Yazar Abdülhak Şinasi Hisar, 14 Mart 1887'de İstanbul'da doğdu. Ünlü öykü ve eleştiri yazarı Mahmud Celaleddin Bey'in oğludur. Çocukluk yılları Rumelihisarı, Büyükada ve Çamlıca'da geçti. Mürebbiyelerden Fransızca öğrendi. Tevfik Fikret'ten Türkçe dersleri aldı. 1898'de Galatasaray Lisesine girdi. 1905'te habersiz bir şekilde Paris'e gitti. Paris'te Siyasal Bilgiler Yüksekokulunda öğrenim gördü. Jön Türk hareketine katıldı. Orada Fransız şair ve yazarlarla tanıştı. Paris'teyken geçmişle ilgili fikirleri değişti ve geçmişi savunmaya başladı. 1908 yılına kadar burada kaldı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Türkiye'ye döndü.
Abdülhak Şinasi Hisar, Türkiye'ye döndükten sonra çeşitli Alman ve Fransız şirketlerinde çalıştı. Osmanlı Bankası ile Reji İdaresi'nde görev yaptı. 1931'den sonra Ankara'ya taşınıp orada ikamet etti. Balkan Birliği Cemiyeti'nde genel sekreter oldu. Dışişleri Bakanlığı'nda 1931-1945 yılları arasında müşavir olarak görev yaptı. 1945'te Uluslararası Barış Kongresine katıldı. 1948 yılında yeniden İstanbul'a döndü ve Ayaspaşa'ya yerleşip ömrünün sonuna kadar burada yaşadı. 1954-1957 yılları arasında "Türk Yurdu" dergisinin genel yayın müdürü oldu.
Abdülhak Şinasi Hisar, "Dergâh" ve "Yarın" dergilerindeki şiir, kitap tanıtma ve eleştiri türüyle yazın hayatına başladı. Daha sonra "Yarın", "Medeniyet" ve "İleri" dergilerinde şiir ve eleştirileri yayımlandı. Cumhuriyet'in ilan edilmesinden sonra da "Ağaç", "Türk Yurdu", "Ülkü", "Varlık" dergileriyle "Milliyet" ve "Dünya" gazetelerinde yazdı.
Hiç evlenmeyen Abdülhak Şinasi Hisar, 3
Mayıs 1963'te beyin kanamasından yaşama veda etti.
- Bireyin iç dünyasını esas alan sanatçılardandır.
Ruh ve madde tahlillerinde usta olan Abdülhak Şinasi Hisar edebiyatımızda
izlenimci romanın en güzel örneklerini verdi.
- Geleneksel yaşam taraftarı olan bir yazarımızdır.
Geçmişi özlemle yâd ettiği için eserlerinde 20. yüzyılın başlarındaki
İstanbul yaşamını anlattı.
- Mazi şuurunu canlandırmaya çalışırken; "Bir
millete yapılabilecek en sinsi ve en şeytani hücum, onun vicdanından
mazisini almak, hafızasından mazisini yok etmektir" diyerek mazinin
önemine vurgu yapar.
- Rumelihisarı, Büyükada, Çamlıca üçgenindeki
zengin, yaşamasını bilen gününü gün eden sorunsuz kişilerin hayatlarını
romanlarında konu edindi. Ayrıca mutluluk içerisinde geçen çocukluk ve
gençlik hatıralarını anlattı.
- Mazinin güzelliklerini bugüne taşımak için
edebiyatı bir araç olarak kullandı. Çocukluk ve gençlik yıllarının
İstanbul'unu, İstanbul'un en seçkin yerlerini gözlem ve anılarından
yararlanarak dile getirdi.
- "Boğaziçi Medeniyeti" tabirini
edebiyatımıza soktu.
- Politikanın dışında yer aldı.
- Eserlerinde şiirsel dili hâkim kıldı. Kendine has
bir teknik kullanmaya gayret etti.
- Kişisel ve orijinal bir üsluba sahip olan
Abdülhak Şinasi Hisar, süslü, sanatlı ve uzun cümleleri tercih etti.
- Olayları değil zaman ve mekânla birlikte
kahramanların duygu ve düşüncelerini ön plana çıkardı. Olaylar ise ikinci
planda kaldı. Eserlerindeki kahramanlar dengesiz, içine kapanık,
hayallerle avunan kişiler olarak ön plana çıktı.
- Eserleri genel anlamda hatıraya dayalı eserler
özelliği taşır.
- Makale, hatıra, roman, öykü, monografi türlerinde
birçok esere imza attı.
- Roman ve anı türündeki eserleriyle tanındı.
- "Boğaziçi Mehtapları" Abdülhak Şinasi
Hisar'ın şahsi hayatından, anılarından esinlenerek yazdığı denemelerinden
oluşur. Düzyazı şeklinde kaleme alınan eserde uzun ve süslü cümleler ön
plana çıkar. Abdülhak Şinasi Hisar eserde, Boğaziçi yaşamının kendine
özgü, doğa ve keyif veren özellikleriyle sandal gezintileri ve yalılarını
duygusal bir atmosferde anlatır.
- "Fahim Bey ve Biz" ilk romanıdır.
Cervantes'in Don Kişot'una benzeyen yönleriyle ön plana çıkar. Bu
eserle Abdülhak Şinasi Hisar, 1942 Cumhuriyet Halk Partisi yarışmasında
üçüncülük ödülü alır. Eser; dil ve üslubu ile ön plana çıkar.
- "Çamlıca'daki Eniştemiz", portre roman
şeklinde kaleme alınır. Eserle Abdülhak Şinasi Hisar, İstanbul'un seçkin
insanlarının özel zevklerini anımsatmayı amaçlar.
Roman
Fahim
Bey ve Biz
Çamlıca'daki
Eniştemiz
Ali
Nizami Bey'in Alafranganlığı ve Şeyhliği
Boğaziçi
Mehtapları
Geçmiş
Zaman Köşkleri
Boğaziçi
Yalıları
İstanbul
ve Pierre Loti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder