HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864-1944)

Hüseyin Rahmi Gürpınar,
sonraki yıllarda kalemiyle geçinmeye çalıştı. 1877'de "Tercüman-ı Hakikat"
gazetesinde yazılarını yazmaya başladı. Sonrasında "İkdam" ve "Sabah" gazetelerinde
mütercim olarak çalışmaya başladı. II. Meşrutiyet döneminde Ahmet Rasim ile
birlikte 37 sayı süren "Boşboğaz ve Güllabi" ismindeki mizah dergisini çıkardı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 5. ve 6. dönemlerde Kütahya milletvekilli
olarak görev yaptı.
Hüseyin Rahmi Gürpınar,
ömrünün son otuz yılını Heybeliada'daki köşkünde yazılarını yazarak geçirdi. 1924'te
Son Posta gazetesinde çıkan "Ben Deli
miyim" romanı ahlaka aykırı bulunduğu için yargılandı. Kısa bir süre sonra beraat etti. Hüseyin
Rahmi Gürpınar, 8 Mart 1944'te İstanbul'da öldü. Abbas Paşa Mezarlığı'na
defnedildi.
Edebi Hayatı
Hüseyin Rahmi Gürpınar, Servetifünun Edebiyatı'nın yazı hayatında yer almasına rağmen topluluğa dâhil olmamış bağımsız hareket etmiş bir sanatçıdır. Servetifünun Dönemi'nde yaşamasına karşın, Ahmet Mithat Efendi'nin halk için roman yazma geleneğini devam ettirir. Hüseyin Rahmi Gürpınar, romanlarını "toplum için sanat" anlayışıyla kaleme alır. Romanlarında okuru eğlendirerek eğitmeyi amaçladığı için mizahi bir üslup kullanır ve sosyal eleştiriye yer verir. Romanları töre romanı özelliği taşıyıp romanlarında romanlarının yazıldığı dönemdeki toplum yaşamını bütün canlılığıyla anlatır.
Türk edebiyatında natüralizmin temsilcilerinden olan Hüseyin Rahmi Gürpınar Emile Zola'dan etkilenerek deneysel tarzda roman yazma uğraşı içine girer. "Mürebbiye", "Hayattan Sayfalar", "Ben Deli miyim" romanları bu özellikleri yansıtır. Sokağı, sokağın dilini edebiyatımıza taşıyan ilk sanatçı olarak kabul edilir. Çok güçlü bir gözlem gücüne sahip olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, eserlerinde gözlem ve çevre betimlemelerine çok büyük önem verir. Natüralizm akımının etkisiyle kahramanların yaşadıkları çevrenin bütün özelliklerini eserlerinde yansıtır.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, Servetifünun Edebiyatı'nın yazı hayatında yer almasına rağmen topluluğa dâhil olmamış bağımsız hareket etmiş bir sanatçıdır. Servetifünun Dönemi'nde yaşamasına karşın, Ahmet Mithat Efendi'nin halk için roman yazma geleneğini devam ettirir. Hüseyin Rahmi Gürpınar, romanlarını "toplum için sanat" anlayışıyla kaleme alır. Romanlarında okuru eğlendirerek eğitmeyi amaçladığı için mizahi bir üslup kullanır ve sosyal eleştiriye yer verir. Romanları töre romanı özelliği taşıyıp romanlarında romanlarının yazıldığı dönemdeki toplum yaşamını bütün canlılığıyla anlatır.
Türk edebiyatında natüralizmin temsilcilerinden olan Hüseyin Rahmi Gürpınar Emile Zola'dan etkilenerek deneysel tarzda roman yazma uğraşı içine girer. "Mürebbiye", "Hayattan Sayfalar", "Ben Deli miyim" romanları bu özellikleri yansıtır. Sokağı, sokağın dilini edebiyatımıza taşıyan ilk sanatçı olarak kabul edilir. Çok güçlü bir gözlem gücüne sahip olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, eserlerinde gözlem ve çevre betimlemelerine çok büyük önem verir. Natüralizm akımının etkisiyle kahramanların yaşadıkları çevrenin bütün özelliklerini eserlerinde yansıtır.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasının oluşturduğu
yıkım, İstanbul'un halkının toplumsal, gelenekçi yaşantısı, aile
geçimsizlikleri, batıl inançlar, alafrangalaşmayı yanlış anlayanların içine
düştükleri gülünç durum gibi konuları eserlerinde işler. Ayrıca Tanzimat
ile başlayıp Cumhuriyet sonrasına kadar devam eden bütün toplumsal değişimler eserlerinde
yer alır. İstanbul'un bütün kesimlerini edebiyatımıza katmış, İstanbul'u bütün
canlılığıyla anlatmıştır. Eserleri komik sahnelerle başlayıp dramatik bir sonla bitmiştir.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, halkı eserleriyle eğitmek istediğinden, eserlerinde hem konuşma diline başvurmuş hem de sade bir dil kullanmıştır. Sadece tasvir ve olay öykülemelerinde dili yer yer ağırlaşmıştır. Bu anlamda eserlerindeki kişileri yöresel şiveleriyle konuşturmuş, taklitlere yer vermiştir. Romanlarında örf, adet, gelenek ve göreneklere bağlı kaldığı için halk deyimlerini de kullanmıştır. Hüseyin Rahmi Gürpınar, canlı anlatımı, ustaca diyalogları ile herkesin anlayabileceği eserler oluşturmuş bundan dolayı halk tarafından sevilen bir yazar olmuştur.
Romanlarının akışına doğrudan müdahale etmesi, olayla ilgisi olmayan gereksiz ayrıntılara girmesi ve sık sık gereksiz bilgiler vermesi romanlarını teknik açıdan kusurlu kılmıştır. Bu, Ahmet Mithat Efendi'de görülen bir özellikti. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Mithat'ın etkisinde kaldığı için bu kusurlar onun eserlerinde de görülür.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, halkı eserleriyle eğitmek istediğinden, eserlerinde hem konuşma diline başvurmuş hem de sade bir dil kullanmıştır. Sadece tasvir ve olay öykülemelerinde dili yer yer ağırlaşmıştır. Bu anlamda eserlerindeki kişileri yöresel şiveleriyle konuşturmuş, taklitlere yer vermiştir. Romanlarında örf, adet, gelenek ve göreneklere bağlı kaldığı için halk deyimlerini de kullanmıştır. Hüseyin Rahmi Gürpınar, canlı anlatımı, ustaca diyalogları ile herkesin anlayabileceği eserler oluşturmuş bundan dolayı halk tarafından sevilen bir yazar olmuştur.
Romanlarının akışına doğrudan müdahale etmesi, olayla ilgisi olmayan gereksiz ayrıntılara girmesi ve sık sık gereksiz bilgiler vermesi romanlarını teknik açıdan kusurlu kılmıştır. Bu, Ahmet Mithat Efendi'de görülen bir özellikti. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Mithat'ın etkisinde kaldığı için bu kusurlar onun eserlerinde de görülür.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın romanlarındaki kahramanlar daha çok 19. yüzyıl
İstanbul'unun canlı, renkli kişilikli her kesim ve sınıftan yer alan külhanbeyler,
fahişeler, züppeler, mahalle kadınları, esnaf, imam, memur gibi kişilerdir. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın eserlerinde Anadolu yer almamıştır. Yazar, seçtiği kahramanları yaşadıkları çevrede ve
o çevrenin şartları ve konuşma şekliyle canlandırmış, onları ustaca konuşturmuştur. İnsanların
bütün kusurlarını, günahlarını açık açık eserlerinde işlemiştir. Bu anlamda
romanlarındaki tipler aşırı ihtiraslı, batıl inançlı, cahil, şöhret düşkünü,
züppe, alafranga özentili ve sapık kişilerdir. Bunların hepsinin ortak tarafı
gülünç olmalarıdır.
"Şıpsevdi", "Şık", "Mürebbiye" ve "Metres" eserlerinde Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasını kaleme alır. Özellikle "Şık" romanı Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın tanınmasını sağlayan romanıdır.
"Şıpsevdi", "Şık", "Mürebbiye" ve "Metres" eserlerinde Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasını kaleme alır. Özellikle "Şık" romanı Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın tanınmasını sağlayan romanıdır.
"Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç", "İffet",
"Sevda Peşinde", "Tesadüf", "Nimetşinas" eserlerinde köklü aile yapısındaki
çözülüşü ve eski ile yeni düşünce çatışmalarını konu edinir. Kadın yaşamı bu
eserlerde önemli bir unsur olarak işlenir.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, batıl inançları
da "Gülyabani", "Cadı", "Muhabbet Tılsımı" ve "Efsuncu Baba" eserlerinde işler.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, Türk edebiyatının en verimli yazarlarından biridir. Yazar, aynı zamanda en çok okunan ve sevilen yazarlar arasında da yer alır.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, Türk edebiyatının en verimli yazarlarından biridir. Yazar, aynı zamanda en çok okunan ve sevilen yazarlar arasında da yer alır.
Eserleri
Roman
Şık
Kuyruklu Yıldız
Altında Bir İzdivaç
Şıpsevdi
Tesadüf
Mürebbiye
Gulyabani
Cadı
Kesik Baş
İffet
Nimetşinas
Metres
Sevda Peşinde
Hakka Sığındık
Ben Deli miyim
Efsuncu Baba
Kaynanam Nasıl
Kudurdu
Billur Kalp
Muhabbet
Tılsımı
Namuslu
Kokotlar
Deli Filozof
Dirilen İskelet
Mezardan Kalkan
Şehit
Oyun
Hazan Bülbülü
Tokuşan Kafalar
Kadın
Erkekleşince
İki Damla Yaş
Gülbahar Hanım
Öykü
Kadınlar Vaizi
Melek Sanmıştım
Şeytanı
Katil Buse
Tünelden İlk
Çıkış
Gönül Ticareti
Meyhanede
Hanımlar
Servetifünun Edebiyatı Sanatçıları
Servetifünun Dönemi'nin Bağımsız Sanatçıları
Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder