Namık Kemal (1840-1888)

namik kemal

Şair, yazar ve gazeteci kimliğiyle ön plana çıkan Namık Kemal, 21 Aralık 1840'ta Tekirdağ'da dünyaya gelir. Çocukluk yılları annesinin babası olan Abdüllatif Paşa'nın yanında geçer. Daha sekiz yaşındayken annesinin ölmesi nedeniyle hayatını dedesinin yanında geçirmeye başlar.

Namık Kemal, düzenli bir eğitim almadan aldığı özel derslerle kendi kendini yetiştirmeye çalışır. Kars'ta kısa bir süre kalan Namık Kemal sonra Sofya'ya gider. Sofya'da olduğu zaman hicivleriyle tanınan şair Binbaşı Eşref Bey ile tanışır. Eşref Bey, Namık Kemal'in şiirlerini okuduktan sonra o güne kadar ismi "Mehmet Kemal" olan sanatçıya "yazıcı" anlamına gelen "Namık" ismini verir. Namık Kemal, Sofya'da iken Nesime Hanım ile evlenir.

Namık Kemal, 1857'de İstanbul'a döner. İlk şiirlerini Sofya'da yazan Namık Kemal, İstanbul'da Divan Edebiyatı geleneğini devam ettiren şairlerle tanışır. Arap ve Fars edebiyatlarını öğrenmeye gayret eder. Encümen-i Şuara topluluğuna katılır.

1863'ten itibaren Tercüme Odaları'nda geçirdiği dört yıl onu batı kültürüne yöneltir. Sonrasında Şinasi ile tanışır. Şinasi ile tanışması Namık Kemal'de ciddi anlamda bir hayat ve sanat değişikliği fikrini oluşturur. Tarih ve hukuk konularında kendini yetiştirmeye çalışıp Fransızca öğrenmeye başlar.

1865'te Şinasi'nin Paris'e gitmesiyle Tasvir-i Efkâr gazetesinin başına geçer. Aynı zamanda "Yeni Osmanlılar" derneğinin gizli kurucuları arasında yer alır. Namık Kemal, gazetede hükümet aleyhinde sert yazılar yazar. Bunun üzerine gazete kapatılır ve kendisi Erzurum vali yardımcığına atanır.

Namık Kemal, Erzurum'a gitmeyerek Ziya Paşa ile birlikte Paris'e kaçar. Paris'te Mustafa Fazıl Paşa'dan destek ve himaye görür. Sonra Londra'ya gitmek zorunda kalır. Namık Kemal, Londra'da Ali Suavi ile "Muhbir" isminde bir gazete çıkarır. Sonrasında Ali Suavi ile anlaşamadığından oradan ayrılıp "Hürriyet" gazetesini çıkarır. 1870'de yazı yazmamak ve politikayla ilgilenmemek şartıyla tekrar İstanbul'a gelmesine izin verilir.

Namık Kemal, İstanbul'a döndükten sonra "Diyojen" ismindeki mizah dergisinde imzasız yazılar kaleme alır. "İbret" gazetesini çıkarıp yeniden hükümete muhalefet etmeye başlar. Namık Kemal, bu şekilde hem gazetenin kapanmasına hem de onun İstanbul'dan Gelibolu'ya atanmasına neden olur. "Vatan Yahut Silistre" ismindeki ünlü oyununu burada tamamlar.

Gelibolu'dan İstanbul'a dönen Namık Kemal yine boş durmaz. "Vatan Yahut Silistre" eserinin sahnelenmesi ve "İbret" gazetesindeki yazılarından dolayı Magosa'ya sürgüne gönderilir. 38 ay kaldığı Magosa'da hastalanır ve çok zor günler geçirir. Birkaç eseri hariç eserlerinin çoğunu burada yazar.

Namık Kemal, Magosa sürgününden sonra İstanbul'a gelir. İstanbul'da coşkulu bir şekilde karşılanır. Sanatçı, yine dilinin belasına uğrar. Bu kez de II. Abdülhamit tarafından Girit Adası'na gönderilir. "Vaveyla", "Murabba" ve "Vatan Mersiyesi" eserlerini burada kaleme alır. Eksik kalmış olan "Celaleddin Harzemşah" eserini burada tamamlar. Bu eseri nedeniyle II. Abdülhamit tarafından ödüllendirilir. Midilli'deki başarılı çalışmalarından sonra Rodos'a gönderilir. Oradan da Sakız Adası mutasarrıfı olur.

Namık Kemal, Sakız Adası'nda rahatsızlanır. 2 Aralık 1888'de Sakız Adası'nda vefat eder. Son zamanlarında II. Abdülhamit'in takdirini kazandığı için ölünce Servetifünun kuşağında yer alan oğlu Ali Ekrem Bolayır, padişah tarafından sarayda görevlendirilir.

 
Edebi Kişiliği
 
Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi'nin önde gelen düşünce, sanat ve siyaset adamlarından birisi olan Namık Kemal, "Toplum için sanat" anlayışını benimsemiştir. 

Tanzimat Edebiyatı döneminde hemen hemen her türde eser vermiş bir yazardır. Eleştiri (tenkit), biyografi, roman, tarih, makale ve şiir alanlarında eserler vermiş olan Namık Kemal, sanatı, bir amaç olarak değil toplumun Batılılaşması için bir araç olarak görür.

"Vatan Şairi" unvanıyla anılan Namık Kemal, Tanzimat I. Dönem edebiyatının en büyük fikir adamı sayılır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü eserleri ve sahip olduğu fikirleriyle etkiler.

Namık Kemal, eserlerinde toplumsal konulara ağırlık vermiş vatan, millet, hürriyet, adalet, eşitlik kavramlarını işlemiştir. Yapıtlarında romantizmin belirgin etkileri görülür. Romanları teknik açıdan kusurludur. Roman kahramanları genellikle tek yönlüdür.

Namık Kemal, ayrıca eserlerinde Divan Edebiyatı'nı şiddetle eleştirmiş yıkılması gereken yanlarına işaret etmiş yeni edebiyatla ilgili fikirlerini beyan etmiştir. Sadece "İntibah" ve "Cezmi" isminde iki roman kaleme almıştır.

Türk edebiyatında ilklerin sanatçısı olarak bilinen Şinasi'den sonra Namık Kemal de bazı alanlarda ilklere imza atmıştır. Edebiyatımızın ilk edebi romanı (İntibah) ile ilk tarihi romanı (Cezmi) onun eserleridir.

Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlar. Dilde yalınlığı savunan Namık Kemal, heyecanlı ve kavgacı kişiliğinin bir sonucu olarak heyecanlı ve hitabetvari üslubuyla dikkat çeker. Tanzimat Edebiyatı'nın en gür sesli sanatçısı olarak da bilinen sanatçı, Divan Edebiyatı'nın süslü-sanatlı nesri yerine düşünce içerikli düzyazı türünde eserler kaleme alır.

"Vatan Şairi", "Hürriyet Şairi" unvanlarıyla anılan Namık Kemal şiir türünde de önemli eserler ortaya koyar. Şiirlerinde Şinasi'den etkilenen şair, Türk şiirini Divan şiirinin etkisinden kurtarmak için çalışır. Namık Kemal, gençlik yıllarında Divan Edebiyatı tarzında şiirler kaleme alır. İlk gazellerinde yoğun bir tasavvufi etki hâkimdir. Şiirleri biçim bakımından eski olsa da içerik bakımından yenidir.

Şiirlerinde milli mücadeleci kimliğini de ön plana çıkarır. Namık Kemal, şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmış zaman zaman hece ölçüsüne de başvurmuştur. "Vatan Mersiyesi", "Vaveyla" en önemli şiirleri arasında yer alır.

Namık Kemal, en çok tiyatro türünde eserler ortaya koyar. "Harzemşah" isimli tiyatro eserinde tiyatro ile ilgili düşüncelerini açıklar. Tiyatroyu "en faydalı eğlence" olarak niteler. Tiyatroyu halkın eğitilmesinde bir okul gibi görür. Tiyatro türünü çok sevdiğini sık sık dile getiren Namık Kemal, tiyatrolarda sürekli bir tez işlemeyi amaç edinir. Romantizmin etkilerinin görüldüğü tiyatrolarında sanatçı, Shakespeare, Hugo ve Corneille'e büyük sevgi besler. Ayrıca Namık Kemal'in tiyatroları sahne dili ve tekniği açısından son derece başarılı yapıtlar olarak göze çarpar.

Şinasi'nin başlatmış olduğu noktalama işaretlerini kullanma geleneğini devam ettirir. Ziya Paşa'nın edebiyat anlayışını eleştirip edebiyatımızda eleştiri çığırını açar. Yaşadığı devrin birçok yenilik yanlısı gazetesinde yazı yazan Namık Kemal, çeşitli konularda beş yüz civarında makale de kaleme alır.

Namık Kemal, farklı türlerde verdiği önemli yapıtlarla ismini klasik sanatçılar arasında yazdırmayı başarır. Önemli eserlerinden bazı bilgiler vermek gerekirse;

"İntibah", Türk edebiyatının ilk edebi romanıdır. "Son pişmanlık" anlamına gelen eser, aşk ve kıskançlık temaları çerçevesinde kurgulanmış bir romandır. İstanbul Çamlıca'nın mekân olarak seçildiği eserde, Dilaşup, Mehpeyker ve Ali Bey isminde üç ana karakter ön plana çıkar. Ali Bey, aslında iyi bir eğitim almış fakat hayatın gerçekleri karşısında tecrübesiz olduğu için sonu felaketle biten bir aşk macerasına atılır. Namık Kemal, romanda İslam birliği, insan hakları ve vatan sevgisi gibi temaları ele alır.

"Cezmi", Türk edebiyatının ilk tarihi romanıdır. Eserde 16. yüzyılda başlayan ve devam eden Osmanlı- İran savaşları anlatılır.

"Vatan Yahut Silistre" Namık Kemal'in en tanınmış ve tiyatro alanındaki ilk eseridir. Dört perdeden oluşan oyun, edebiyatımızda Batılı anlamda sahnelenen ilk oyun olarak da değerlendirilir. 1873'te sahnelenen eserde 1853 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Silistre kalesinin kahramanca savunulması dile getirilir. Oyunda kahramanlar tek boyutlu anlatılır. İslam Bey, Zekiye, Abdullah Çavuş ve Sıtkı Bey oyundaki başlıca karakterleri oluşturur.

"Gülnihal", Namık Kemal'in ikinci tiyatro yapıtıdır. Sade bir dille kaleme alınan eserde zalim bir padişahın halkına yaptığı zulümler anlatılır. Beş perdelik oyunun ana karakteri Kaplan Paşa'dır.

"Âkif Bey", beş perdeden oluşan bir dramdır. Yunan isyanı sırasında yaşanan Navarin Baskını ve Kırım Savaşı eserin konusunu oluşturur. Eserdeki karakterler birbirine zıt davranışlar sergiler. 

"Kara Bela", Namık Kemal'in beş perde olarak kaleme aldığı tiyatro oyunlarından biridir. Konusunu Hint tarihinden alan eserde olay Babürler Devleti'nin bizzat sarayında cereyan eder. Mirza Hüsrev ve Behrever Banu'nun ana karakter olarak ön plana çıktığı eser aynı zamanda Namık Kemal'in en zayıf eseri olarak bilinir.

"Zavallı Çocuk", Namık Kemal'in üç perdelik bir oyunu olup eserde aile baskısıyla evlenen gençlerin trajik sonunu konu edinir. Oyunda görücü usulü ile evlenen kadın eşine ihanet eder. Şefika ve Ata, eserde iki ana karakter olarak ön plana çıkarlar.

"Celalettin Harzemşah"ta, Harzemşahlar Devleti ve İslam birliği düşüncesi işlenir. Eserde, İslam âlemi için büyük bir tehdit olan Moğollara karşı savaşan Harzemşahlar Devleti'nin son hükümdarı Celâleddin Harzemşah'ın hayatı, kahramanlıkları ve Moğollara karşı verdiği mücadele anlatılır. 15 perdeden oluşan oyun, hem Namık Kemal'in en sevdiği hem de en uzun oyunudur. Eser, sahnelenmek için değil okunmak için kaleme alınmıştır.

"Tahrib-i Harabat" edebiyatımızdaki ilk eleştiri örneğidir. Eserde, Ziya Paşa'nın Harabat'ı eleştirilir. Namık Kemal, eserinde Ziya Paşa'yı Sultan Abdülaziz'in gözüne girmek için eski edebiyatın tarafgirliğini yapmakla suçlar. 

"Takip", Namık Kemal'in eleştiri türünde kaleme aldığı diğer bir eseridir. Ziya Paşa'nın "Harabat" eserinin diğer serilerine ait eleştirilerini içerir. Eserde zaman zaman alaycı bir dile de başvurulur. 

 
Eserleri

Roman

İntibah

Cezmi

Tiyatro

Vatan Yahut Silistre

Celalettin Harzemşah

Zavallı Çocuk

Akif Bey

Gülnihal

Karabela

Eleştiri

Tahrib-i Harabat

Takip

İrfan Paşa'ya Mektup

Renan Müdafaanamesi

Anı

Magosa Hatıraları

Biyografi

Fatih Sultan Mehmet

Selahaddin-i Eyyubi

Yavuz Sultan Selim

Gazete

Tasvir-i Efkâr

Hürriyet

İbret

Tarih

İslam Tarihi

Osmanlı Tarihi

Evrak-ı Perişan

Devr-i İstila

Barika-i Zafer

Kanije Muhasarası 


Hürriyet Kasidesi

Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten

Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten


Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten

Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten.

Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten

Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten

Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten 

Namık Kemal (Kısaltılmıştır)

Hürriyet Kasidesi'nin Açıklaması


Çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek
Kendi isteğimiz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.

Kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz.
Mürüvvet sahibi olanlar zavallı kişilere yardım etmekten kaçınmaz.

Eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma.
Zira yere düşmekle cevher, değerinden özünden bir şey kaybetmez.

Vücudun mayası, vatan toprağındandır;
Bu vücut, vatan yolunda toprak olursa en küçük bir üzüntü duyulmaz.

Dünyada zalimin yardımcısı, alçak, aşağılık kimselerdir;
İnsafsız avcıya hizmet etmekten zevk alan ancak köpektir.

Felek her çeşit eziyet yollarını toplasın gelsin,
Millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim.

Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin!
Gerçi esir olmaktan kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.

Ayrıca bakınız



Tanzimat Edebiyatı Hazırlık Dönemi 
Tanzimat Edebiyatı I. Dönem ve Özellikleri 
Tanzimat Edebiyatı II. Dönem ve Özellikleri 

Tanzimat Edebiyatı I. Dönem Sanatçıları


Tanzimat Edebiyatı II. Dönem Sanatçıları

Muallim Naci (1850-1893)

Ayrıca bakınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder