ÂŞIK
EDEBİYATI
Âşık adı verilen kişilerin ortaya
koyduğu Halk Edebiyatı'nın içerisinde yer alan Halk Edebiyatı kolu Âşık Edebiyatı olarak isimlendirilir. İslamiyet'in
kabulünden önceki Sözlü Edebiyat bu edebiyatın kaynağı olarak kabul edilir. Sözlü
Edebiyat dönemindeki "baksı", "kam", "ozan" ismiyle anılan kişiler bu dönemde
bir nevi "âşık" ya da "saz şairi" ismiyle anılmışlardır. Âşık Edebiyatı, 15. yüzyıldan günümüze
kadar devam eden bir edebiyattır. Kökleri Orta Asya'ya dayanan bu edebiyata mensup
sanatçılar ellerinde sazlarıyla diyar diyar gezip sanatlarını icra etmişlerdir.
Âşık
Edebiyatı'nın Özellikleri
- Halk tarafından "âşık" olarak adlandırılan saz şairlerinin oluşturduğu bir edebiyattır.
- Âşıklar, asker ocakları, şehir ve kasabalar, köy ve oymaklar olmak üzere üç kaynaktan yetişmişlerdir.
- Asker ocakları ve şehirlerde yetişen âşıklar medrese eğitimi gördükleri için divan şiirinden etkilenmişlerdir.
- Âşıklar, şiirlerini diyar diyar gezerek sazla (bağlama), cura ve tambura ile söylemişlerdir.
- Âşık Edebiyatı'nda doğal güzellikler, ayrılık, özlem, yiğitlik, kıskançlık, ölüm, gurbet, sosyal olay, aşk gibi konular işlenmiştir.
- Âşık Edebiyatı'nda âşıkların doğaya bakışları divan şiirinden farklı olarak canlı, realist ve somuttur. Divan şiirinde soyuttur.
- Ozanların oluşturduğu din dışı bir edebiyattır.
- Sözlü özelliği ön planda olmasına rağmen şairler, şiirlerini "cönk" adını verdikleri defterlerde toplamışlardır.
- Âşık Edebiyatı'nın nazım birimi dörtlüktür.
- Ölçü, hece ölçüsüdür. Hece ölçüsünün 8'li ve 11'li kalıpları kullanılmıştır.
- Daha çok yarım ve cinaslı uyak kullanılmıştır.
- Aşık Edebiyatı'nda "kulak için kafiye" anlayışı esastır. Kafiye için aynı sesin kullanılmasını gerek görmemişlerdir.
- Âşıklar, hiçbir hazırlık yapmadan yani irticalen (doğaçlama) şiir söyler.
- Âşıklar, usta-çırak ilişkisiyle yetişen genellikle okuma ve yazması olmayan oldukça zeki ve yetenekli kişilerdir. "Kalem şairi" adı verilen okuma-yazması olan eğitimli şairler de vardır. Bunlar genellikle divan şiir geleneğinden etkilenen kişilerdir.
- Âşıklar, saz ile birlikte koşma, varsağı, semai, destan gibi nazım biçimlerini kullanmışlardır.
- Âşık Edebiyatı'nın dili, açık, anlaşılır, halkın konuştuğu sade bir dildir.
- Şiir dilinde samimiyet ve içtenlik esastır. Divan Edebiyatı'nın etkisinde kalan dili ağır olan eserlere de rastlanır.
- Âşık Edebiyatı'nın bazı ürünlerinde yöresel özellikler görülür.
- Şiir türündeki eserlerin son dörtlüğünde şairin mahlası yer alır. Buna "tabşırma" adı verilir.
- Âşık Edebiyatı, şiirden ibaret bir edebiyattır.
- Şiirler, işlenen konulara göre "güzelleme, taşlama, ağıt, koçaklama" adını alır.
- Divan şiirindeki mazmunlar yer yer halk şiirinde de görülür. Sevgili için "yeşil başlı ördek, keman kaş, selvi boy, inci diş vb." benzetmeler kullanılmıştır.
- Âşık Edebiyatı, somut bir edebiyattır. Bu edebiyatta hayali olaylardan ziyade gerçeklik ön plana çıkmaktadır.
- Kahvehaneler, asker ocakları, tekkeler, kervansaraylar ve konaklar gelişme alanları içerisinde yer alır.
- 20. yüzyılın başlarından itibaren âşıklık geleneği önemini yitirmişse de Anadolu'da yer yer bu gelenek yaşatılmaktadır.
Âşıklık Gelenekleri
1. Mahlas
Alma: Şairlerin şiirlerinde kendi
isminin yerine kullandığı takma addır. Zamanla âşık olan kişilerin asıl isimleri tarihe karışmış, âşıklar mahlasları ile anılır
olmuşlardır. Örneğin Dadaloğlu (Asıl adı veli), Köroğlu (Asıl adı Ruşen
Ali).
2. Rüya
Sonrası Âşık Olma (Bade İçme): Âşıklık
geleneğinde âşık olmak isteyen kişinin mutlaka bir ustanın yanında yetişmesi
veya bir "pir"in elinden bade içmesi geleneğidir.
3. Usta-Çırak: Âşıklık geleneğinde usta olmak için çırak olan kişinin
ustanın yanında geçirdiği süredir.
4. Âşık
Karşılaşmaları: Âşık olanların bir dinleyici
kitlesi karşısında mizahi bir havada iğneleyici bir tarzda söyleşmelerine
denir.
5. Leb-Değmez: "b, m, p, v, f" diş ve dudak ünsüzleri bulunmadan söylenen
şiirlerdir. Âşıklar bu hünerlerini dudakları arasına iğne koyarak sergilemeye
çalışmışlardır.
6. Askı
(Muamma): Halk şiirinde kişilerin ya da varlıkların isimlerinin saklanarak
bulmaya çalışma işlemine denir.
7. Dedim-Dedi
Tarzı Söyleyiş: Halk şiirindeki âşık ve sevgilisi arasındaki
"dedim-dedi" şeklinde gerçekleşen karşılıklı söyleşmelerdir.
8. Tarih
Bildirme: Âşık olan kişinin toplumu
ilgilendiren önemli meselelerde şiirlerin ilk ve son dörtlüklerinde tarih
belirtmeleridir.
9. Nazire
Söyleme: Bir şairin şiirinin başka bir
şair tarafından özellikle de uyak ve ölçü ile taklit edilerek yazılmasıdır.
10. Saz
Çalma: Âşıklık geleneğinde aşığın en yakın arkadaşıdır. Onunla adeta etle
tırnak olmuştur.
Âşık
Edebiyatının Başlıca Temsilcileri
16. yüzyıl: Köroğlu, Âşık Garip, Kul Mehmet, Âşık Kerem...
17. yüzyıl: Karacaoğlan, Âşık Ömer, Kayıkçı Kul Mustafa, Ercişli
Emrah...
18. yüzyıl: Gevheri...
19. yüzyıl: Dadaloğlu, Dertli, Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni,
Ruhsati, Seyrani...
20. yüzyıl: Âşık Veysel, Âşık Murat Çobanoğlu, Âşık Ali İzzet,
Âşık Reyhanî, Âşık Şeref Taşlıova…
Âşık
Edebiyatının Başlıca Nazım Şekilleri
1. Koşma
2. Semai
3. Varsağı
4. Destan
Ayrıca bakınız
Âşık Edebiyatı
Âşık Edebiyatı Nazım Biçimleri ve Türleri
Âşık Edebiyatı Temsilcileri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme