ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852-1937)

Abdülhak
Hamit Tarhan, gençlik yıllarında babasının Tahran büyükelçiliğine tayin
edilmesiyle Tahran'a gitti. Orada özellikle Farsça öğrenmeye çalıştı.
Babası 1867'de vefat edince İstanbul'a döndü.
İstanbul'a
dönen Abdülhak Hamit Tarhan, Tahran hatıralarını kaleme aldı. İlk eseri olan "Macera-yı Aşk"ta bu anılarını anlattı. Bu esnada ayrıca Fatma Hanım ile
evlendi. Ahmet Vefik Paşa'nın öğüdünü dikkate alarak "Sabr ü Sebat" ismindeki
oyununu yazdı. "İçli Kız", "Nazife", "Garam" ve "Duhter-i Hindu" eserlerini bu
dönemde kaleme aldı. Bu eserlerle büyük üne kavuştu.
Hariciye
mesleğini seçen Hamit, 1876'da Paris Sefareti kâtipliğine tayin edildi. İki
buçuk yıl kaldığı Paris'te Fransız edebiyatını yakından tanıma şansını
yakaladı. Racine, Corneille, Victor Hugo, Lamartine, Musset gibi Fransız
edebiyatının önde gelen yazarlarını okudu. Paris'in eğlence dünyasında
yaşadıklarını "Divaneliklerim Yahut Belde" ismiyle kitaplaştırdı. "Nesteren" ve
"Tarık" oyunlarını da bu dönemde kaleme aldı.
Poti,
Golos ve Bombay'da da görevlendirilen Abdülhak Hamit Tarhan, eşinin ciddi
rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'a dönmek için yola çıktı. Eşi İstanbul'a ulaşmadan
Beyrut'a vefat etti. Hamit de Beyrut'a kaldığı kırk gün zarfında sürekli olarak
eşinin mezarını ziyaret etti. Sonunda ünlü "Makber" şiirini kaleme aldı. Bu
eseriyle şairliği ön plana çıktı ve büyün ün kazandı.
1886'da
yeni görev yeri olan Londra'ya gitti. Burada bir İngiliz kızına âşık oldu. Onunla evlenmek istese de bu isteği gerçekleşmez. Bir İrlandalı hizmetçiyle de
evlenmek ister fakat sınıf farkından olumsuz yanıt alır. Bunun üzerine
"Finten" ve "Cünun-ı Aşk" eserlerini kaleme alır. İngiltere'de çok uzun bir
süre kalır. 1890'da Bayan Nelly isminde bir İngiliz hanımla evlenir. Nelly'nin
1911'de ölmesinden sonra İstanbul'da Cemile Hanım ile evlenir. Bu evliliği ise
sadece yirmi gün sürer. 1912'de Lüsyen Hanım ile evlenir.
Abdülhak Hamit Tarhan, 16 Mart 1920'de İstanbul'un
işgal edilmesiyle Viyana'ya gider. Burada ciddi maddi sıkıntılar yaşar. Ankara
Hükümeti'nin daveti üzerine yurda döner. Cumhuriyet'in ilan edilmesiyle kendisine maaş bağlanır. Aynı zamanda
İstanbul Maçka Palas'ta kendisine bir daire verilir.
Abdülhak
Hamit Tarhan, İstanbul'a döndüğünde kendisini tümüyle edebiyatta verdi.
"Hacle", "Ölü", "Bunlar O'dur" eserlerini kaleme aldı.
Abdülhak
Hamit Tarhan, Cumhuriyet'in ilan edilmesiyle İstanbul milletvekili seçildi ve
ömrünün sonuna kadar vekillik görevini sürdürdü.
12 Nisan
1937'de Maçka Palas'ta öldü. Cenazesi,
Zincirlikuyu Asli Mezarlığı'na defnedildi.
Edebi Kişiliği
Türk edebiyatının en bireysel şairleri
arasında yer alır. Batılılaşma hareketinin asıl öncüsü olarak kabul edildiği için Süleyman Nazif tarafından Hamit'e "Şair-i Azam" unvanı verilir.
Abdülhak Hamit Tarhan, II. Dönem Tanzimat Edebiyatı'nın en verimli ve üretken kalemi olarak kabul edilir. Modern edebiyatımızın kurucularından olan Hamit, gençlik yıllarında özellikle elçilik görevinde bulunduğu esnada Doğu ve Batı edebiyatlarına aşina olur. Tanzimat'ı, Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerini yaşaması ona çok farklı edebi, siyasi devir ve sanatçıyı tanıma fırsatı verir.
Abdülhak Hamit Tarhan, II. Dönem Tanzimat Edebiyatı'nın en verimli ve üretken kalemi olarak kabul edilir. Modern edebiyatımızın kurucularından olan Hamit, gençlik yıllarında özellikle elçilik görevinde bulunduğu esnada Doğu ve Batı edebiyatlarına aşina olur. Tanzimat'ı, Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerini yaşaması ona çok farklı edebi, siyasi devir ve sanatçıyı tanıma fırsatı verir.
"Sanat sanat içindir" anlayışına bağlı
olan Abdülhak Hamit Tarhan, romantizm akımının etkisinde kalır. Tanzimat
devrinin en büyük ve aynı zamanda en verimli şairi olan Hamit, şiirde Batılılaşma
hareketinin öncülüğünü yapar. Özellikle
şiirde yaptığı yeniliklerle Servetifünun şairleri üzerinde etkili olur.
Şiirde biçim özellikleri ile köklü
değişiklikler yapmış, Divan Edebiyatı'nın bütün kurallarını yıkmıştır. Hatta
Divan Edebiyatı'nı bitiren kişi olarak bilinir. Hem Doğu hem de Fransız şiirine
ait biçimleri kullanmıştır. Dize ve uyak konusunda kural tanımamış, bu konuda
oldukça özgür davranmıştır. Şiirlerinde ölçü, uyak ve dil kaygısını gütmediği
için şiirleri dil bakımından oldukça kusurludur. Dili, hem ağır hem de dağınık ve savruktur. Şiirlerinin çoğunda aruz veznini çok
azında hece ölçüsünü kullanmıştır.
Abdülhak Hamit Tarhan, felsefi şiir tarzını
edebiyatımızda işleyen en önemli kişi olarak da bilinir. Türk şiirine büyük bir
ufuk açtı. Tam bir tezat şairi olan Hamit, şiirlerinde hem karmaşık hem de
basit duygu ve düşüncelere yer verir. "Tabiat" ve "aşk" şiirlerinde ana
temalar olarak öne çıkar. Ayrıca günlük hayat, metafizik konular, vatan-millet sevgisi, ölüm,
ümit-ümitsizlik, sevinç, feryat, isyan unsurları şiirlerindeki diğer temaları
oluşturur. Kısacası Abdülhak Hamit Tarhan; lirik, epik ve bir o kadar da
felsefi şiirler yazdı. Eşi Fatma Hanım'ın ölümü, onun üzerinde çok büyük
etki oluşturduğu için sonraki zamanlarda ölüm teması onun şiirlerinin en önemli teması haline
gelir.
Abdülhak Hamit
Tarhan'ın belirli bir dil anlayışı yoktur. Şiirlerinde Arapça, Farsça sözcük ve
tamlamaları yoğun olarak kullandığı görülür. Bunun yanında yalın ve sade bir
dille yazdığı şiirleri de vardır.
Abdülhak Hamit Tarhan, tiyatro türünde
yirmi bir eser ortaya çıkarmıştır. Tiyatro
eserlerini oynanmak için değil okunmak için yazmıştır. Tiyatrolarında konu, genellikle uzak
ülkelerde geçmiştir. Hamit, mutluluğun kaynağını doğada aradığından tiyatrolarında
doğa manzaralarının tasvirleri oldukça önemli yer tutar. Tiyatro oyunlarının tümü
dram şeklindedir. Oyunlarında önce Namık Kemal'in etkisi görülse de sonrasında daha
çok Shakespeare ve Victor Hugo'dan etkilenir.
Tiyatroları teknik açıdan sahnede
oynanmaya uygun değildir. Tiyatro eserlerinin bir kısmı manzum (şiir şeklinde),
bir kısmı da mensur olarak (düzyazı) kaleme alınmıştır. Nazım-nesir
karışımı oyunları da vardır. Romantizm akımının etkisinin görüldüğü
tiyatrolarında kullandığı dil de oldukça ağır ve süslüdür. Tiyatrolarındaki karakter tahlillerinde ise oldukça başarılıdır. Bireyin iç dünyasına
yönelmiştir.
Edebiyatımızda ilk pastoral şiir olan
"Sahra"yı yazmıştır. Eserde köy ve kır hayatını övmüştür.
Ölümle ilgili metafizik düşüncelerini
"Makber", "Ölü", "Hacle", "Bunlar O'dur" eserlerinde işler.
"Makber", Abdülhak Hamit Tarhan'ın en
önemli şiiri sayılır. İlk eşi Fatma Hanım'ın ölümü üzerine kaleme aldığı
ağıt özelliği ağır basan bir şiirdir. Çok uzun bir şiir olan "Makber" şiiri,
şiirimizde metafizik düşünmenin başlangıcı olarak da kabul edilir.
"Belde" adlı
şiir kitabında şehir hayatıyla, Paris'teki sanat ve eğlence hayatını işlemiştir.
Edebiyatımızda uyaksız ilk şiir örneği
sayılan "Validem" eserinin sahibidir.
"Sabr u Sebat"
ve "İçli Kız" ismindeki tiyatro eserlerinde konuyu günlük hayattan alır.
Abdülhak Hamit Tarhan, roman ve hikâye türünde herhangi bir eser kaleme almamıştır.
Eserleri
Şiir
Sahra
Makber
Ölü
Hacle
Bunlar Odur
Divaneliklerim Yahut Belde
Bâlâdan Bir Ses
Garam
Bir Ses
Validem
Tayflar Geçidi
İlhâm-ı Vatan
Ruhlar
Bir Sefilenin Hasbihali
Tiyatro
Macera-yı Aşk
Sabr ü Sebat
İçli Kız
Duhter-i Hindu
Nesteren
Eşber
Tezer
Zeynep
İlhan
Tarık
İbn-i Musa
Hakan
Turhan
Finten
MAKBER
Eyvah ne yer ne yar kaldı
Gönlüm dolu ah u zar kaldı
Gönlüm dolu ah u zar kaldı
Şimdi buradaydı gitti elden
Gitti ebede gelip ezelden
Gitti ebede gelip ezelden
Ben gittim o haksar kaldı
Bir köşede tarumar kaldı
Bir köşede tarumar kaldı
Baki o enisi dilden eyvah
Beyrutta bir mezar kaldı
Beyrutta bir mezar kaldı
Bildir bana nerde nerde Ya Rab
Kim attı beni bu derde Ya Rab
Kim attı beni bu derde Ya Rab
Nerde arayayım o dil rübayı
Kimden sorayım bi-nevayı
Kimden sorayım bi-nevayı
Derler ki unut o aşnayı
Gitti tutarak reh-i bekayı
Gitti tutarak reh-i bekayı
Sığsın mı hayale bu hakikat
Görsün mü gözüm bu macerayı?
Görsün mü gözüm bu macerayı?
Sür'atle nasıl da değişti halim
Almaz bunu havsalam hayalim.
Almaz bunu havsalam hayalim.
Çık Fatıma! lahdden kıyam et
Yadımdaki haline devam et
Yadımdaki haline devam et
Ketm etme bu razı şöyle bir söz
Ben isterim ah öyle bir söz
Ben isterim ah öyle bir söz
Güller gibi meyl-i ibtisam et
Dağı dile çare bul meram et
Dağı dile çare bul meram et
Bir tatlı bakışla bir gülüşle
Eyyamı hayatımı temam et
Eyyamı hayatımı temam et
Makber mi nedir şu gördüğüm yer
Ya böyle reva mı ey cay-ı dilber
Ya böyle reva mı ey cay-ı dilber
Abdülhak Hamit Tarhan
Ayrıca bakınız
Ayrıca bakınız
Tanzimat Edebiyatı Hazırlık Dönemi (1839-1860)
Tanzimat Edebiyatı I. Dönem ve Özellikleri (1839-1860)
Tanzimat Edebiyatı II. Dönem ve Özellikleri (1876-1896)
Tanzimat Edebiyatı I. Dönem Sanatçıları
Tanzimat Edebiyatı II. Dönem Sanatçıları
Abdülhak Hamit Tarhan (1852-1937)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder