Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel)

Bir ismin, benzetme amacı gütmeksizin başka bir ad yerine kullanılmasına ad aktarması (mecaz-ı mürsel) denir. "Düz değişmece" diye de anılır.

Mecazda bir benzetme söz konusu olduğu halde mecaz-ı mürselde benzetme amacı güdülmez. Sözcükler arasında bir anlam ilişkisi kurularak ad aktarması-mecaz-ı mürsel yapılır. Bu ilişki; "parça-bütün, iç-dış, yazar-eser, genel-özel, soyut-somut, neden-sonuç" şeklinde oluşur. 

 

Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel) ile İlgili Örnekler

Gişeden istediği bileti bir türlü alamadı.

"Gişe" sözüyle "gişe memuru" kastedilmiş böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı oluşmuştur.

Çok susayan çocuk şişeyi bir dikişte bitirdi.

Bu cümlede iç-dış ilgisi kurularak "şişe" sözcüğü, "şişenin içindeki içecek" yerine kullanılmıştır.

Necip Fazıl, her yerde okunur. 

Cümlede yazar-eser ilişkisi kurularak "Necip Fazıl" ile "Necip Fazıl'ın eserleri" kastedilmek istenmiştir.

Sobanın yanmadığını fark eden çocuk hemen annesine haber verdi.

İç-dış ilişkisi kurulmuştur. "Soba" sözcüğüyle "sobanın içindeki kömür" kastedilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır.

Sınıf, her zamanki gibi yine okulun huzurunu bozuyordu.

Dış-iç ilgisi kurularak "sınıf" sözcüğüyle "sınıftaki öğrenciler" kastedilmiştir.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!

Cümlede parça-bütün ilişkisi söz konusudur. "Hilâl" bayrağın bir parçasıdır. Parça söylenerek bütün yani bayrak kastedilmiştir. Bayrak, yıldız, hilâl unsurlarından oluşmaktadır.

Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun. 

Cümlede parça-bütün ilişkisi söz konusudur. "Gözler" kelimesiyle insan kastedilmiştir. 

Köyün de pek hoşuna gitmemişti yenilik adı altında yapılanlar.

"Köy" söylenerek "köy halkı" kastedilmiştir.

Ankara, olayı kınadı.

"Ankara" söylenerek "ülkeyi yöneten kişiler" kastedilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır.

Teknemiz Ayvalık'a birazdan yanaşacak.

Cümlede parça-bütün ilişkisi vardır. "Şehir" söylenerek "iskele" kastedilmiştir. "Ayvalık"  sözüyle "Ayvalık İskelesi"ne atıf yapılmıştır.

Amasya, sunuma ilgi göstermedi.

"Şehir" söylenerek "halk" kastedilmiştir. "Amasya" şehri "Amasya halkı" yerine kullanılmıştır.

Üç tabak yedi, yine doymadı.

Cümlede dış-iç ilişkisi söz konusudur. "Tabak" söylenerek "tabağın içindeki yemek" kastedilmiştir. Böylece ad aktarması-mecaz-mürsel sanatı yapılmıştır.

Ülkenin ileri gelen kalemleri yeni yeni projeler peşindeydiler.

"Kalem" kelimesi ile "ülkenin bilim adamları" kastedilmiştir.

Eve haber vermeden evin yolunu tutmuşlar.

"Ev" kelimesiyle "evin halkı" kastedilmiştir. 

Bankadaki en son masada işini halledip caddenin karşısındaki ofisten bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu.

"Masa" sözüyle "görevli memur"; "ofis" sözüyle "ofisteki kişi" kastedilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır.

Olanlardan sonra Batı da Doğu da bize sırtını çevirmiş durumda.

"Batı" ve "Doğu" sözleriyle "Batı toplumu ve Doğu toplumu" kastedilerek ad aktarması (mecaz-ı mürsel) yapılmıştır.

Bu güzel oyundan sonra stat, saatlerce takımını ayakta alkışladı.

"Stat" kelimesi ile "seyirciler" kastedilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır. 

Başbakan, Ankara'ya acil koduyla iniş yaptı.

"Ankara" sözcüğüyle "hava alanı" kastedilmiştir. 

Siz hiç Fuzuli'yi okudunuz mu son yıllarda?

Cümlede yazar-eser ilişkisi söz konusudur. "Fuzuli" ile "Fuzuli'nin eserleri" kastedilmiştir.

Gökten bu yıl sürekli bereket yağıyor.

Cümlede neden-sonuç ilişkisi vardır. "Bereket" kelimesi ile "yağmur" kastedilmiştir. Burada yağmur neden, bereket ise sonuçtur. 

Evine danışmadan bir iş yaptığını duymadım.

"Ev" kelimesiyle "aile" kastedilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır. 

Bir bardak içince ikincisini de istedi annesinden.

Cümlede dış-iç ilişkisi söz konusudur. "Bardak" kelimesiyle "bardağın içindeki sıvı" kastedilmiştir.

Dün, sınır ticareti başta olmak üzere oda ile birçok konuda görüşmeler yaptı.

"Oda" ile "oda yöneticileri-insan" kastedilmiştir.  

Gönül gurbet ele varma, ya gelinir ya gelinmez. 

Cümlede soyut-somut ilişkisi vardır. "Gönül" soyut bir kavramdır. Bununla "insan" kastedilmiştir.

 Ayağını çıkarıp kendini içeri attı.

Cümlede iç-dış ilişkisi söz konusudur. "Ayak" kelimesi ile "ayakkabı" kastedilmiştir. Böylece ad aktarması (mecaz-ı mürsel) sanatı yapılmıştır.

Kandilli yüzerken uykularda

Mehtabı sürükledik sularda

(Yahya Kemal Beyatlı)

"Kandilli" kelimesi ile "Kandilli halkı" kastedilmiştir. 


Ayrıca bakınız

Ayrıca bakınız

1 yorum: