DOSTOYEVSKİ (1822-1881)

Dostoyevski, realist akımın en
güçlü temsilcileri arasında yer alır. Gözlemlerdeki başarısı ile hem ülkesinde
hem de dünya edebiyatında büyük bir etki uyandırır. Dine ve geleneğe son
derece bağlı biri olan eserlerinde ruh tahlillerine geniş yer veren Dostoyevski, psikolojik tahlillerde de oldukça başarılıdır. Eserlerinde, iki dünya savaşı
arasında yaşayan kesimleri rahatsız eden dinsel, siyasal ve ahlaksal konuları
oldukça etkileyici bir şekilde işler.
Dostoyevski'nin edebiyata
yönelmesi ordudan ayrılması ile başlar. İlk kitabı olan "İnsancıklar"ı 1846'da yazar.
İlk Rus toplumsal romanı sayılabilecek yapıtında Dostoyevski, öksüz bir kıza
duyduğu şiddetli aşkı gizlemeye çalışan fakir ve ihtiyar bir kâtibin saygınlık
kazanması için umutsuz mücadelesini dile getirir. Bu eser, Dostoyevski'nin bir
arkadaşı aracılığıyla ünlü eleştirmen Belinski'ye gönderilir. Belinski, Dostoyevski'nin gelecekte büyük bir
yazar olabileceğini belirtir. Onun, roman kahramanının gizli yanlarını ön plana
çıkarmasındaki başarısına övgüler dizer. Bu eserde istediği neticeyi alamayan
Dostoyevski, bu eser sonrasında edebiyattan soğuyup siyasetle ilgilenmeye
başlar. Bir süre sonra genç liberallere katılır.
1849'da devlet aleyhinde bir
komploda yer aldığı gerekçesiyle tutuklanır. İdama mahkûm edilir. İnfazının
gerçekleşmesine saniyeler kala cezası dört yıllık Sibirya sürgününe çevrilir. Bu
ara Dostoyevski, cezaevindeki zor şartlardan dolayı sara nöbetleri geçirmeye
başlar. Bu hastalık ileride onun birçok eserine yansır. Cezasının bitiminden sonra
yeniden askerliğe döner. Petersburg'a gider. 1857'de veremli ve dul bir kadın
olan İsayeva ile evlenir.
1862'de Fransa, İngiltere ve
İtalya'yı kapsayan bir yurt dışı seyahati gerçekleştirir. Burada da kumar oynar
ve batar. Bir süre sonra kendisini yeniden yazmaya adar. "Ezilenler", "Ölü Bir Evden Anılar" eserlerini bu dönemde yazar. "Ezilenler" eserinde Dostoyevski,
ailesine ve göreneklerin aksine sevdiği kişiye kaçan bir kadının öyküsünü
anlatır. "Ölü Bir Evden Anılar” eseri, Dostoyevski'nin hapiste yaşadıklarının
canlı bir anlatımını içerir. Bu eser, karısını öldürmekten ağır hapis cezası
alan bir adamın anıları şeklinde sunulur. Turgenyev ve Tolstoy eseri övgüyle
karşılarlar. Dostoyevski, kumara olan bağlılığından maddi sıkıntılar içerisine
girer. "Yeraltından Notlar", "Suç ve Ceza", "Kumarbaz", "Budala", "Ecinniler"
hep bu dönemin eserleridir.
Hasta olan eşinin ölümünden sonra
sekreteriyle evlenir. Bir daha borç altına girer. Kumarhanelere gitmeye başlar. "Delikanlı", "Karamazov Kardeşler", "Bir Yazarın Günlüğü", "Yeraltından
Notlar", "Suç ve Ceza", "Kumarbaz", "Budala" gibi önemli eserleri de bu dönemde
kaleme alır. Dostoyevski'nin önemli eserleri birbirlerini izler.
"Suç ve Ceza"da Dostoyevski, bir
Rus aydını Raskolnikov'un kendince doğru bulduğu cinayetleri ve vicdanı ile
muhasebeleşmesini konu edinir. Başkahraman Raskolnikov, Petersburg'da hukuk
fakültesi okuyan başarılı bir öğrencidir. Maddi durumundan okulu terk
etmek zorunda kalır. Bu durum Raskolnikov'u iç çelişkilere sokar. Kirasını
ödeyemeyen Raskolnikov, bir tefeci kadına giderek saatini satar. Aldığı para
ile meyhaneye gider. İçerken dahi zenginler ile fakirler arasındaki mevcut
ayrımı düşünür. Bir ara şeytana uyarak bir baltayla tefeci kadının evine gider
ve onu öldürür. Yaşlı kadının kız kardeşi de içeri girince onu da öldürür.
Raskolnikov, birkaç altını alıp oradan uzaklaşır. Bu olaydan sonra vicdan azabı
duyar. Durumu gittikçe kötüleşir. Ayrıca kendisini bir korku ve şüphe sarar.
Birilerinin sürekli onu izlediğini düşünür. Bu duruma daha fazla dayanamayan
Raskolnikov durumu Sonya'ya itiraf eder. Polise teslim olup cezasını çekmek üzere hapse girer.
"Kumarbaz", eserinde Dostoyevski,
insanın kendi alın teriyle kazanamadığı paranın insana bir fayda sağlamayacağı
düşüncesini işler. Eserde, tüm umutlarını kumara ve ihtiyar
büyükannelerinden kendilerine kalacak olan mirasa bağlayan bir genç ile ailenin
üvey kızı olan güzel ve aynı zamanda kaprisli genç kız arasındaki aşk dile
getirilir.
1868'de kaleme aldığı "Budala"
eseri ikinci önemli eserini oluşturur. Eserde Rus basınındaki bir cinayet
davasından hareketle, oldukça insancıl ve iyiliksever olan ve inançla yoğrulmuş
Mışkin'in çevresiyle olan ilişkileri anlatılır.
1876'da çıkarmaya başladığı "Bir Yazarın
Günlüğü" başlıklı köşe yazılarını içeren eserinde Dostoyevski, güncel olaylar
hakkında görüşlerini, edebiyat anılarını ve eleştirilerini dile getirir. Eserde az
da olsa öyküler de yer alır.
"Delikanlı" romanında Dostoyevski,
evlilik dışı bir ilişkiyle dünyaya gelen bir çocuğun babasının sevgisini elde
etmek maksadıyla gittiği Petersburg'daki serüvenlerini işler. Bu eser, diğer
yapıtları kadar ses getirmez.
1879'de yayımlanan "Karamazov
Kardeşler" oldukça ses getiren bir eser olur. Dostoyevski'nin zirve romanı yani
en önemli romanı olarak bilinir. Yaşamının son yıllarında kaleme aldığı bu
yapıtta Dostoyevski, insan ruhunun tüm derinliklerine iner. Bir aileyi konu
alan eserde hem bireysel hem de 19. yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunun
geçirdiği sarsıntıları büyük bir hünerle yansıtır. "Karamazov Kardeşler"de, menfaatçı ve şehvet
düşkünü bir babanın, anneleri farklı dört oğlunun nefret, sevgi ve günahları
çerçevesinde akıp giden bir inanç arayışı temel alınır. Eserin kahramanlarından
Alyoşa, yaşama tutkun biridir. Hristiyanlık idealiyle özdeşleşmiştir. Diğer bir kahraman Dmitri, yaşamı seven ama
yaşamın anlamını kavramaktan uzak biridir. Romanda en önemli kahramanlardan
biri de şüphesiz ki İvan'dır. İvan, kararsız duygularla Tanrı'nın yarattığı
dünyaya karşı metafizik bir isyan içindedir. İvan, sürekli olarak Dostoyevski'yi
inanç arayışına yöneltmeye sevk eden lanetlenmiş sorularla uğraşır. "Karamazov Kardeşler"de, akıl
yerine duygu ve inanç ön plana çıkarılır. Dostoyevski, bu düşünceleri Alyoşa'nın
şahsında dile getirmek ister. Bunları anlatma fırsatı elde etmeden ölür.
Dostoyevski, günümüzde de en çok okunan
yazarlar arasında yer alır. Yapıtlarında her iki dünya arasında yaşayan bir
neslin rahatsızlık kaynağı olan ahlaksal, siyasal konuları etkileyici bir
üslupla dile getirir. Gözlem gücündeki olağanüstü başarısı, ayrıntılara verdiği
önem, insanın iç dünyasının en gizli kalmış yönlerine erişilmesi ve karmakarışık
hayatından çıkardığı sağlam karakterler ile romanlarındaki üstün kurgu yeteneği
sayesinde Rusya'da ve Avrupa'da kendisinden sonra gelen hemen hemen tüm yazarları etkiler.
Dostoyevski, Batılı ülkelerin edebiyatlarını da önemli ölçüde etkiler ve varoluşçuluğun
temel kaynaklarından birisi haline gelir. Ölümünden sonra kitapları baskı rekoru
kırar.
Ciğer kanaması geçiren
Dostoyevski yatağa düşer, 1881'de Petersburg'da hayata gözlerini yumar 30.000
kişinin katıldığı bir cenaze töreniyle defnedilir.
Eserleri
Roman
Karamazov Kardeşler
Roman
Karamazov Kardeşler
Kumarbaz
Suç ve Ceza
Budala
Delikanlı
Ecinniler
Yeraltından Notlar
İnsancıklar
Ezilenler
Bir ölü Evinden Anılar
Bir ölü Evinden Anılar
Ayrıca
bakınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder