Süleyman Çelebi (1346-1422)

suleyman celebi

Hayatı hakkında kaynaklarda fazla bilgi bulunmayan Süleyman Çelebi, 1346'da Bursa'da dünyaya gelir. 15. yüzyılın bu önemli şahsiyeti "Mevlid" eseriyle ön plana çıkar.

Bursa'da iyi bir eğitim aldığı sanılan Süleyman Çelebi, bilgisiyle Yıldırım Bayezid'in dikkatini çeker ve Ulu Cami imamı olarak atanır. Ünlü eseri "Mevlid"i de bu görev esnasındaki bir olay neticesinde kaleme alır.

Süleyman Çelebi, 1422'de vefat etmiştir. Mezarı, Bursa'da Çekirge yolundadır. 1952'de mezarının olduğu yerde bir türbe yapılmıştır.

 
Edebi Kişiliği
 
  • Süleyman Çelebi, "din adamı" kimliğiyle ön plana çıkar.
  • Çağına göre sade bir dil kullanmıştır.
  • Edebiyatımızın en tanınmış mevlid yazarıdır. Ona asıl ününü kazandıran ve tek eseri olan "Mevlid" adlı yapıtıdır. Süleyman Çelebi, eserde Allah ve peygamber sevgisini dile getirir.
  • Eser, sehlimümteni örneğidir. Sehlimümteni, çok kolay yazıldığı göründüğü halde aslında güç olan demektir. Taklidi oldukça güç olan anlamındaki sehlimümteninin bütün özellikleri bu eserde görülür. Sehlimümtenide en belirgin özellik olan "sadelik" eserde ön plana çıkar. Bu özelliğinden dolayı bu eserden sonra yazılan bu türdeki hiçbir eser bu seviyeye erişememiştir.
  • Mevlid, lirik özelliğiyle de ön plana çıkmış bir eser olup çeşitli dünya dillerine çevrilir.
  • "Doğum zamanı" anlamına gelen "Mevlid" besteli dini eserler içerisinde ye alır.
  • Eserde realist ve sürrealist unsurlar bir arada bulunur.
  • Türk edebiyatında "Mevlid" söyleme geleneği Süleyman Çelebi'den sonra ortaya çıkar. Özellikle ölüleri anmak, doğum, bayram ve sünnet gibi dinsel törenlerde mevlid, derin bir saygı çerçevesinde okunur.
  • Süleyman Çelebi'nin bu ünlü eseri; "fâilâtün, fâilatün, fâilün" aruz kalıbıyla yazılmış ve yazıldığından bu yana Türk-İslam dünyasında en çok okunan eser olmuştur.
 
Eserleri
 

Vesiletü'n Necat (Kurtuluş Vesilesi): Peygamberimizin (sav) övüldüğü ve aynı zamanda hayatının anlatıldığı bir mesnevidir. Eser, halk arasında "mevlid" olarak bilinir. İranlı bir vaizin Hz. Muhammed'in (sav) diğer peygamberlerden bir farkının olmadığını dile getirmesi Süleyman Çelebi'yi çok üzmüş ve bu nedenle Süleyman Çelebi bu eserini kaleme almıştır.

Mevlid; Süleyman Çelebi'nin Hz. Muhammed'e (sav) duyduğu derin sevgisinin bir ifadesidir. Eser, aynı zamanda Hz. Muhammed'in (sav) bütün peygamberlerden üstün ve en son peygamber olduğunu ispatlamak için kaleme alınmıştır. 732 beyitten oluşan mevlitte Süleyman Çelebi, Hz Muhammed'in (sav) diğer bütün peygamberlerden üstün olduğunu, kutlu doğumunu, mucizelerini, miraca çıkışını ve vefatını coşkulu bir şekilde anlatır. 

Mevlid; münacat, (Tanrıya yakarış) veladet, (doğuş) risalet, (peygamberlik) miraç, (göğe çıkma) rıhlet (ölüm) ve dua bölümlerinden oluşur. En uzun bölümü 145 beyitten oluşan "velâdet" bölümüdür. Mevlid'in en son neşri Faruk Kadri Timurtaş tarafından yapılmıştır.

 

MEVLİD  (Kısaltılmıştır)

Allâh adın zikredelim evvela 

Vacib oldu cümle işte her kula 

Allâh adın her kim ol evvel anâ 
Her işi âsan eder Allâh anâ 

Allâh adı olsa her işin önü 
Hergiz ebter olmaya anın sonu 

Bir kez Allâh dese şevk ile lisan 
Dökülür cümle günah misli hazan 

İsm-i pâkin pâk olur zikreyleyen 
Her murada erişir Allâh diyen 

Aşk ile gel imdi Allâh diyelim 
Dert ile göz yaş ile ah edelim 

Ola kim rahmet kıla ol padişah 
Ol Kerimü ol Rahimü ol ilâh 

Birdir ol birliğine şek yokdürür 
Gerçi yanlış söyleyenler çok dürür 

Cümle âlem yok iken ol var idi 
Yaradılmıştan Gani Cebbâr idi 

Var iken ol yok idi ins-ü melek 
Arşü ferşü ayü güm hem nüh felek 

Sün ile bunları, ol var eyledi 
Birliğine cümle ikrar eyledi 

Kudretin izhâr edüp hem ol Celil 
Birliğine bunları kıldu delil 

Haşre dek ger denilirse bu kelâm 
Nice haşr ola, bu olmaya temâm 
 
Pes Muhammeddir bu varlığa sebeb 
Sıdk ile ânın rızasına kıl taleb 
 
Ey azizler işte başlarız söze 
Bir vasiyet kılarız illa size 
 
Ol vasiyyet kim derim hem tuta 
Mis gibi kokusu canlarda tüte 
 
Hakk Teâla rahmet eyleye anâ 
Kim beni ol bir dua ile anâ 
 
Her kim diler bu duada buluna 
Fatiha ihsan ede ben kuluna 
 
Hak Teâla çün yaratdı Âdemi 
Kıldı Âdemle müzeyyen âlemi 
 
Âdeme kıldı feriştehler sücud 
Hem anâ çok kıldı ol lûtf issi cûd 
 
Mustafa nurunu alnından kodu 
'Bil habibim nurudur bû nur dedi' 
 
Kıldı o nur anın alnında karar 
Kaldı anın ile nice ruzigâr 
 
Sonra Havva alnına nakletdi bil 
Durdu anda dahi nice ayü yıl 
 
Şit doğdu anâ nakletti bu nur 
Anın alnında tecelli kıldı nur 
 
Erdi İbrahimi İsmaile hem 
Söz uzanûr eğer kalanın der isem 
 
İşbu resm ile müselsel muttasıl 
Ta olunca Mustafa´ya müntekil 
 
Geldi çün ol rahmeten lil´alemin 
Vardı nur anda karar etti hemin 
 
'Ger dilersiz, bulasız oddan necât 
Aşk ile derd ile edin essalat' 
 
Âmine hatun Muhammed annesi 
Ol sadeften doğdu ol dür danesi 
 
Çünki Abdullah´dan oldu hâmile 
Vakt erişdi hefte vü eyyam ile 
 
Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn 
Çok alametler belirdi gelmedin 
 
Ol Rebiul evvel ayı nicesi 
On ikinci gice isneyn gecesi 
 
Ol gice kim doğdu ol hayrûl beşer 
Anesi anda neler gördü neler 
 
Dedi gördüm ol Habibin ânesi 
Bir acep nur kim güneş pervanesi 
 
Berk urup çıktı evimden nagehan 
Göklere dek nur ile doldu cihan 
 
Gökler açıldı ve feth oldu zulem 
Üç melek gördüm elinde üç âlem 
 
Biri meşrık biri mağribde anın 
Biri damında dikildi Kâ'benin 
 
Bildim anlardan kim ol halkın yeği 
Kim yakin oldu cihana gelmeği 
 
Bildim anlardan ki ol halkın beyi 
Kim yakın oldu cihanâ gelmeyi 
 
İndiler gökten melekler saf ü saf 
Kâbe gibi kıldılar evim tavaf 
 
Hem hava üzre döşendi bir döşek 
Adı Sündüs, döşeyen anı melek 
 
Çün göründü bana bu işler ayân 
Hayret içre kalmış idim ben hemân 
 
Yarılıp çıktı divardan nagehan 
Geldi üç huri banâ oldu ayan 
 
Bazıları derler ki ol üç dilberin 
Asiye'ydi biri ol meh-peykerin 
 
Biri Meryem hatun idi aşikâr 
Birisi hem hûrilerden bir nigâr 
 
Geldiler lutf ile ol üç mehcebin 
Verdiler bana selam ol dem hemin 
 
Çevre yanıma gelip oturdular 
Mustafayı birbirine muştular 
 
Üç âlem dahi dikildi üç yere 
Her birisin edeyim nerden nere 
 
Dediler oğlun gibi hiç bir oğul 
Yaradılalı cihan gelmiş değil 
 
Bu senin oğlun gibi kadri cemil 
Bir anâya vermemiştir ol Celil 
 
Ulu devlet buldun ey dildare sen 
Doğuserdir senden ol hulki hasen 
 
Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır 
Bu gelen tehvid-i irfan kânıdır 
 
Bu gelen aşkina devreyler felek 
Yüzüne müştakdürür ins ü melek 
 
Bu gice ol gicedir kim, ol şerif 
Nur ile âlemleri eyler latif 
 
Bu gice şâdân olur erbâb- dil 
Bu giceye can verir eshab-ı dil 
 
Rahmeten lil´alemindir mustafa 
Hem şefiu´l-muznibindir mustafa 
 
Vasfını bu resme tertib etdiler 
Ol mübarek nuru tergib ettiler 
 
Âmine eder çü vakt oldu tamam 
Kim vücuda gele ol hayrül enam 
 
Susadım gayet hararetten kati 
Sundular bir cam dolusu şerbeti 
 
Şerbeti karşımda tutdu hûriler 
Bunu sana verdi Allah dediler 
 
Kardan ak idi ve hem soğuk idi 
Lezzeti dahi şekerde yok idi 
 
İçtim anı oldu cismim nura gark 
Edemedim kendimi nurdan fark 
 
Geldi bir akkuş kanâdiyle revan 
Arkamı sıvadı kuvvetle heman 
 
Doğdu ol saatte ol sultan-ı din 
Nura gark oldu semavat ü zemin 
 
Sallü aleyhi sellimü teslima 
Hatta tenali cennetten ve naima 
 
Essalatü vesselamü aleyke Ya Resulallah 
Esselatü vesselamü aleyke Ya Habiballah 
 
Essalatü vesselamü aleyke 
Ya Seyyidel-evveline velâhirin. 
 
Yaradılmış cümle oldu şadüman 
Gam gidip âlem yeniden buldu can 
 
Cümle zerrat-i cihan edip seda 
Çağrışuben dediler kim merhaba 
 
Merhaba ey âl-i sultan merhaba 
Merhaba ey kan-i irfan merhaba 
 
Merhaba ey sırr-ı fürkan merhaba 
Merhaba ey derde dermân merhaba 
 
Merhaba ey bülbül-i bağ-ı Cemâl 
Merhaba ey derde derman merhaba 
 
Merhaba ey mah-ü hürşid-i Hüda 
Merhaba ey Hakk´dan olmayan cüdâ 
 
Merhaba ey asi ümmet melcei 
Merhaba ey çaresizler eşfai 
 
Merhaba ey can-ı bâki merhaba 
Merhaba uşşaka saki merhaba 
 
Merhaba ey kudreti ayn-ı Halil 
Merhaba ey has-ı mahbub-u Celil 
 
Merhaba ey rahmeten lil´alemin 
Merhaba sensiz şefia´l müznibin 
 
Merhaba ey Padişah-ı dû cihân 
Senin için oldu kavnile mekân 

'Olma!' derse, mahv olur ol dem hemân 

Süleyman Çelebi


Ayrıca bakınız


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder