bir yer tutmuştur. Türk edebiyatında Oğuz Kağan Destanı'ndan günümüze kadar epik şiir geleneği devam etmiştir. Divan edebiyatında kasidelerde, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türlerinde karşımıza çıkar. Günümüzde epik şiirin niteliğinde bir değişim gözlenmektedir. Çağdaş şiirde "kahramanlık" öğesi ağır basan şiirler epik şiir olarak ön plana çıkmaktadır.
 
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
 
A) Epik şiir geleneğinin Türk edebiyatında oldukça uzak bir geçmişi vardır.
B) Epik şiir, edebiyatımızın farklı devirlerinde farklı isimler altında karşımıza çıkmıştır.
C) Epik şiir, günümüzde farklı bir nitelik kazanmıştır.
D) Epik şiirlerin kişilerde uyandırdığı etkide günümüzde bir değişim gözlemlenmektedir.
E) Epik şiir geleneğinin Türk edebiyatında önemli bir yer tutması Türk tarihindeki mücadele ruhundan kaynaklanmaktadır.


34. Günlük, Latincedeki "dies" (gün) sözcüğü ile "diarium" (günlük) sözünden gelir. Bir kişinin tarih belirterek günü gününe tuttuğu, günlük yaşamından kesitler sunduğu notlara günlük (günce) denir. Günlükler yazarın yaşamından izler taşır. Yazarın kişiliği, ruhsal yapısı ve düşünce yapısı günlüklere yansır. Günlükler; tüm gerçekliğiyle yaşamı yansıtan birer aynadır. Günlükler, yazıldıkları devrin önemli olaylarına ilişkin tarihsel belgeler olarak da öne çıkar. Özellikle biyografi, tarih ve anı için birer belge değerindedir. Günlükler, içten, doğal, samimi bir üslupla kaleme alınır. Kullanılan dil, konuşma diline yakın bir dildir.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
 
A) Günlük türünde kullanılan üslubun özellikleri
B) Günlük türü ile yazarın psikolojik durumu arasındaki ilişki
C) Günlük türünün ortaya çıkış zamanı ve tarihsel kronolojisi
D) Günlük türünün tanımı
E) Günlük türünün yaşamı işleme şekli


35. Dil, tarih ve kültür arasındaki ilgiyi bilen bir kimse dili tek başına almaz. Çünkü dilde her sözcüğün yazılış, ses, biçim ve anlamını belirleyen tarih ve kültürdür. Yunus Emre'nin şiirlerinin dilini, yazıldığı dönem ve çevreden ayrı ele alamazsınız. Çünkü o ağacın kökleri gelenek ile beraber, yetiştiği topraklara sımsıkı bağlıdır. Bu da gösterir ki filolog sadece dilci değil geniş kültürlü, kafası dil gibi yaşamın bütün olanaklarına açık bir insan olmalıdır.
 
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
 
A) Dilci ile filolog arasında yaşama bakış açısında önemli bir fark vardır.
B) Tarih ve kültür dilin biçim ve anlamı üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir.
C) Dil, tarih ve kültür arasında sıkı bir ilgi söz konusudur.
D) Yunus Emre'deki dil yazıldığı devir ve çevreden bağımsız olarak ortaya çıkmamıştır.
E) Filolog, hem bir dilci hem de kafası hayatın her imkânına açık bir kişi olmalıdır.


36. Güzellik, estetik ilminin ele aldığı bir kavram olarak, çağlara ve düşünürlere göre değişik anlamlar kazansa da, sanat eserlerinde bulunması gereken şeydir. Ancak, sanat eserindeki güzellik, o eseri meydana getiren elemanların veya figürlerin yalnız başına güzelliği demek değildir. Yani, kendi dönemi içinde çok güzel kabul edilen "Venüs"ün tabloda yer alması, o tabloyu güzel yapmaya yetmez. Daha değişik bir ifade ile söylersek; sanatta, "neyin" yapıldığı değil, "nasıl" yapıldığı önemlidir.
 
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine varılamaz?
 
A) Sanat eserlerinde olması gereken özelliklerden birisi de güzelliktir.
B) Nesnenin kendisinin güzel olması güzelliğin tek ve en önemli ölçütüdür.
C) Güzellik kavramı farklı yüzyıl ve düşünürler tarafından farklı anlamlar kazanmıştır.
D) Sanat eserlerindeki güzellik, işleme tarzında kendini belli ettirir.
E) Sanatta eseri meydana getiren kişi veya figürler o eserin güzelliği için tek sebep olamaz.


37. Bir kişiyi karakteristik özellikleriyle okuyucu kitlesine tanıtmak amacıyla yazılan edebi yazılara portre denir. Portrede gözlem esastır. Portre, roman, öykü, anı, gezi yazısı, biyografi ve otobiyografi türlerinin içinde yer alabilir. Kısacası portre, hem edebi türler içerisinde hem de bağımsız olabilir. Edebi türlerde portreye başvurmanın nedeni canlandırmayla kalıcılığı yakalamaktır. Özellikle roman türünde kahramanlar okuyucunun zihninde yer edinecek şekilde canlandırılır. Kahramanların hem fiziki hem de ruhi durumları ayrıntılı bir gözlem gücüyle tasvir edilir. Portreler, fiziki portre ve ruhi portre olmak üzere ikiye ayrılır. Edebi eserlerde fiziki portre ve ruhi portre iç içe olabilir.

Bu parçadan "portre" ile ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
 
A) Portrede ön plana çıkan önemli unsurlardan biri "gözlem"dir. 
B) Portre, farklı türlerin içerisinde yer alabilir.
C) Canlandırmada kalıcılığı yakalamak için edebi türlerde kullanılır.
D) Portre, günümüzde edebi türlerin içinde değil de daha çok bağımsız olarak yer alır.
E) Sanatsal metinlerde fiziki ve ruhi portre iç içe olabilir.


38. Her ulus dilini ve kültürünü yüzyıllar boyunca yoğurur. Bu esnada o, akan bir nehir gibi, içinden geçtiği her topraktan bazı öğeler alır. Her uygar ulusun konuşma ve yazı dili, karşılaş­tığı uygarlıklardan alınan sözcük ve deyimlerle doludur. Bu bakımdan her ulusun dili, o ulusun çağlar boyunca yaşadığı tarihin sanki bir özetidir. Dile bu
gözle bakılırsa dil anlam kazanır. 
 
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
 
A) Dil, tıpkı bir nehir gibi geçtiği topraklardan beslenir.
B) Milletler kendi dil ve kültürlerini asırlarca yoğurur.
C) Dile olan bakış açısı günümüzde gittikçe farklılaşmaktadır.
D) Her milletin dili o milletin tarihinin bir fihristesidir.
E) Milletlerin konuşma ve yazı dilinde farklı medeniyetlerden kelime ve deyimler yer alır.


39. 1960'lı yıllarda yavaş yavaş varlığını hissettiren postmodernizm, 1980 yılından itibaren de edebiyat alanında gelişme gösteren bir edebiyat akımı haline gelmiştir. İlk başlarda ABD'de boy gösteren postmodernizm oradan bütün dünyaya yayılır. Çok karmaşık bir kavram olduğu için postmodernizmin tanımı da çok zor yapılabilmiştir. Ahmet Cevizci, postmodernizmi; "Kapitalist kültürde ya da daha genel olarak Batı dünyasında, yirminci yüzyılın son çeyreğinde, resim, edebiyat, mimarî vb. güzel sanatlar alanında ve bu arada özellikle de felsefe ve sosyolojide belirgin hâle gelen hareket, akım, durum veya yaklaşım." şeklinde tanımlar.
 
Bu parçada "postmodernizm" ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
 
A) Postmodenizm, ABD'de ortaya çıkıp oradan bütün dünyaya yayılmıştır.
B) Varlığını 1960'larda hissettirmeye başlamıştır.
C) Oldukça karmaşık bir kavram olduğu için tanımının yapılması oldukça zor olmuştur.
D) Edebiyat alanında gelişme göstermesi 1980'den sonra olmuştur.
E) Modernizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.


40. Ne hasta bekler sabahı, 
       Ne taze ölüyü mezar. 
       Ne de şeytan, bir günahı, 
       Seni beklediğim kadar.
       Ne taze ölüyü mezar. 
       Ne de şeytan, bir günahı, 
       Seni beklediğim kadar.
 
Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
 
A) Tanık Gösterme      
B) Tanımlama      
C) Örneklendirme      
D) Benzetme                
E) Karşılaştırma
 
 


 
CEVAP ANAHTARI
 
1-B 2-C 3-A 4-C 5-B 6-E 7-A 8-E 9-D 10-C 11-B 12-B 13-A 14-D 15-D 16-B 17-D 18-D 19-E 20-C 21-D 22-E 23-E 24-A 25-D 26-C 27-D 28-B 29-B 30-E 31-B 32-C 33-D 34-C 35-A 36-B 37-D 38-C 39-E 40-E

Ayrıca bakınız

TYT Türkçe Branş Denemesi 1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder