Dostoyevski (1822-1881)

dostoyevski

1822'de Moskova'da dünyaya gelen Dostoyevski, roman türünde Rus edebiyatının en güçlü temsilcileri arasında yer alır. Ayyaş bir baba ve hasta bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Babası, ailesini çok sıkı kurallar çerçevesinde yöneten disiplinli, bir o kadar da cimri biridir. 

Dostoyevski, annesini küçük yaşlarda 1837'de kaybeder. Bu durum, eserlerine de yansır. Annesinin vefatından sonra Petersburg'da bulunan Petersburg Askeri Mühendis Okuluna babasının isteğiyle girer. Bu yıllarda Rus ve Avrupa edebiyatının önemli yapıtlarını okur. Okula devam ederken babası ölür. O, okuluna devam ederek okulunu başarıyla bitirir.

Dostoyevski, okuma ve kitap yazma hevesinde birisi olduğu için mühendislik okumak ve oradaki askeri disiplinle yaşamak istemez. Nitekim öğrenimini bitirir bitirmez her şeyi göze alarak kendini kitap yazmaya verir.

Dostoyevski, realist akımın en güçlü temsilcileri arasında yer alır. Gözlemlerdeki başarısı ile hem ülkesinde hem de dünya edebiyatında büyük bir etki uyandırır. Dine ve geleneğe son derece bağlı biri olan ve eserlerinde ruh tahlillerine geniş yer veren Dostoyevski, psikolojik tahlillerde de oldukça başarılı olur. Eserlerinde, iki dünya savaşı arasında yaşayan kesimleri rahatsız eden dinsel, siyasal ve ahlaksal konuları oldukça etkileyici bir şekilde işler.

Dostoyevski'nin edebiyata yönelmesi ordudan ayrılmasıyla başlar. İlk kitabı olan "İnsancıklar"ı 1846'da yazar. İlk Rus toplumsal romanı sayılabilecek yapıtında Dostoyevski, öksüz bir kıza duyduğu şiddetli aşkı gizlemeye çalışan fakir ve ihtiyar bir kâtibin saygınlık kazanması için umutsuz mücadelesini dile getirir. Bu eser, Dostoyevski'nin bir arkadaşı aracılığıyla ünlü eleştirmen Belinski'ye gönderilir. Belinski, Dostoyevski'nin gelecekte büyük bir yazar olabileceğini belirtir. Onun, roman kahramanının gizli yanlarını ön plana çıkarmasındaki başarısına övgüler dizer. Bu eserde istediği neticeyi alamayan Dostoyevski, bu eser sonrasında edebiyattan soğuyup siyasetle ilgilenmeye başlar. Bir süre sonra genç liberallere katılır.

1849'da devlet aleyhinde bir komploda yer aldığı gerekçesiyle tutuklanır. İdama mahkûm edilir. İnfazının gerçekleşmesine saniyeler kala cezası dört yıllık Sibirya sürgününe çevrilir. Bu ara Dostoyevski, cezaevindeki zor şartlardan dolayı sara nöbetleri geçirmeye başlar. Bu hastalık ileride onun birçok eserine yansır. Cezasının bitiminden sonra yeniden askerliğe döner. Petersburg'a gider. 1857'de veremli ve dul bir kadın olan İsayeva ile evlenir.

1862'de Fransa, İngiltere ve İtalya'yı kapsayan bir yurt dışı seyahati gerçekleştirir. Burada da kumar oynar ve batar. Bir süre sonra kendisini yeniden yazmaya adar. "Ezilenler", "Ölü Bir Evden Anılar" eserlerini bu dönemde yazar.

"Ezilenler" eserinde Dostoyevski, ailesine ve göreneklerin aksine sevdiği kişiyle kaçan bir kadının öyküsünü anlatır. "Ölü Bir Evden Anılar” eseri, Dostoyevski'nin hapiste yaşadıklarının canlı bir anlatımını içerir. Bu eser, karısını öldürmekten ağır hapis cezası alan bir adamın anıları şeklinde sunulur. Turgenyev ve Tolstoy eseri övgüyle karşılar.

Dostoyevski, kumara olan bağlılığından maddi sıkıntılar içerisine girer. "Yeraltından Notlar", "Suç ve Ceza", "Kumarbaz", "Budala", "Ecinniler" hep bu dönemin eserleridir.

Dostoyevski, hasta olan eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlenir. Bir daha borç altına girer. Kumarhanelere gitmeye başlar. "Delikanlı", "Karamazov Kardeşler", "Bir Yazarın Günlüğü", "Yeraltından Notlar", "Suç ve Ceza", "Kumarbaz", "Budala" gibi önemli eserleri de bu dönemde kaleme alır. Dostoyevski'nin önemli eserleri birbirlerini izler.  

"Suç ve Ceza"da Dostoyevski, bir Rus aydını olan Raskolnikov'un kendince doğru bulduğu cinayetleri ve vicdanı ile muhasebeleşmesini konu edinir. Başkahraman Raskolnikov, Petersburg'da hukuk fakültesi okuyan başarılı bir öğrencidir. Maddi durumundan okulu terk etmek zorunda kalır. Bu durum Raskolnikov'u iç çelişkilere sokar. Kirasını ödeyemeyen Raskolnikov, bir tefeci kadına giderek saatini satar. Aldığı para ile meyhaneye gider. İçerken dahi zenginler ile fakirler arasındaki mevcut ayrımı düşünür. Bir ara şeytana uyarak bir baltayla tefeci kadının evine gider ve onu öldürür. Yaşlı kadının kız kardeşi içeri girince onu da öldürür. Raskolnikov, birkaç altını alıp oradan uzaklaşır. Bu olaydan sonra vicdan azabı duyar. Durumu gittikçe kötüleşir. Ayrıca kendisini bir korku ve şüphe sarar. Birilerinin sürekli onu izlediğini düşünür. Bu duruma daha fazla dayanamayan Raskolnikov durumu Sonya'ya itiraf eder. Polise teslim olup cezasını çekmek üzere hapse girer.

"Kumarbaz", eserinde Dostoyevski, insanın kendi alın teriyle kazanamadığı paranın insana bir fayda sağlamayacağı düşüncesini işler. Eserde, tüm umutlarını kumara ve ihtiyar büyükannelerinden kendilerine kalacak olan mirasa bağlayan bir genç ile ailenin üvey kızı olan güzel ve aynı zamanda kaprisli genç kız arasındaki aşkı dile getirir.

1868'de kaleme aldığı "Budala" eseri ikinci önemli eserini oluşturur. Eserde Rus basınındaki bir cinayet davasından hareketle oldukça insancıl ve iyiliksever olan ve inançla yoğrulmuş Mışkin'in çevresiyle olan ilişkilerini anlatır.

1876'da çıkarmaya başladığı "Bir Yazarın Günlüğü" başlıklı köşe yazılarını içeren eserinde Dostoyevski, güncel olaylar hakkında görüşlerini, edebiyat anılarını ve eleştirilerini dile getirir. Eserde az da olsa öyküler de yer alır.

"Delikanlı" romanında Dostoyevski, evlilik dışı bir ilişkiyle dünyaya gelen bir çocuğun babasının sevgisini elde etmek maksadıyla gittiği Petersburg'daki serüvenlerini işler. Bu eser, diğer yapıtları kadar ses getirmez.

1879'de yayımlanan "Karamazov Kardeşler" oldukça ses getiren bir eser olur. Dostoyevski'nin zirve romanı yani en önemli romanı olarak bilinir. Yaşamının son yıllarında kaleme aldığı bu yapıtta Dostoyevski, insan ruhunun tüm derinliklerine iner. Bir aileyi konu alan eserde hem bireysel hem de 19. yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunun geçirdiği sarsıntıları büyük bir hünerle yansıtır. "Karamazov Kardeşler"de, menfaatçı ve şehvet düşkünü bir babanın, anneleri farklı dört oğlunun nefret, sevgi ve günahları çerçevesinde akıp giden bir inanç arayışı temel alınır. Eserin kahramanlarından Alyoşa, yaşama tutkun biridir. Hristiyanlık idealiyle özdeşleşmiştir.  Diğer bir kahraman Dmitri, yaşamı seven ama yaşamın anlamını kavramaktan uzak biridir. Romanda en önemli kahramanlardan birisi de şüphesiz ki İvan'dır. İvan, kararsız duygularla Tanrı'nın yarattığı dünyaya karşı metafizik bir isyan içindedir. İvan, sürekli olarak Dostoyevski'yi inanç arayışına yöneltmeye sevk eden lanetlenmiş sorularla uğraşır. "Karamazov Kardeşler"de, akıl yerine duygu ve inancı ön plana çıkarır. Dostoyevski, bu düşünceleri Alyoşa'nın şahsında dile getirmek ister. Bunları anlatma fırsatı elde etmeden ölür.

Dostoyevski, günümüzde de en çok okunan yazarlar arasında yer alır. Yapıtlarında her iki dünya arasında yaşayan bir neslin rahatsızlık kaynağı olan ahlaksal, siyasal konuları etkileyici bir üslupla dile getirir.

Gözlem gücündeki olağanüstü başarısı, ayrıntılara verdiği önem, insanın iç dünyasının en gizli kalmış yönlerine erişilmesi ve karmakarışık hayatından çıkardığı sağlam karakterlerle romanlarındaki üstün kurgu yeteneği sayesinde Rusya'da ve Avrupa'da kendisinden sonra gelen hemen hemen tüm yazarları etkiler. Dostoyevski, Batılı ülkelerin edebiyatlarını da önemli ölçüde etkiler ve varoluşçuluğun temel kaynaklarından birisi haline gelir. Ölümünden sonra kitapları baskı rekoru kırar.

Ciğer kanaması geçiren Dostoyevski yatağa düşer ve 1881'de Petersburg'da hayata gözlerini yumar 30.000 kişinin katıldığı bir cenaze töreniyle defnedilir.

 

Eserleri 

Roman

Karamazov Kardeşler 

Kumarbaz 

Suç ve Ceza 

Budala 

Delikanlı 

Ecinniler 

Yeraltından Notlar 

İnsancıklar 

Ezilenler 

Bir ölü Evinden Anılar 


Ayrıca bakınız 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder