Paragraf Test 3

1. Üç beş dizeyi bir araya getirene şair dediğimiz bir çağda yaşıyoruz. Bu da gerçek anlamda şair olanların ruhlarını kanatmaktadır. Bu nedenle gerçek şairlerin sayısı her gün azalmaktadır. … . Bana göre yazdığı dizelerde sanat değeri oluşturamayan ve bir tarz geliştirmeyip özgün olamayanlara asla şair denmemelidir. Ruhumuzda bir dalgalanma oluşturmayan dizeler, etkileyicilikten uzak terennümler bir seferlik okumanın ürünü olmalıdır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Yazarlarımız için de bunun doğru olduğunu sizlere açıklamaya çalışacağım.

B) Şair, şiirleriyle ruhumuzun en derin köşelerine ulaşmalıdır.

C) Şiir, her dönemde bazı özellikleriyle ön plana çıkmıştır.

D) Bu konuda benim de söyleyecek bir çift sözüm vardır elbette.

E) Şairin dünyasına nüfus etmek öyle kolay olmasa gerektir.

 

2. … Hatta bazen temanın ta kendisi olur. Buna anahtar kelime veya kelimeler denir. Örneğin Ahmet Haşim'in şiirlerinde "akşam", Tanpınar'ın şiirlerinde "rüya ve zaman", Yahya Kemal Beyatlı'nın şiirlerinde "deniz", Cahit Sıtkı'nın şiirlerinde "ölüm" anahtar kelimeleri oluşturur. Kısacası şiirin teması bazen bir sözcükten veya sözcük grubundan çıkarılabilir. Hatta şiirdeki başlık dahi şiirin temasını bulmak için bir ipucu olabilir.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) Şiirdeki anlam bütünlüğü temayla ilgili olduğundan şiirin teması şiirin yapısı ile de ilişkilidir.

B) Şiirde tema hedef kitleye verilmek istenen asıl mesajı içerir.

C) Bir eserin değer ölçütü her zaman şiirdeki tema ile ilgilidir.

D) Şiirdeki tema şiirin yazıldığı dönem ve şairle de ilişkilidir.

E) Şiirde en çok kullanılan kelime, kelime grubu şiirdeki tema için ipucu oluşturur.


3. 
Türk edebiyatının farklı dönemlerinde konularına göre farklı roman türleri ön plana çıkar. (I) Bazı dönemlerde macera romanlarının bir anda en çok okunan romanlar olduğuna rastlarız. (II) Başka bir dönemde tarihi ve polisiye romanların daha çok rağbet gördüğüne tanık oluruz. (III) Roman türü, işlediği konuya göre farklı farklı isimler almıştır. (IV) Bu anlamda son dönemlerde bilim kurgu romanları ile sosyal romanların vitrinleri daha çok süslediklerine şahit olmaktayız. (V)

Yukarıdaki paragrafta düşüncenin akışını bozan cümle hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?

A) I      B) II     C) III     D) IV      E) V

 

4. Bazıları sürekli şu soruyu sorup durmaktadır: "Kitap okuyunca ne değişecek?" Hatta geçen gün aynı soruyu oğlumdan da duydum. Ben de kendimi tutamadım ve bir anda dilimin ucuna gelen şu cümleyi sarf ettim: "Kitap okuyunca ne değişecek diye düşünüyorsan elindeki kitaba iyi bak. O da bir zamanlar odundu." dedim. Bir an düşündü sonra anlamlı anlamlı güldü. Başını kaldırıp: Haklısın baba, dedi. Hemen akabinde tatlı bir tebessümle "Ben, artık odun olmayacağım." dedi.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden söz edilmektedir?

A) Kitap, en iyi arkadaştır.

B) Kitap okumak, insanı her açıdan daha donanımlı ve kendisinden faydalanılan biri haline getirir.

C) Kitap okumayan kişiler hayatı bir adım geride takip etmek zorunda kalırlar.

D) Kitap okumak istemeyenlerin her zaman bir bahanesi vardır.

E) Her kitabın mutlaka vermek istediği bir mesajı vardır.

 

5. İletişim, karşılıklı iletmek anlamına gelen insanlar arasında gerçekleşen duygu, düşünce ve bilgi alışverişidir. İletişim, özeldir ve karşılıklıdır. İletişimin düşünce ve bilgi yönü konuşmayla duygu yönü ise gülümseme, susma, ağlama şeklinde gerçekleşir. Resim, kitap, gazete, sinema, heykel ve mimariyle de iletişim gerçekleşebilir. İnsanlar, tarih boyunca duman, mektup, tebrik kartı, kuş, ıslık, trafik işaret ve levhaları, internet gibi değişik araçları kullanarak da iletişim kurmuşlardır.

Bu parçada anlatılanlar aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? 

A) İletişim nedir, nasıl gerçekleşir?

B) Niçin iletişim kuruyoruz?

C) İyi bir iletişim kurmak için yapılması gerekenler nelerdir?

D) İletişimin en önemli koşulu nedir?

E) Günümüzde iletişim daha çok hangi araçlarla yapılmaktadır?


6. Aşağıdakilerden hangisi paragrafın giriş cümlesi olmaya uygun bir cümle değildir?

A) Roman, her çağda işledikleriyle toplumun önünden gitmelidir.

B) Realizm, gerçeği olduğu gibi aktarma yolunu seçen bir edebiyat akımıdır. 

C) Türk ve dünya edebiyatında aşk üzerine yazılmış birçok şiir vardır.

D) Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.

E) Türk edebiyatında bu konuda yazılmış birçok eser vardır.

 

7. (I) Dünya edebiyatında günlük türü çok eskilere dayanır. (II) İlk günlükleri Romalıların yazdıkları bilinir. (III) Andre Gide'nin "Kalpazanlar", Thomas Man'ın "Doktor Faustas" eserleri dünya edebiyatında günlük türünde yazılmış başarılı yapıtlar olarak göze çarpar. (IV)  Julien Green, Max Frisch, Stefan Zweig gibi yazarlar, Dünya edebiyatına günlük türünün seçkin örneklerini bırakırlar. (V) Batı edebiyatındaki günlüklere benzer günlüklerin Türk edebiyatında yer alması Tanzimat Dönemine rastlar. (VI) Direktör Ali Bey'in "Seyahat Jurnali"  isimli eseri Türk edebiyatında Batılı anlamda yazılan ilk günlük örneğidir. Nigâr Hanım'ın "Hayatımın Hikâyesi" de ilk günlüklerimiz arasında yer alır.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? 

A) II      B) III      C) IV      D) V     E) VI

 


8.
 I. Akıl, kişiye en büyük sermayedir. Akıllı kişiler, hedeflerine daha yakın kişilerdir.

   II. O zaman aklın ilkeleri ön plana çıkmaya başlar.

   III. Akıllı olmak da bir şey değil, mühim olan o aklı yerinde kullanmaktır.

   IV. Aklın üç ilkesi vardır: İyi düşünmek, iyi söylemek, iyi yapmaktır.

   V. Başarılı olanlar genellikle bu ilkeleri uygulayanlardır.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için aşağıdakilerden hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?

A) IV ve V            

B) I ve IV         

C) III ve IV         

D) II ve III         

E) II ve IV

 

9.  I. Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer, onları söküp atmak çok güçtür.

    II. Doğrusu bunun tek bir izahı yoktur ama insanın eskiye olan hayranlığı sanırım bu anlamda oldukça önemlidir.

   III. Bu fikirlerin niçin bu kadar mukavemet gösterdiğini birçok kişi merak etmiştir.

   IV. Hayatımda en korktuğum şey eskimiş fikirlere sahip kişilerle aynı ortamda çalışmaktı.

    V. Bu da maalesef korktuğum her şeyin beni bulması gibi gelip beni buldu.

Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü cümle olur?

A) I       B) II       C) III      D) IV       E) V

 

10. Masrafsız ya da emeksiz elde edilen şeyler kişiye tatlı gelir. Hayatın ve şartların oluşturduğu ortam bir şeye ulaşmayı zorlaştırmıştır. Karşılıksız bir metanın yer almadığı dünyada zaman zaman karşımıza çok az bir emekle elde edilecek fırsatlar da çıkmaktadır. Bunlar, elbette bizi daha çok mutlu etmektedir. Hayatın zor şartlarıyla boğuşan birine elbette az bir masrafla elde ettiği bir şey birçok şeyden daha kıymetli görünür gözünde.

Bu paragrafın konusu hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?

A) Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz.

B) Bedava sirke baldan tatlıdır.

C) Cefa çekmeyen sefanın kadrini bilmez.

D) Fazla mal göz çıkarmaz.

E) Mürüvvete endaze olmaz.

 

11. Tavşan ikide bir böbürleniyor:
-Kimse benden hızlı koşamaz, diyormuş. Sonunda kaplumbağa dayanamamış:
-İstersen yarışalım, demiş.
Koşuya başlamışlar. Tavşan epeyce yol aldıktan sonra, "Hıh, o sırtı kabuklu hayvancık sürüne sürüne kim bilir ne zaman sonra bana yetişir?" diye düşünmüş.
-Şu ağacın altına biraz uzanıp dinleneyim, demiş. Uyuyakalmış.
Kaplumbağa ağır yürüyüşü ile yürümüş yürümüş, hiç dinlenmeden yol almış.
Tavşan bir ara gözünü açmış. Bir de ne görse beğenirsiniz, kaplumbağa neredeyse yarışı bitirmek üzereymiş. Hemen fırlamış, rüzgar gibi koşmaya başlamış. Ama ne çare, kaplumbağaya yetişememiş.
Böylece tavşan yarışı kaybetmiş. Aldırış etmemenin cezasını çekmiş. Kaplumbağa ise düzgün adımlarla durmadan yürüdüğü için yarışı kazanmış.

Bu paragrafın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Adamın iyisi iş başında belli olur.

B) Ağır giden yol alır, hızlı giden yolda kalır.

C) Bir işte devamlılık gösteren ve kararlı olan kazanır.

D) Akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer.

E) Araba devrilince yol gösteren çok olur.


12. Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir. Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir. Milletlerin gelenekleri başka başkadır fakat iyilik her yerde birdir. Güneş, ışık ve sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez. Sen de güneş gibi ol, beklenilen iyiliği senden istenilmeden yap. Kısacası iyiliği gizlemek, elinden geldiği halde iyilik yapmaktan imtina eden her kim ise yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Her insan yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur.

B) İyilik yaparken din, dil, ırk ayrımı gözetmemeliyiz.

C) İyi olacağım diye ısrarla bekleyenler bazen istediğine kavuşamayabilirler.

D) Gerçek zenginler mal, mülk, makam sahibi kişiler değil bu dünyada iyilik yapmaktan geri durmayanlardır.

E) Bir kötünün iyi olması için birçok neden vardır.

 

13. Paylaşırsa dost paylaşırmış

      İnsanın derdini sevincini

      Dost ümidiyle ortalığa düşmeye gör

      Hangi kapıyı çalsan kimseler yok

      Hangi omuza dokunsam yabancı çıkar

Bu dizeleri yazan kişinin en belirgin özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gerçekçilik 

B) Alçak gönüllülük 

C) Vurdumduymazlık     

D) Yalnızlık    

E) Hayalcilik

 

14. Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış gizli bir antlaşmalar sistemidir. İnsan gibi gelişir ve ölür. Dilin ilk kullanımında sadece iletişim esas alınmış sonraları ise duygu ve düşüncelerin iletimi de önem kazanmıştır. Dilin doğuşu konusunda bilim adamları iki fikir öne sürmüşlerdir. Birincisinde dilin Allah tarafından insana öğretildiği görüşü diğeri de dilin ihtiyaçların bir sonucu olduğu fikridir. Sonuç ne olursa olsun dil olmasaydı bizler duygu ve düşüncelerimizi anlatamaz, iletişim olgusundan mahrum kalırdık.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Dil, canlı bir varlıktır. Tıpkı bir insan gibi gelişir ve ölür.

B) Dilin doğuşu hakkında birden fazla görüş vardır.

C) İnsanlar, duygu ve düşüncelerini dil vasıtasıyla dile getirirler.

D) Dilin temelinin ne zaman atıldığı bilinmemektedir.

E) Dilin doğuşu konusunda dilin Allah tarafından insanlara öğretildiği fikri daha ikna edicidir.


15. 
Bir fakirin veya yetimin olduğu sofrada hiç yemek yediniz mi? Ya kimsesizlerin o yorgun bakışlarının süzgecinden hiç bir yudum su içtiniz mi? Ben içtim. Hem de bir kez değil birden fazla kez. Üstelik bir sofrada değil farklı farklı sofralarda. Hayatın gerçek anlamını da bu anlarda kavrar insan. O duygu atmosferinde anladım ki hayatta en zor şey, insanın kendi kendini teselli etmek zorunda kalmasıdır. Birçok kişinin bu duyguları yönetemediğine şahit olmaktayız. Öyleyse sorun ya zamanda ya mekânda ve belki de en önemlisi insandadır!

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Hayatın gerçek anlamı ancak insanlarla yaşandığında anlaşılır.

B) Hayatta en zor şey insanın kendi kendini teselli etmeye çalışmasıdır.

C) Fakirlik veya zenginlik önemli değil önemli olan tembel olmamaktır.

D) Fakir ve yetimlerin sahip oldukları duyguları yönetemeyen kişiler vardır.

E) İnsanın kendi kendini teselli etmek zorunda kaldığı bir yerde yanlış giden bir şey vardır.


16. 
Betimleme, sözcüklerle resim yapmak demektir. Betimlemede varlıkların ayırt edici özellikleri ön plandadır. "Fotoğraf" sözcüğü tek başına betimlemeyi açıklamak için yeterlidir. Bu anlatımda renk, biçim ve nitelik bildiren sözcükler yani sıfatlar çokça yer alır. Betimlemede asıl amaç görselliktir. Gözle algılanan renk ve şekil ayrıntıları betimlemede çok önemli olduğundan gözlem betimlemenin ana unsurlarından biridir. Betimlemede varlıklar adeta birer resim; anlatıcı da fotoğraf makinesidir. En önemli özelliklerinden birinin "durağanlık" olduğu betimlemede ortam, varlık ve durum adeta donmuş durumdadır. Anlatıcı, sürekli bunlara özellik yükler.

Bu parçada aşağıdaki düşüncelerden hangisine yer verilmemiştir?

A) Betimlemede anlatıcı durağan anlatılan nesne ise bir devinim içerisindedir.

B) Betimleyici anlatımda gözlem unsuru ön plandadır.

C) Betimleyici anlatımda anlatılan şey donuktur. Yani hareketsiz bir şekilde durmaktadır.

D) Betimlemenin olduğu metinlerde sıfatlar oldukça fazladır.

E) Betimlemede asıl amaç "görsellik"tir. Renk ve şekil ayrıntıları oldukça fazla yer alır.

 

17. Türkçe, yapı yönüyle sondan eklemeli; köken bakımından da Ural-Altay dil ailesinin Altay dilleri grubunda yer almaktadır. Yapı yönüyle eklemeli bir dil olan Türkçede çekim ve türetme son eklerle yapılır. Ekler, Türkçenin dünya dilleri arasındaki yeri hakkında bize en net bilgiyi verir. Türkçede ekler, yapım ve çekim ekleri olmak üzere ikiye ayrılır. İstisnaları olsa da önce yapım eki veya ekleri sonra çekim eki veya ekleri gelir. Yapım ekleri dört şekilde oluşur. İsimden isim yapım eki, isimden fiil yapım eki, fiilden isim yapım eki ve fiilden fiil yapım eki.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Türkçede ekler kelimenin sonuna gelir.

B) Türkçe, yapım ekleri açısından dünyanın en zengin dilidir.

C) Türkçede genellikle önce yapım ekleri sonra çekim ekleri gelir.

D) Türkçede yapım ekleri birden fazla şekilde oluşur.

E) Türkçenin dünya dilleri arasındaki yeri hakkında en sağlam bilgiyi eklerden elde ederiz.


18. Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman yelkenlerini rüzgâra göre ayarla çünkü dünya karşılaştığın fırtınalarla değil; gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan bile hatırla ki evreni yargılamak imkânsızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol. Hatırlar mısın doğduğun zamanları, sen ağlarken herkes sevinçle gülüyordu. Öyle bir ömür geçir ki herkes ağlasın öldüğünde. Sen, mutlulukla gülümse. Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Eninde sonunda bütün servetin sensin.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Dünyada önemsenen şey kişinin hedefine varıp varmadığı hususudur.

B) Hayatın akışını değiştirmekte zorlandığımız yerde hayatın akışına ayak uydurmamız gerekir.

C) Evreni yargılamak için bazen isyana yönelebiliriz.

D) En çetrefili anlarda bile kişi kendi kendisiyle barışık olmalıdır.

E) İnsanın yegane sermayesi kendisi olduğu için insan sürekli sabırlı, sevecen ve erdemli olmalıdır.


19. Olay paragraflarında mutlaka bir olay yer alır. Olay, yazarın düşüncesini açıklamak için kullandığı bir araçtır. Roman ve özellikle de hikâye türünde kullanılan paragraflardır. "Merak öğesi" bu paragrafların temelidir. Belli bir yer, zaman, mekân ve kişiler bu paragraflarda yer alır. Olay paragraflarında sürekli bir hareketlilik söz konusu olduğu için çekimli fiiller çok fazla yer alır. Genellikle öğrenilen geçmiş zaman kipi kullanılır. Dilin genellikle süsten uzak, yalın ve akıcı olduğu olay paragraflarında fiil cümleleri ağırlıktadır.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Olay paragraflarında bir devinim söz konusu olduğu için fiil türündeki sözcükler ağırlıktadır.

B) Olay paragraflarında açık, yalın ve sade bir dil kullanılır.

C) Kip olarak daha çok öğrenilen geçmiş zaman kipine başvurulur.

D) Olay paragraflarının yüklemleri genellikle fiil soylu sözcüklerden oluşur.

E) Olay paragraflarında olayın geçtiği yerin özellikleri detaylı bir şekilde betimlenir.

 

20. Dram türünün ilk örneklerini 16. yüzyılda, Rönesans'ın yetiştirdiği ünlü İngiliz yazar Shakespeare (Şekspir) vermiştir. Shakespeare, klasik tiyatronun ana unsurlarından olan "zaman ve yer birliği" ilkesini yıkmıştır. Shakespeare'in (Şekspir) yazdığı oyunlar önce Alman, daha sonra da Fransız edebiyatının romantik yazarlarını derinden etkilemiştir. Yine İspanyol yazar Lope de Vega da dram türüne büyük katkı sağlamıştır. 19. yüzyılda Fransa'da, hayatın acıklı ve gülünç yönlerini birlikte işleyen dram türü ortaya çıkmıştır. Farklı görüş ve akımların etkisiyle günümüzde de yaygınlaşarak devam etmektedir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Dram türünün ilk örneklerini veren kişi farklı milletlere ait sanatçıları da etkilemiştir.

B) Dram türü günümüzde daha da yaygınlaşmıştır.

C) Dram türü 16. yüzyılda ortaya çıkmış 19. yüzyılda hayatın acıklı ve gülünç yönlerini birlikte işlemiştir.

D) Shakespeare, en başarılı yapıtlarını oyun alanında vermiştir.

E) Farklı görüş ve akımlar dram türü üzerinde pozitif bir etki oluşturmuştur.

 

CEVAP ANAHTARI: 1-D 2-E 3-D 4-B 5-A 6-E 7-D 8-D 9-B 10-B 11-C 12-A 13-D 14-E 15-C 16-A 17-B 18-C 19-E 20-D

Ayrıca bakınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder