EDAT (İLGEÇ), BAĞLAÇ,
ÜNLEM
Edat
(ilgeç), bağlaç, ünlem kavramları birbirleriyle çok karıştırıldığı için bunları burada birlikte ele alma gereği duyduk.
1. EDAT (İLGEÇ)
Kendi başına bir anlamı
olmayan, diğer söz ve söz gruplarıyla kullanıldığında anlam kazanan
sözcüklerdir. Edatlar; farklı tür ve görevdeki kelime, kelime grupları arasında
anlam ilgisi kurar. Bu anlam ilgisi kendisinden önceki ve sonraki kelime,
kelime grupları arasındadır.
Türkçede kullanılan başlıca edatlar: "ile,
için, kadar, gibi, ancak, göre, rağmen, sadece, başka, yalnız, üzere, dek, karşı, sonra, sanki, sıra, ötürü, öte, doğru, denli, dolayı, diye, değin,
dair, değil, evvel, beri, gayri, bir, tek, karşın…"
Türkçede en çok kullanılan edatlar
şunlardır:
"İLE" EDATI
"Birliktelik,
araç-gereç, zaman, neden-sonuç ve durum" anlamlarıyla sözleri veya
öbekleri bağlar. "-i" sesinin düşmesiyle "-le, -la" şeklinde
sözcükle bitişik de yazılabilir.
Örnek
Esra ile Ankara'ya gidecek. (birliktelik)
Okulda arkadaşları ile oynuyor.
(birliktelik)
Kardeşine hasret ile sarıldı. (durum)
Olayı telaşla müdüre
iletti. (durum)
Büyük bir sevinçle boynuna
sarıldı. (durum)
Kâğıdı makas ile kesti. (araç-gereç)
Amcamlar uçakla gelecekler.
(araç, vasıta)
Yolun kapanmasıyla kazalar
meydana geldi. (neden-sonuç)
Baharla beraber
hepimiz kırlara açılacağız. (zaman)
Uyarı: "ile" edatı ve "ile" bağlacını
karıştırmamak gerekir. "İle" bağlaç olarak kullanıldığı zaman yerine
"ve" bağlacı gelebilir; edat olduğunda gelmez.
Örnek
Silah ile ava çıktılar. (edat)
Yukarıdaki cümlede geçen
"ile" sözcüğünün yerine "ve" bağlacı gelemez. Geldiği zaman
cümle anlamsız olur. Şöyle ki: "Silah ve ava çıktılar." şekline
dönüşür.
Hasan ile Hüseyin bize geldiler. (bağlaç)
Cümledeki "ile" sözcüğünün yerine "ve" bağlacı gelebilir. Cümle:
"Hasan ve Hüseyin bize geldiler." şekline dönüşür ki bu da dil
bilgisi açısından doğru bir cümledir.
"İÇİN" EDATI
"Amaç, neden-sonuç,
görecelik, hakkında, aitlik, özgülük, uğruna, yolunda" anlamlarıyla
sözleri ve öbekleri birbirine bağlar.
Örnek
Seni görmek için gelecek. (amaç)
Soruları çözmek için tahtaya çıktı. (amaç)
Seni evde
bulamadığı için okula gelmiş. (neden-sonuç)
Benim için hava hoş. (göre/ görecelik)
Bu iş için Mustafa'ya
kaç lira verdin? (karşılık)
Nihal benim için apayrı
bir öğrenciydi. (göre/ görecelik)
Ahmet için iyi konuşmuyorlar. (hakkında)
Bütün bu hazırlıklar
misafirler için yapıldı. (aitlik)
Vatan için her
şeyini feda edebilecek biriydi. (uğruna, yolunda)
"KADAR" EDATI
"Karşılaştırma,
eşitlik, benzerlik, ölçü, yaklaşıklık, zaman" gibi anlamlarla sözleri ve
söz öbeklerini bağlar. Yönelme hâl ekiyle (-e, -a) kullanılır. Yani
"-e kadar" şeklinde cümlede yer alır.
Örnek
Çarşıdan iki kilo kadar elma aldı. (yaklaşıklık)
Bin kadar kişi
mitinge gidiyordu. (aşağı yukarı)
Cennet kadar güzel bir şehirdir. (ölçüsünde)
Akşama kadar annesini beklemiş. (zaman)
Elma kadar büyüklükte dolu yağıyordu. (eşitlik)
Sınavlara Mustafa kadar çalışmamış. (karşılaştırma)
Tilki kadar kurnaz
bir öğrenciydi. (ölçü, derece)
Dolu taneleri elma kadar vardı.
(benzerlik)
Bidonu ağzına kadar doldurmuştu.
(ölçü)
Uyarılar
1. "Kadar" edatı
birlikte kullanıldığı sözcükle ad, sıfat veya zarf oluşturabilir.
Örnek
Şu kadarını ilk
kez görüyorum. (isim)
Fındık kadar boyu
vardı. (sıfat)
Bilmiş kadar sevindik.
2. "Kadar"
sözcüğü isim tamlamalarında "tamlanan" görevinde kullanılabilir.
Örnek
Çaresizliğin bu
kadarını yaşamadık.
3. Dilimizde
"kadar" edatının yerine "dek, değin, denli" edatları
da kullanılır.
Örnek
Sabaha değin oturmuşlar.
Eve dek senin izini sürmüş.
O denli sinirliydi ki sinirlendiği zaman duvarlar
titrerdi.
"GİBİ" EDATI
"Benzetme, eşitlik,
çabukluk, olasılık, karşılaştırma" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini
birbirine bağlayan bir edattır.
Örnek
Kuş gibi hafif bir yüreğe sahipti. (benzetme)
Betül melek gibi bir
kızdı. (benzerlik)
Furkan gibi güzel
top oynardı. (eşitlik)
Dersten çıktığı gibi kendini
dışarı attı. (çabukluk, tezlik)
Bu havadan sonra yağmur
yağacak gibi duruyor. (olasılık, tahmin)
Su gibi aziz bir nimettir. (benzerlik)
Mustafa gibi Kuran-ı
Kerim okuyan birini bulamazsın. (karşılaştırma)
Çocuğu gördüğü gibi bağırdı.
(hemen, zaman geçirmeden)
Öğretmenimiz bugün derse gelmeyecek gibi.
(tahmin, ihtimal)
Ona her zaman adam gibi muamele
ederdik. (yakışır, şeklinde)
Bir an onu sever gibi oldum.
(yaklaşma)
Maç dokuz gibi başlar.
(civarında)
"ANCAK" EDATI
"Miktar, yalnız, sadece, olsa olsa,
sınırlandırma, ihtimal" anlamlarıyla sözleri veya söz öbeklerini birbirine
bağlar.
Örnek
Bu soğukta ancak yarım
saat durabilirim. (en fazla)
Mustafa'yı ancak sen
anlarsın. (yalnız, sadece)
Bu gidişle ancak sabah
gideriz. (ihtimal)
Bunu satsan satsan ancak on
liraya satarsın. (en fazla)
Bu ev ancak yüz lira
eder. (olsa olsa)
Uyarı: "Ancak" sözcüğü, cümle içinde farklı görevlerde kullanılabilir.
Örnek
Bizimkiler ancak akşam buraya
gelirler. (edat)
Yukarıdaki cümlede geçen
"ancak" sözcüğü cümleye "zaman" anlamı katmıştır. Cümlede
bağlama görevinde olmadığı için edattır.
Çok uğraştı ancak bir
türlü yapamadı. (bağlaç)
Yukarıdaki cümlede geçen
"ancak"sözcüğü iki cümleyi bağlama görevinde kullanıldığı için bağlaç
görevindedir. Yine "ancak" sözünün yerine "ama" sözcüğü gelebildiği
için bağlaçtır.
"GÖRE" EDATI
"Karşılaştırma, uygunluk, yönünden,
bakımından, görüş" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini birbirine
bağlar. Yönelme hâl ekiyle kullanılır. Cümlede "-e göre"
şeklinde bulunur.
Örnek
Yeni arabamız eskisine göre daha
atiktir. (karşılaştırma)
Zevkime göre bir elbise
bulamadım. (uygunluk)
Bana göre ülkemizin en
büyük eksikliği sistemsizliktir. (kanaat, görüş)
Ayağını yorganına göre uzat.
(ölçüsünde)
Allah dağına göre kar
verir. (yaraşırlık, uygunluk)
Söylentilere göre yakın
zamanda burada deprem olabilir. (bakılırsa)
"SADECE" EDATI
"Sadece, tek, yalnız" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini birbirine bağlar.
Örnek
Soruyu sadece Mustafa doğru yapmıştı. (yalnız, tek)
Beni sadece o anladı o da yanlış anladı. (yalnız, tek)
"BAŞKA" EDATI
"Haricinde, dışında" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini bağlar. Uzaklaşma hâl ekiyle birlikte kullanılır. Yani "-den başka" şeklinde cümlelerde yer alır.
Örnek
Senden başka oraya giden olmamış. (haricinde, dışında)
Onun söylediklerini yapmaktan başka çaremiz kalmadı. (haricinde, dışında)
Not: "Başka" sözcüğü cümlelerde farklı görevlerde kullanılabilir.
Örnek
Başka derslerden ödev almak istiyordu. (sıfat)
Sizi bilmiyorum ama bize başka konuştu. (zarf)
Başkası bizim işlerimize karışmamalıdır. (isim)
"YALNIZ" EDATI
"Sadece, tek" anlamlarıyla sözleri ve söz öbeklerini birbirine bağlar.
Örnek
Bütün hayatını yalnız ona adadı. (sadece)
Beni yalnız sen anladın sen de yanlış anladın. (sadece, tek)
Akşamki sohbette yalnız sen yoktun. (tek, sadece)
Not: "Yalnız"
sözcüğü cümlede farklı görevlerde bulunabilir. "Yalnız" sözcüğü
yerine "ama, fakat" bağlaçları gelirse bağlaç; "sadece,
tek" sözcükleri gelirse edattır.
Örnek
Toplantıda yalnız sen yoktun. (edat)
Size gelirim yalnız bize orada yanlış yapmayacaksın. (bağlaç)
Yalnız adam her zamanki gibi bir yere bakıyordu. (sıfat)
O hayatın en zor günlerini yalnız yaşadı. (zarf-belirteç)
Yalnıza dağlar dayanmaz be adam! (isim)
"ÜZERE" EDATI
"Zamanda yakınlık, tarz, şekil, amaç, gibilik ve şart" anlamlarıyla sözcükleri birbirine bağlar.
Örnek
Mustafa eve gelmek üzere oraları düzeltin. (zaman, az kaldı)
Arkadaşlarımız oraya ulaşmak üzere. (zaman)
Konuştuğumuz üzere oraya gideceğim. (tarz, şekil)
Seni görmek üzere okula geldim. (amaç)
Geri vermek üzere kütüphanemizden bu kitabı alabilirsin. (şart)
"DEK" EDATI
"Yer veya yön" bildiren bir edattır. Yönelme hâl ekiyle kullanılır. Cümlelerde "-e dek" şeklinde yer alır.
Örnek
Otomobilimiz bozulunca okula dek yürümek zorunda kaldık. (yer-yön)
Ölüme dek seni unutmayacağım Leyla. (kadar)
"KARŞI" EDATI
"Zaman, için, yönelme, hakkında" anlamlarıyla sözleri bağlar. Yönelme hâl ekiyle birlikte kullanılır. "-e karşı" şeklinde cümlelerde yer alır.
Örnek
Bizimkiler sabaha karşı şehre varmışlar. (zaman)
Size karşı bunların ön yargıları var. (hakkında)
Sanata karşı ilgisi vardı. (yönelik, hakkında)
Not: "Karşı" sözcüğü cümlelerde farklı şekillerde yer alabilir.
Örnek
Karşı dere hep böyle akar. (sıfat)
Adamın karşısına bu şekilde çıktı. (isim)
"SONRA" EDATI
Uzaklaşma hâl ekiyle beraber kullanılır. Yani "-den sonra" şeklinde cümlelerde yer alır. "zaman" anlamı ön planda olan bir edattır.
Örnek
Öğleden sonra oraya gideceğiz.
İlkbahardan sonra bazı illerde yaşanılmaz.
"SANKİ" EDATI
"Benzerlik, ihtimal ve inanmama" bildirir. Benzetme edatı olarak bilinir.
Örnek
Sanki kedi bizim civcivi yemiş. (ihtimal, tahmin)
Sanki bir ejderhanın başıydı o cisim. (benzerlik)
Sanki sözümüz orada geçecek. (inanmama)
"ÖTÜRÜ" EDATI
Uzaklaşma hâl ekiyle birlikte kullanılır. "-den ötürü" şeklinde cümlelerde yer alır. Sözler arasına "neden-sonuç ilişkisi" kurar.
Örnek
Başarısızlığından ötürü morali bozuktu. (neden-sonuç ilgisi)
Okulunu sevmediğinden ötürü okuluna bazen gitmek istemiyor. (neden-sonuç)
"DOĞRU" EDATI
Yönelme hâl eki olan "-e, -a" ekleriyle birlikte kullanılır. "-e doğru" şeklinde cümlelerde yer alır. "Yer-yön, zaman" anlamlarıyla sözleri veya söz öbeklerini birbirine bağlar.
Örnek
Yatsıya doğru oraya vardık. (zaman)
İstanbul'a doğru yola çıktılar. (yön, cihet)
Herkes parka doğru yürüyordu. (yön)
Not: "Doğru" sözcüğü cümlede isim, sıfat ve zarf olarak kullanılabilir.
Örnek
Doğru sözlü bir insandı Muhammed. (sıfat)
Bütün ödevlerini deftere doğru yazmıştı. (zarf)
Bize doğruyu anlatmayı şiar edinmişti. (isim)
"DENLİ" EDATI
Sözcükleri, sözleri "derece, miktar, ölçü" anlamlarıyla birbirine bağlar.
Örnek
Sınavlarda hiçbir zaman düşük not almazdı bu denli. (miktar, kadar)
Benden o denli nefret ettiğini tahmin etmiyordum. (derece)
"DOLAYI" EDATI
Uzaklaşma hâl ekiyle birlikte kullanılır.
"-den dolayı" şeklinde cümlelerde yer alır. Sözler arasında
"neden-sonuç ilgisi" kurar.
Örnek
Dik kafalı olmasından dolayı sık sık azarlanır. (neden-sonuç)
Okuldan erken ayrılmasından dolayı azar işitti. (neden-sonuç)
"DİYE" EDATI
Sözleri ve söz öbeklerini "neden-sonuç ve koşul-şart" anlamlarıyla birbirine bağlar.
Örnek
Onları göreyim diye dışarı çıktı. (amacıyla)
Mustafa üzülecek diye öğretmen notunu söylemiyor. (neden-sonuç)
"DEĞİN" EDATI
"Yer-yön ve zaman" anlamlarıyla
sözleri ve öbekleri bağlar. Yönelme hâl ekiyle birlikte kullanılır. Yani
cümlelerde "-e değin" şeklinde yer alır.
Örnek
Öğlene değin o şehre ulaştık. (zaman)
Okula değin cadde ağaçlarla kaplıydı. (yer)
"RAĞMEN" EDATI
"Tersine olarak, aksi, karşın" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri bağlar. Yönelme hâl ekiyle kullanılır. Yani "-e rağmen" şeklinde cümlelerde yer alır.
Örnek
Hüngür hüngür ağlamama rağmen aldırış eden olmadı. (tersine olarak)
Parasızlığına rağmen şikâyet etmiyordu. (tersine olarak)
Çok çalışmasına rağmen istediği yeri kazanamadı. (tersine olarak, karşın)
Çocuk babasına küfretmesine rağmen baba sesini çıkarmadı. (tersine olarak, karşın)
"EVVEL" EDATI
Zaman bildiren bir edattır. Uzaklaşma hâl ekiyle birlikte kullanılır. "-den evvel" şeklinde cümlelerde yer alır.
Örnek
Sizden evvel onlar buraya geldiler. (zaman)
Her şeyden evvel o işi bitirmeliyiz. (zaman)
Okula gitmeden evvel ödevlerini yap. (zaman)
"KARŞIN" EDATI
"Karşıtlık, tersine olarak" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri bağlar. Yönelme hâl ekiyle birlikte kullanılır. Yani "-e karşın" şeklinde cümlelerde yer alır.
Örnek
Bütün çabalarımıza karşın kötü alışkanlıkları terk etmedi. (karşıtlık)
Her şeyi bilmesine karşın susmuş, konuşmuyor. (karşıtlık)
Doğruyu bilmesine karşın yanlışta ısrar ediyor. (karşıtlık)
"BERİ" EDATI
Uzaklaşma hâl ekiyle (-den) birlikte kullanılır. Yani "-den beri" şeklinde cümlelerde yer alır. Eylemlerin başlangıcını ve zamanını belirtir.
Örnek
Akşamdan beri yağmur yağıyor. (zaman)
Sabahtan beri bu okulda gürültü eksik olmadı. (zaman)
Asırlardan beri atalarımız Anadolu'yu vatan eylemiş. (süreç, zaman)
Not: "Beri" kelimesi cümlelerde isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılabilir.
Örnek
Beri yol daha düzgün görünüyor. (sıfat)
Biraz beri git de rahat edelim. (zarf)
Yolun berisinde bir ark vardı. (isim)
"GAYRI" EDATI
"Başka, başkalık" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri bağlar. Uzaklaşma hâl ekiyle beraber kullanılır. Yani "-den gayrı" şeklinde cümlelerde yer alır.
Örnek
Senden gayrı kimse sevmedim. (başka)
Bu evden gayrı ev istemem. (başka)
"BİR" EDATI
"Yalnız, sadece" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri bağlar.
Örnek
Hastanedeyken beni bir sen aramadın. (sadece)
Okulun, bir sabahları erken başlamasını sevmedim. (yalnız)
Uyarı: "Bir" sözcüğü cümlelerde farklı görevlerde de kullanılır.
Örnek
Bir günde bütün işlerini bitirdi. (sıfat)
Öğrencinin biri sürekli kitap okurmuş. (isim)
"TEK" EDATI
"Sadece, yalnız" anlamlarıyla sözleri ve öbekleri birbirine bağlar. Edat olabilmesi için sözcükler arasına "sadece" anlamını katması gerekir.
Örnek
Tek sen mi derse geç kalmışsın? (sadece, yalnız)
Soruyu herkesin içinde tek o bildi. (sadece, yalnız)
Edatlar ile ilgili Önemli Uyarılar
1. Edatlar iyelik eki aldıkları zaman isim olur.
Örnek
Evin karşısında bir iş yeri açılmış.
Herkes işin doğrusunu merak ediyor.
2. Edatlar, cümlelerde bazen yalnız bazen de başka sözcüklerle öbekleşerek yüklem, tümleç ve nesne olabilir.
Örnek
Futbolcular, aslanlar gibi oynadılar. (zarf tümleci)
O sabah hepimiz çocuklar gibiydik. (yüklem)
Bu kadarını bizim Mustafa yapabilir. (belirtili nesne)
3. Edatlar, cümledeki diğer sözcüklerle beraber sıfat ya da zarf öbeği oluşturabilir. Tek başlarına kullanılamaz.
Örnek
Buz gibi su içerdi her sabah. (sıfat öbeği)
Mustafa herkes kadar çalışmıyordu derslerine. (zarf öbeği)
2. BAĞLAÇ
- Kendi başına bir anlamı olmayan, cümlede eş görevli söz ya da söz
öbeklerini bazen de cümleleri birbirine bağlayan sözcük veya söz
öbekleridir.
- Bağlaçlar, cümlede öğe görevinde bulunmaz.
- Bağlaçların kendi başlarına bir anlamı yoktur. Geldikleri cümlelerin
çeşitli bölümleri arasında anlam ve biçim açısından bağlantı kurar.
- Cümlelerdeki sıralama ve anlatım bütünlüğü bağlaçlar sayesinde
sağlanır.
- Cümle içerisinde birbirine bağladıkları sözlerin görevlerinde bir
değişime neden olmazlar.
- Bağlaçlar, cümleden çıkarıldıkları zaman cümlenin anlamında değişme
olsa da bozulma olmaz.
- Bağlaçların yerine noktalama işaretleri kullanılabilir.
- "ile" bağlacı hariç bağlaçlar kendisinden önceki ve sonraki
sözlerden ayrı yazılır. Bağlaca benzeyen bitişik yazımlar bağlaç değil
ektir.
- Rabıt edatları olarak da bilinir.
Başlıcaları şunlardır:
ve, veya, ile, ama, de (da) ancak, belki,
çünkü, eğer, hâlbuki, hiç değilse, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, öyle, öyle
ki, sanki, şu var ki, üstelik, ya da, fakat, yalnız, oysa, oysaki, zira,
madem, mademki, veyahut, yahut, şayet, öyleyse, o halde, kısacası, demek ki,
nitekim, yoksa, ne... ne, ya… ya, gerek… gerek, ha… ha, hem...
hem, ister… ister, olsun… olsun, kâh… kâh, de… de, hatta, ayrıca, yine,
açıkçası, bile, dahi, hele, ne var ki, ne yazık ki, yeter ki, yani…
BAĞLAÇ ÇEŞİTLERİ
1. Sıralama Bağlaçları
"VE" BAĞLACI
Kelimeleri, kelime gruplarını, isim ve
sıfat tamlamalarını, cümlenin çeşitli öğelerini birbirine bağlar.
Örnek
Mustafa ve Büşra geçen yazın evlenmişler. (özneleri bağlamış)
Bizi seviyor ve bize değer verdiğini hissettirmeye çalışıyordu. (cümleleri bağlamış)
Bir gül ve bir çiçek alıp eve doğru gitti. (sıfat tamlamalarını bağlamış)
Çalışkan ve dürüst insanları herkes sever. (sıfatları bağlamış)
Beni, seni ve Mustafa'yı yemeğe davet etmiş. (belirtili nesneleri bağlamış)
Bakkaldan gazete ve ekmek aldı. (b.siz nesneleri bağlamış)
Not: "ve" bağlacından önce ve sonra kesinlikle
herhangi bir noktalama işareti konulmaz. Bazı şiirlerde bu kullanıma
rastlanılsa da bu bir yazım yanlışıdır.
2. Eşdeğerlik Bağlaçları
"VEYA, YA DA, YAHUT, VEYAHUT" BAĞLAÇLARI
Aynı değer ifade eden kelime, kelime
grupları ve cümleler arasında birinin tercih edilmesi durumunda kullanılır. Yani iki seçenekli ifadelerde kullanılır.
Örnek
Çabucak eve gelsin veya hemen okula gitsin. (cümleleri bağlamış)
Çocuğuma bu yazın bisiklet veya motosiklet almayı düşünüyorum. (nesneleri bağlamış)
Bu akşam veya yarın akşam oraya gidelim. (sıfat tamlamalarını bağlamış)
İstanbul'a ya da Ankara'ya bilet alabilirim. (dolaylı tümleçleri bağlamış)
Matematikte ya da fizik dersinde olimpiyatlara katılabilirsin. (dolaylı tümleçleri bağlamış)
Bu akşam kitap oku yahut sinemaya git. (cümleleri bağlamış)
Annen yahut baban derhal beni bulsun. (özneleri bağlamış)
Tiyatroya veyahut sinemaya gidebilirsin. (dolaylı tümleçleri bağlamış)
Akşam namazını veyahut yatsı namazını orada kılalım. (belirtili nesneleri bağlamış)
3. Karşılaştırma Bağlaçları
"YA... YA" BAĞLACI
En az iki seçenek söz konusu olduğunda
kullanılır. Genellikle birbirine tezat teşkil eden durumlarda "ya…
ya" bağlacına başvurulur. Bağlantı kurduğu öğeler arasında "seçme,
üstün tutma" anlamları katar.
Örnek
Ya okula ya işe gitmeli kişi. (tümleçleri)
Yarınki maçta ya Mustafa'yı ya Furkan'ı
destekle. (nesneleri)
Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin. (cümleleri)
Sen sabah ya okulun bahçesini ya salonun koridorunu temizleyeceksin. (isim tamlamasını)
Oraya ya Ali ya Ayşe hemen gitsin. (özneleri)
"NE... NE" BAĞLACI
Cümleye olumsuzluk anlamı
katan bağlaç; aynı zamanda eş görevli sözcükleri, sözcük gruplarını, isim ve
sıfat tamlamalarını, cümleleri ve cümlenin öğelerini birbirine bağlar.
Örnek
Ne şiş
yansın ne kebap. (özneleri)
Ne fiziği ne müziği
başarmışsın. (nesneleri)
Ne sinemaya ne tiyatroya
gitmiş. (tümleçleri)
Ne doğan
hükme hükmün geçer ne halden anlayan bulunur. (cümleleri)
Ne okula
gitmiş ne sinemaya gitmiş. (cümleleri)
Ne birlikte
kırları gezdik ne yaylaları gezdik. (cümleleri)
Onu yıllarca ne
anladılar ne anlamak için çaba gösterdiler. (cümleleri)
O, olayda ne ağladı ne güldü.
(yüklemleri)
Ne bizi anlayan ne soran var. (olumsuzluk)
Not: "Ne… ne" bağlacı, sıfat ve zarfların önüne geldiğinde zarf görevinde kullanıldığı zaman bağlaç olmaktan çıkar.
Örnek
Ne güzel ne güzel bir beldedir o belde. (zarf-belirteç)
"HEM… HEM"
BAĞLACI
Görevdeş öğeleri,
"birlikte olma, eşitlik" anlamlarıyla bağlar. Bazen zıt unsurları da
bağlayabilir.
Örnek
Hem ders çalışıyor hem müzik
dinliyor. (nesneleri)
Hem nalına hem mıhına
vuruyor. (tümleçleri)
Hem zengin olmak istiyor hem akşama
kadar yatıyor. (zıt unsurları)
Hem okula gidiyor hem ailesinin
geçimini sağlıyor. (cümleleri)
Hem eski hem yeni
okulunu ziyaret edecek. (sıfatları)
"DE... DE" BAĞLACI
Cümlenin öğelerini ve cümleleri birbirine bağlar.
Örnek
Olaydan sonra evini de arabasını da satmış. (nesneleri)
Ali de Ahmet de bu olayı duymamışlardı. (özneleri)
Okula da işe de gitmemişti o hafta. (tümleçleri)
Gelmedi de gitmedi de dün akşam Semih. (cümleleri)
"GEREK... GEREK" BAĞLACI
Cümlenin öğelerini ve cümleleri birbirine bağlar.
Örnek
Gerek Ali gerek Mustafa olanlardan çok etkilenmişlerdi. (özneleri)
Gerek Osmanlıları gerek Selçukluları anlamak için çok okumak gerekir. (nesneleri)
Gerek bize gerek size bir ön yargıları olmalı. (tümleçleri)
"OLSUN… OLSUN"
BAĞLACI
Aynı görevdeki sözcükleri "eşitlik, birleştirme, seçme" anlam ilgisiyle birbirine bağlar.
Örnek
Edebiyat olsun Türkçe olsun her
zaman çalışırdı. (nesneleri)
Öğretmeni olsun arkadaşı olsun ona
yanlış yapmışlar. (özneleri)
Evdeki kişilere olsun dışarıdaki
kişilere olsun mesafeli dururdu. (tümleçleri)
KÂH... KÂH BAĞLACI
Cümlenin öğelerini, tamlamaları ya da cümleleri birbirine bağlar.
Örnek
Kâh ağladık kâh güldük bu garip dünyada. (cümleleri)
Kâh okuluna kâh evine uğramaz olurdu. (tümleçleri)
Kâh arkadaşlarını kâh kardeşlerini üzerdi. (nesneleri)
Kâh Muhammed Furkan kâh Barış güreşi kazanırdı. (özneleri)
Kâh sınıfın kapısını kâh bahçenin kapısını kırardı. (isim tamlamalarını)
Kâh güzel bir çehreye kâh güzel bir güle vurulurdu. (sıfat tamlamalarını)
HA... HA" BAĞLACI
Öğeleri ya da cümleleri birbirine bağlar.
Örnek
Ha Karacaoğlan ha Dadaloğlu'nun yazılarını okudun, fark etmez. (özneleri)
Ha geldin ha gelmedin,
biz gideceğiz. (cümleleri)
Ha kuşa ha kurda
yem oldun, neticede gidiyorsun. (tümleçleri)
Ha bizi vurmuşlar ha sizi
vurmuşlar, ne fark eder? (nesneleri)
4. Karşıtlık Bağlaçları
"AMA" BAĞLACI
Cümleler arasında
karşıtlık ilgisi kurar. Cümlelere koşul ve pekiştirme anlamı da katar.
Örnek
Derse girmiş, ama dersi dinleyememiş. (karşıtlık)
Maça hırslı çıkmışlar ama maçı kaybetmişler. (karşıtlık)
Okula gidebilirsin ama zamanında ev döneceksin. (şart-koşul)
Size akşam uğrayabilirim ama işlerimi zamanında bitirirsem. (şart-koşul)
Güzel ama çok güzel bir havası vardı Van'ın. (pekiştirme)
Delikanlı ama delikanlı bir gençti Furkan. (pekiştirme)
Not: "ama" bağlacı cümlede farklı görevler üstlenir. Genellikle
cümleleri bağlar.
Örnek
Okula gelmiş ama derse girmeden eve dönmüş. (cümleleri)
Annesini çok seviyor ama bir türlü ona gidemiyor. (cümleleri)
"FAKAT" BAĞLACI
Cümlelere karşıtlık anlamı kazandıran
bağlaçtır. Genellikle cümleleri bağlama görevi üstlenir. Bazen cümlelere koşul
anlamı da katar.
Örnek
Onu her yerde aradı fakat bulamadı. (karşıtlık)
Herkese yardım etmeye çalışıyordu fakat kimseye yaranamıyordu. (karşıtlık)
Bütün kitapları al fakat kitaplara sahip çık. (şart-koşul)
Her nimetten tadın fakat onları asla israf etmeyin. (şart-koşul)
"LÂKİN" BAĞLACI
Cümlelere karşıtlık anlamı kazandıran
bağlaçtır. Genellikle cümleleri bağlama görevi üstlenir. Bazen cümlelere koşul
anlamı da katar.
Örnek
Ders zili çalmış lâkin öğrencilerin çoğu dışarıda. (karşıtlık)
Sizi seviyorum lâkin karşılığını
göremiyorum. (karşıtlık)
Maç bitti lâkin hakem
hâlâ maçı oynatıyor. (karşıtlık)
"YALNIZ" BAĞLACI
Cümlelere karşıtlık ve koşul
anlamları kazandıran bir bağlaçtır. Genellikle cümleleri bağlama görevi
üstlenir.
Örnek
Çok çalışkan bir öğrenci yalnız gereğinden fazla yaramazdır. (karşıtlık)
Dünyamı ona açtım yalnız oralı olmadı. (karşıtlık)
Babası ona bir servet bırakmış yalnız o, mirasa sahip çıkmadı. (karşıtlık)
Seni sinemaya götürürüm yalnız ödevlerini zamanında bitirirsen. (şart-koşul)
Ankara'ya birlikte gidebiliriz yalnız babandan izin alman gerekir. (şart-koşul)
Uyarı: "Yalnız"
sözcüğü cümlede niteleme sıfatı, edat, zarf, bağlaç, isim görevlerinde
kullanılabilir. Bir isimden önce gelip onu nitelerse
niteleme sıfatı, fiillin durumunu belirtirse durum zarfı, "fakat,
ama" anlamlarında kullanılırsa bağlaç, "sadece, bir, tek"
anlamlarında kullanılırsa edattır.
Örnek
Bu konuyu saatlerce anlattım yalnız o anladı. (sadece anlamında/edat)
Okula yalnız o sınıftaki öğrenciler gelmişti. (sadece anlamında/edat)
Bu konuyu saatlerce anlattım yalnız kimse anlamadı. (fakat, ama/bağlaç)
Herkesi oraya davet ettim yalnız çoğu gelmemişti. (fakat, ama/bağlaç)
Yalnız bir gün yaşanmamış bir gündür. (niteleme sıfatı)
Yalnız çocuklar sosyal açıdan zayıf çocuklardır. (niteleme sıfatı)
O, dünyaya yalnız geldi, yalnız gitti. (durum zarfı)
Yıllardır o beldede eski bir evde yalnız yaşamaktadır. (durum zarfı)
Bir yalnızı hayal edin, hayatın o zaman kıymetini anlarsınız. (isim)
Kafam çok dinlendi çünkü evde yalnızdım. (isim)
"ANCAK" BAĞLACI
Aralarında zıtlık bulunan iki ayrı
ifadeyi, cümleyi birbirine bağlar. Bazen cümlelere koşul anlamı da katar.
Örnek
Akşama kadar onu aradık ancak bir türlü bulamadık. (karşıtlık)
Derslerine son zamanlarda çok çalıştı ancak başarılı olamadı. (karşıtlık)
Seni yanıma alırım ancak önce
çalışıp biraz para biriktirmelisin. (koşul-şart)
Birlikte bu projeyi üstlenebiliriz ancak diğer işlerini azaltman gerekir. (koşul-şart)
Uyarı: "Ancak" kelimesi fiili durum açısından tamamlarsa zarf;
"sadece, yalnız" anlamlarında kullanılırsa edat; "ama, fakat"
anlamlarında kullanılırsa bağlaç olur. Bu anlamları cümlelerdeki kullanımı
belirler.
Örnek
Bunu ancak bizim Osman başarır. ("Sadece, yalnız" anlamında olduğu için edattır.)
Bunu yazarım ancak sen de yardım edeceksin. (Şart anlamı kattığı için bağlaçtır.)
Toplantıya erken çıkmasına karşın ancak yetişir. (Fiilin durumunu belirttiğinden zarftır.)
"NE VAR Kİ" BAĞLACI
Aralarında zıtlık bulunan iki ayrı ifadeyi, cümleyi birbirine bağlar. Bazen cümlelere koşul anlamı da katar.
Örnek
Çok çabaladı ne var ki istediği yeri tutturamadı. (karşıtlık)
Çalışkan bir öğrenci ne var ki davranışları bozuktur. (karşıtlık)
Bunları o da biliyor ne var ki onun işine gelmiyor. (karşıtlık)
Seni tiyatroya götürürüm ne var ki önce ödevlerini yapmalısın. (koşul-şart)
Dışarıya çıkabiliriz ne var ki iyi giyinmelisin. (koşul-şart)
"NE YAZIK Kİ" BAĞLACI
Aralarında zıtlık bulunan iki ayrı
ifadeyi, cümleyi birbirine bağlar. Kötü ve acı sonla biten cümlelerde daha çok kullanılır.
Örnek
İnsanlığa çok büyük hizmetleri oldu ne yazık ki insanlık onu çabuk unuttu. (karşıtlık)
Babası çok iyiydi ne yazık ki sağlığında kıymetini bilemediler. (karşıtlık)
Okulun ortamı müsait ne yazık ki öğrenciler çalışmıyor. (karşıtlık)
5. Gerekçe Bağlaçları
"ÇÜNKÜ" BAĞLACI
Cümlede neden-sonuç
ilgisi kurar. Bazen bu bağlacın yerine "zira" bağlacı da kullanılır.
Cümlelere "şundan, şu sebeple" anlamlarını katar.
Örnek
Düşüncelerini çok güzel
ifade edemiyordu çünkü çok kitap okumuyordu. (neden-sonuç)
Derslerinden hep başarısız
olurdu çünkü çalışmazdı. (neden-sonuç)
Uçağı kaçırmıştı çünkü yolda kaza yapmıştı. (neden-sonuç)
Dünyadan tamamen kopmuştu çünkü feleğin sillesini yemişti. (neden-sonuç)
Eve dönmek zorundaydı çünkü annesi onu çağırmıştı. (neden-sonuç)
"MADEM, MADEMKİ" BAĞLAÇLARI
Bu bağlaçlar başına geldikleri cümleyi bir sonraki cümleye bağlar.
Örnek
Mademki oraya gittiniz onu ziyaret etseydiniz. (gerekçe)
Bu işi mademki aldın işi sağlam bir şekilde teslim etseydin. (gerekçe)
Madem okula gitmeyecektin neden erken kalktın? (gerekçe)
Madem unutacaktın neden beni çok sevdin? (gerekçe)
"ZİRA" BAĞLACI
"çünkü" anlamında olup bazen
"çünkü" bağlacının yerine kullanılır. Cümlede
neden-sonuç ilgisi kurar. Cümlelere "şundan, şu sebeple" anlamlarını
katar.
Örnek
Bu çalışmamız başarılı
olacak zira herkes çalışmayı sahipleniyor. (neden-sonuç)
Yağmur yağacağa
benziyor zira hava oldukça kapalıdır. (neden-sonuç)
Çiftçiler bu yıl bayram
yaptılar zira yağmurlar çok fazlaydı. (neden-sonuç)
Geldiğinize çok
sevindi zira sizi dört gözle bekliyordu. (neden-sonuç)
Hafta sonu evine gitti zira annesini çok özlemişti. (neden-sonuç)
"YOKSA" BAĞLACI
Gerekçe bildiren bir bağlaçtır. Cümleye "tahmin, şart" anlamı katar.
Örnek
Yoksa bu işte beni devre dışı mı bırakacak. (tahmin)
Oraya daha varmamışlar yoksa kaza mı yaptılar. (tahmin)
Çabuk buraya gel yoksa yapacağımı bilirim. (şart)
Notların bir bir düşüyor yoksa az mı ders çalışıyorsun. (tahmin)
"NASIL Kİ" BAĞLACI
Gerekçe bildiren bağlaçlardan biridir.
Örnek
Nasıl ki size yanlış yaptı aynısını bize de yaptı.
Nasıl ki derslerine az çalışıyor yine de notları iyidir.
"DEĞİL Mİ Kİ" BAĞLACI
Gerekçe bildiren bağlaçlardan biridir.
Örnek
Bize yanlış yapanlar onlar değil mi ki biz de aynısını onlara yapalım.
6. Pekiştirme Bağlaçları
"DE" BAĞLACI
Bulunduğu cümlelere
"dahi, bile, eşitlik, gibilik vb." anlamlar katar. Bağlaç olan "de, da"nın başlıca özellikleri şunlardır:
- Bağlaç
olan "de, da" her zaman ayrı yazılır.
- "te,
ta" şekli yoktur. Yani ünsüz benzeşmesi kuralına uymaz.
- Kalınlık-incelik
uyumuna uyar.
- Özel
isimden sonra gelirse kesme işareti kullanılmaz.
- Cümlelere "dahi,
bile, başkaları, gibi" anlamları katar.
- Cümleden
çıkarıldığında anlam bozulmaz, cümle kısmen daralır.
- Yazımda
bir kelime gibi kabul edilir.
- Söylenişte
vurgulu söylenir.
"de" Bağlacının
Cümleye Kattığı Anlamlar
1. Eşitlik, gibilik anlamları katar.
Örnek
O kitabı geçen hafta ben de bitirdim.
Onlara da bir yer sofrası hazırlayabilirim.
Oraya zamanında ben de gitmiştim.
Bence Mustafa da bu dersi anlamadı.
2. Küçümseme, alay anlamları katar.
Örnek
Bu sınavda birinci olacak da ben de göreceğim.
Ev de ev olsa bari!
Okuyacak maaş sahibi olacak da bize bakacak.
Bu kadar az çalışmayla okulumuzu ilçede birinci yapacak da bizi mutlu edecek.
3. Abartma anlamı katar.
Örnek
Saray da saraymış ha!
Oku da oku babam bir türlü bitmiyor!
Çalış da çalış nereye kadar sürecek?
Sıcak da sıcak bir hava vardı Urfa'da.
4. Şaşma anlamı katar
Örnek
Çocuklar da mı bizimle gelecek!
Abdullah da mı bu pisliğin içindedir.
5. Sebep, inat ve korkutma anlamları katar.
Örnek
Babası ona kızdı da evden o gece ayrılmıştı. (sebep)
Osmanlılar çağa ayak uyduramadı da yıkılıp gittiler. (sebep)
Çocuk gecenin bir yarısında oyuncak da oyuncak diye tutturdu. (inat)
Bu işler bu saatte yapılacak da yapılacak diye inat etti. (inat)
Verdiğim işleri zamanında yapma da göreyim. (korkutma)
Düzenli bir şekilde okula devam etmesin de cesaretini görelim. (korkutma)
6. Sitem, kızgınlık, azarlama, istek,
yakınma, hayıflanma, memnuniyet, tehdit anlamları katar.
Örnek
Köyümüze gelmişsin de bizi ziyaret etmemişsin. (sitem)
Önce adam ol da sonra
benden bu davranışları bekle. (kızgınlık)
Ne bu! İki saat ders çalış da sonra dışarıya çık. (kızgınlık)
Abdullah'a ne oluyor da her işime karışıyor. (azarlama)
Evimize bir gel de oradan
sinemaya gidersin. (istek)
Bir türlü bizim de seviyemize inip ders anlatamadı öğretmenimiz. (yakınma)
Tatilimi de tatil
gibi geçiremedim. (hayıflanma)
Keşke onu da özel okula yazdırsaydım. (hayıflanma)
Buraya bugün de gelmeniz çok isabetliydi. (memnuniyet)
Ne iyi ettiniz de bu soğukta çay getirdiniz. (memnuniyet)
Borçlarını verme de seni göreyim. (tehdit)
7. Ama, fakat, lakin anlamlarında
kullanılır.
Örnek
Okula gelmiş de derse girmeden tekrar evin yolunu tutmuş.
Sınava girdi de kazanamadı.
Bülbül güle hasret kalmış da gülün haberi yokmuş.
8. Şart, rica, övünme, değişmezlik
anlamlarında kullanılır.
Örnek
İngilizce kelimeleri yazıp da öğreneceksin. (şart)
Bize izin ver de yola çıkalım. (rica)
Ankara'ya gideyim de görün nasıl tüm işleri hallederim. (övünme)
Çalışsan da inan kazanamazsın. (değişmezlik)
"de" Bağlacının Cümlede Üstlendiği
Görevler
1. "Dahi, bile, üstelik " bağlaçlarıyla özdeş bir kullanıma sahiptir.
Örnek
Mustafa da toplantıya katılmadan gitti. (dahi, bile)
Bundan sonra çalışsan da kazanman zordur. (dahi, bile)
2. Tekrarlanan sözcükler arasına girerek
anlamı güçlendirir.
Örnek
Okul da okul olsa bu kadar üzülmezdim.
Güzel de güzel bir ev almış.
3. Cümleleri, sözcükleri birbirine bağlar.
Örnek
Buraya gelmiş de gitmiş. (cümleleri)
Elma, üzüm portakal da almış. (sözcükleri)
"BİLE" BAĞLACI
Cümlelere pekiştirme anlamı katan bir
bağlaçtır. "de" ve "dahi" bağlaçları ile aynı özelliklere
sahiptir. Birbirlerinin yerine de kullanılabilir.
Örnek
Bu soruyu Ayşe bile yapamaz. (dahi)
Bu sınavı dedem bile geçebilirdi. (dahi)
Biletlerini ayırmış hatta ücretini bile ödemişti. (dahi)
Gelirse bile bu saatten sonra yetişemez. (dahi)
Benimle tek bir Allah'ın kelamı bile konuşmadı. (üstelik)
"DAHİ, ÜSTELİK, HATTA, AYRICA, HEM
DE" BAĞLAÇLARI
Cümlelere pekiştirme anlamı katan
bağlaçlardır. Bu bağlaçlar bazı durumlarda birbirlerinin yerine kullanılabilir.
Örnek
Ben dahi saatlerce onu bu konuda ikna edemedim. (bile)
Vicdanı iflas etmiş kişiler dahi buna tepkisiz kalamaz. (bile)
Konuşmuyor üstelik günden güne eriyor. (bunun yanında)
Geç kalmış okula üstelik ukala ukala konuşuyor. (bunun yanında)
Onu orada gördüm hatta onunla sohbet ettim. (üstelik)
Matematikte, İngilizcede hatta müzikte düşük not almış. (dahi, bile)
Derslerine çok çalışıyor hem de özel ders alıyor. (bunun yanında)
Mustafa bütün çayı dökmüş hem de yeni halının üzerine. (üstelik)
7. Özetleme Bağlaçları
"KISACASI, DEMEK Kİ, AÇIKÇASI, ÖYLEYSE, YANİ, O HALDE, ÖZETLE, ANLAŞILIYOR Kİ, ANLAŞILAN, NİTEKİM" BAĞLAÇLARI
Sözün özetlendiği yerlerde çok fazla
kullanılır. Özet anlamı kazandıran bağlaçlardır. Kendilerinden önceki
cümle veya cümleleri özet veya sonuç cümlelerine bağlar.
Örnek
Bu işte kısacası hepimiz zararlı çıkacağız. (özetle)
Demek ki kedi bundan sürekli buraya geliyor. (özetle)
Bu işten açıkçası ben de sıkıldım. (kısacası)
Onlar, buraya gelmeyecek anlaşılan öyleyse biz de gidelim. (bunun sonucunda)
Bu çeşme artık akmayacak yani ümidimizi ondan keselim. (özetle)
Kimse bizi dinlemiyor o halde biz de çıkıp gidelim. (kısacası)
Arkadaşlar tiyatroyu sonlandırdım özetle artık oynamayacağız.
Herkes kendince bir kural koymuş anlaşılıyor ki burada yönetim boşluğu var. (özetle)
Bu kuyruk yine uzayıp gitmiş anlaşılan bize gitmek düşüyor. (özetle)
Kimse onu desteklemedi nitekim yalnız kaldığını kendisi de anladı. (sonuç olarak)
Diğer Bazı Bağlaçlar
"Kİ" BAĞLACI
Cümlelere çeşitli anlam
ilgileri kurar. Çoğunlukla cümleleri bağlama
göreviyle kullanılır. "ki" bağlacından sonra gelen cümle genellikle
önceki cümlenin açıklayıcısı durumunda olur. "ki" bağlacı
sözcüklerden daima ayrı yazılır ve ünlü uyumlarına uymaz. Yani "kı, ku,
kü" şekilleri yoktur. Yalnızca "ki" biçimi vardır. Türkçe değil Farsça
bir bağlaçtır.
Örnek
Çok çalışmadı ki istediği
yeri kazansın. (neden-sonuç)
Babasını sevmiyor ki onun
kucağına otursun. (neden-sonuç)
Akşam, odama okulun
bekçisi girebilmiş mi ki? (kuşku)
Sağıma baktım ki beyefendi
elinde bıçak bana bakıyor. (şaşma)
Eve vardım ki her
tarafı su basmış. (şaşma)
Beni müdürün olarak
görmüyorsun ki… (yakınma)
Dünya kadar dil döktüm
beni anlamıyor ki… (yakınma)
Anlatsam da beni
dinlemez ki… (yakınma)
Sabah geç uyanmış olmalı ki derslerine yetişmemiş. (tahmin)
Sen ki dağlara ferman yazdıransın. (özneyi pekiştirme)
Ödevlerini zamanında yapmalı ki onu sinemaya götürebileyim. (koşul-şart)
Kar ki ölümü hatırlatır fanilere. (açıklama)
Mustafa diyor ki… (Alıntılarda kullanılır.)
Adam terbiyesiz ki terbiyesiz biriydi. (pekiştirme)
Bu akşam öyle yorgunum ki… (abartma)
Uyarı: "ki" eki hem bağlaç hem sıfat yapan ek hem de ilgi zamiri olarak
kullanılır. Bu özellik çokça karıştırıldığı buna için dikkat etmek gerekir.
İlgi Zamiri "–ki"
Sözcüğe her zaman bitişik yazılır. Bir ismin yerini tutar. "tamlanan"ın
yerini tutar. Büyük ünlü uyumu ile küçük ünlü uyumu kuralına uymaz.
"-ki" şeklinden başka şekli yoktur.
Örnek
Senin baban sizi unutmuş; bizimki yine bizi
unutmamış.
(bizim babamız: belirtili isim tamlaması)
Senin için rahat edebilir benimki kan ağlıyor.
(benim içim: belirtili isim tamlaması)
Sıfat Yapan "–ki"
İsimlere gelerek onlara yer ve zaman
anlamı katan bir ektir. Sözcüğe her zaman bitişik yazılır. Ek durumunda olup
eklendiği sözcüğe sıfat özelliği kazandırır. Yer bildiren isimlere gelip onlara
sıfat özelliği kazandırdığında "-de, -da" hâl ekiyle birlikte
kullanılır. Zaman bildiren sözcüklerin sonuna da doğrudan gelir.
Örnek
Çarşıdaki hesap her zaman evdeki hesaba uymaz.
Yoldaki işaretler bize her şeyi öğretir.
Dildeki yozlaşma okuldaki eğitimle önlenebilir.
Dünkü maç bugünkü maçtan heyecanlıydı.
Bağlaç "ki"
Farsça bir
bağlaç olup Türkçenin cümle yapısına aykırı bir şekilde kullanılır. Sözcükten
her zaman ayrı yazılır. Bir sözcük olarak kabul edilir. Vurgu ve bağlama
amacıyla kullanılır. Cümleden çıkarıldığında diğer "-ki" ekleri kadar
cümle anlam ve yapı bakımından bozulmaz. Sadece "ki" şekli vardır.
Örnek
Sen ki özlemin diğer adı oldun benim için.
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.
Konuyu kendisi anlamamış ki bize de
anlatsın.
Demek ki dediklerimizi
yapmamış.
"ki" Eki ile İlgili Önemli
Uyarılar
1. "ki" bağlacı kaynaştığı
kimi sözcüklerle bitişik yazılır.
Örnek
Çünkü, mademki, halbuki, belki, sanki,
meğerki, oysaki (Bunların hiçbirisinde "-ki" eki değişmez sadece
"çünkü" bağlacı küçük ünlü uyumuna uyup bağlaçtaki "ki" eki
"kü" şekline dönüşür.)
2. "ki"
bağlacı kaynaştırmanın oluşmadığı sözlerde her zaman ayrı yazılır.
Örnek
Diyelim ki, demek ki, öyle ki, elbette ki, tut ki, ne var ki…
3. "ki" nin yer aldığı
kelimeye "-ler, -lar" eklerini getirdiğimizde anlamlı bir sözcükle
karşılaşırsak "ki" bağlaç; anlam bozulup anlamsızlaşır ise ek, ilgi
zamiri veya sıfat yapan "-ki" ekidir.
Örnek
Sizinki yine maçı kaybetmiş.
Cümleye "-ler" ekini getirdiğimizde;
"Sizinkiler yine maçı kaybetmiş." şekline dönüşür ki bu da dil
bilgisi açısından doğru bir cümledir. Öyleyse cümledeki "-ki" eki
ilgi zamiri olan ektir.
Kalpteki sızı kolay kolay geçmez.
Cümleye
"-ler" ekini getirdiğimizde; "Kalptekiler sızı kolay kolay
geçmez." şekline dönüşür ki cümle yapı bakımından dil bilgisine aykırılık
teşkil eder. Öyleyse buradaki "-ki" eki sıfat yapan yani yapım eki
olan "–ki" ekidir.
Bil ki sizin de saltanatınız bir gün bitecektir.
Cümleye
"-ler" ekini getirdiğimizde; "Bil kiler sizin de saltanatınız
bir gün bitecektir." şekline dönüşür ki bu da yapı bakımında doğru bir
cümle değildir. Öyleyse burada yer alan "ki" bağlaç olan ki ekidir.
4. Çekimli fiillerden sonra gelen
"ki" eki daima bağlaç olan "ki" ekidir.
Örnek
Örnek
Çiğ yemedim ki karnım ağrısın.
Beni öyle seviyor ki anlatamam.
5. Sıfat yapan yani yapım eki olan ki eki sıfat tamlaması kurar. Önünde yer alan isme "hangi" sorusunu yönelterek de sıfat yapan "-ki" ekini bulabiliriz.
5. Sıfat yapan yani yapım eki olan ki eki sıfat tamlaması kurar. Önünde yer alan isme "hangi" sorusunu yönelterek de sıfat yapan "-ki" ekini bulabiliriz.
Örnek
Derideki yara gider; derindeki yara gitmez. (Hangi yara?)
Derideki yara gider; derindeki yara gitmez. (Hangi yara?)
İçimdeki ses beni hiçbir zaman yanıltmadı.
(Hangi ses?)
"İLE" BAĞLACI
Aynı görevdeki sözcükleri
birbirine bağlar. "ve" bağlacı ile "ile" bağlacının
görevleri birbirine yakındır. Birbirlerinin yerine kullanılabilir.
"ve" bağlacı cümleleri birbirine bağlarken "ile" bağlacı
cümleleri bağlamaz. "ile"nin kullanım alanı daha dardır. Ayrıca
"ile" bağlacı, "i" sesini düşürerek sözcükle bitişik de
yazılabilir.
Örnek
Tuba ile Betül kardeş gibiler. (isimleri bağlamış)
Derya ile Ali geçen yazın evlenmişler. (özneleri bağlamış)
Okuması ile yazması fena değil. (fiilimsileri bağlamış)
Okulun bahçesi ile pansiyonun bahçesi güzel görünüyordu. (belirtili isim tam. bağlamış)
Bir elbise ile bir ekmek alıp eve geldi. (sıfat tamlamalarını bağlamış)
Not: "ile" bağlacı edat ve zarf görevlerinde de kullanılabilir.
Örnek
Ankara'ya uçak ile gidecekmiş. (edat)
Arkadaşına hasretle sarıldı. (zarf)
Uyarı: "ile" hem edat hem de bağlaç olarak kullanılmaktadır. Bir cümlede "ile"nin yerine "ve" gelebilirse bağlaç, gelemezse edattır.
Örnek
Yarın sabah uçak ile İstanbul'a gidecek.
Cümlede geçen "ile" sözcüğü
edattır. "ile"nin yerine "ve" bağlacı geldiğinde cümle
bozulmaktadır. Şöyle ki: "Yarın sabah uçak ve İstanbul'a gidecek."
şekline dönüşür ki bu da yanlış bir cümle olur.
Ali Rıza ile Semra mutlu bir geleceğe ilk adımı attılar.
Cümlede geçen "ile" sözcüğü
bağlaçtır. "ile"nin yerine "ve" bağlacı da
kullanılabilmektedir. Cümle; "Ali ve Semra mutlu bir hayata ilk adımı
attılar." şekline dönüşür ki bu da doğru bir cümledir.
"İSE" BAĞLACI
Cümlelere koşul-şart ifade eden bir anlam
katar. Kendisinden önceki sözcükle bitişik de yazılabilir. Bu durumlarda
"i" sesi düşer.
Örnek
Tuba ders çalışır Betül ise konuşur.
Sağlık durumu iyi maddi durumu ise oldukça kötü.
Babası işe annesi ise hastaneye gitmiş.
Öğretmen bağırıyordu, çocuksa buna aldırış etmiyordu.
Mehmet şiirden hoşlanır ben ise romandan hoşlanırım.
Uyarı: "ise" ek fiil olarak da kullanılır. Ek fiil olarak kullanıldığı
zaman basit kipleri birleşik kip yapar. Ek fiilin olumsuzu yapılabilir; bağlaç
olan "ise"nin olumsuzu yapılmaz.
Örnek
Mustafa gelmişse çıkıp gideceğiz. (ek fiil)
Bunu yazacaksa Abdullah yazar. (ek fiil)
"İSTER… İSTER"
BAĞLACI
Cümlede birbirine
bağlanılması gereken öğeleri bağlamada kullanılır.
Örnek
Bu akşam ister edebiyat ister matematik
çalışsın. (nesneleri bağlamış)
İster mavi gömleği ister kırmızı
kazağı alabilir. (nesneleri bağlamış)
Sınavdan sonra ister eve ister çarşıya
gidebilir. (tümleçleri bağlamış)
İster Ali ister Mehmet
bu işi başarabilecek kişilerdir. (özneleri bağlamış)
"HİÇ OLMAZSA" VE "HİÇ
DEĞİLSE" BAĞLAÇLARI
Cümlelere "bari" anlamı katar.
Örnek
Oraya giderken hiç olmazsa elinde bir şey götürseydin. (bari)
Okula bir spor salonu yapmadık hiç olmazsa bir kütüphane yapsaydık. (bari)
Arkadaşın yanlış yapmış hiç değilse siz doğruyu yapsaydınız. (bari)
Toplantıya babası gidemiyorsa hiç değilse siz gidin. (bari)
"OYSA, OYSAKİ, HÂLBUKİ"
BAĞLAÇLARI
Karşıtlık anlamı kazandıran bağlaçlar içerisinde yer alır. Genellikle cümleleri birbirine bağlar.
Örnek
Beni bırakıp gitmiş olabilirsin oysa ben manen oradayım. (cümleleri)
Hemen de unutmuşsun beni oysa ben seni hiç unutmayacağım. (cümleleri)
Bütün olumsuzluklar peş peşe geldi oysaki ne umutlarla güne başlamıştık. (cümleleri)
Okulu bırakmak zorunda kalmıştı oysaki dersleri çok iyiydi. (cümleleri)
Gelirken bize uğramamış hâlbuki zamanı vardı. (cümleleri)
Bu yanlışlığı Ahmet yapmış hâlbuki efendi biri olarak bilinirdi. (cümleleri)
"ŞAYET, EĞER" BAĞLAÇLARI
Koşul-şart ifade eden bağlaçlardır.
Örnek
Eğer beni sevseydin bunları bana yapmazdın. (koşul-şart)
Eğer insanları seviyorsan onlara adaletle muamele et. (koşul-şart)
Şayet dersi dinlemeyecekseniz niye geldiniz okula. (koşul-şart)
"MEĞER, MEĞERSE" BAĞLAÇLARI
Beklenilmeyen, umulmayan, durumları anlatmak için kullanılan bağlaçlardır.
Örnek
Saatlerdir onu durakta bekliyorduk meğer yanlış arabaya binmiş.
Biz onu adam biliyorduk meğer vicdansızın biriymiş.
Meğer yıllardır burada göz boyuyormuş.
Meğerse Mustafa
okul yerine çarşıya gidiyormuş.
Çok cesaretli olduğunu söylüyordu meğerse hepsi yalanmış.
"BİR… BİR" BAĞLAÇLARI
Örnek
Ben bir seni bir gülü sevdim bu dünyada.
Bir sana
yandım olayda bir de o öksüze.
YAPILARINA GÖRE BAĞLAÇLAR
1. Yalın (Basit) Bağlaçlar
Yapım eki almamış ve bir kelimeyle birleşmemiş bağlaçlardır. Bu bağlaçlar kök halinde bulunur.
Örnek
ve, ile, de, hem, yani, ama, fakat, meğer, lakin, fakat, eğer...
2. Türemiş Bağlaçlar
Yapım eki almış bağlaçlardır.
Örnek
Kısaca (kısa-ca), yalnız (yalın-ız),
üstelik (üste-lik), anlaşılan (anlaşıl-an) vb.
3. Birleşik Bağlaçlar
Birden fazla kelimeden oluşan
bağlaçlardır. Çeşitli şekillerde oluşabilir.
Örnek
yoksa (yok-ise), oysa (o-ise), öyleyse (öyle-ise), yoksa (yok-ise)...
4. Öbekleşmiş Bağlaçlar
Birden fazla kelimeden oluşan ve ayrı yazılan bağlaçlardır. Bazıları yinelemeli şekilde oluşur. Bu bağlaçların kullanımı oldukça yaygındır.
Örnek
Ya… ya, hem… hem, ne… ne, ister… ister, olsun… olsun, gerek… gerek, hiç olmazsa, anlaşılıyor ki, demek ki, değil mi ki, ne yazık ki, ne var ki, bir… bir vb.
KULLANILIŞLARINA GÖRE BAĞLAÇLAR
1. Sıralama Bağlaçları
İki sözcüğün arasına gelip onları bağlamaya yarayan bağlaçlardır.
Örnek
Kelile ve Dimne
Savaş ve Barış
Kerem ile Aslı
2. Denkleştirme Bağlaçları
Kelime, kelime grupları veya cümleler
arasına gelerek iki unsuru karşılaştırma, denkleştirme amacıyla kullanılan bağlaçlardır.
Bunlar "ya, veya, yahut, veyahut" bağlaçlarıdır.
Örnek
Ya çok akıllısın ya delisin bana göre.
Mustafa veya Ayşe sinemaya gelsin.
Gül yahut gülendam derler o bahçedekilere.
Fiil veyahut eylem olarak arayacaksın anahtar kelimeyi.
3. Karşılaştırma Bağlaçları
Karşılaştırılan unsurları, karşılaştırma
ilgisiyle bağlayan bağlaçlardır. Bunlar: "da.... da, gerek... gerek,
olsun… olsun, ha... ha, hem... hem, ne... ne, ister... ister, ya... ya"
gibi bağlaçlardır.
Örnek
Gelsen de gelmesen de biz gideceğiz.
Gerek Mustafa gerek Abdullah bunu içlerine sindirememişti.
Ders olsun diğer işler olsun onları zamanında yapmak lazım.
Ha bu eve gelmişsin ha bizim evimize, fark etmez.
Hem nalına hem mıhına vururdu o.
Artık bize ne gelir ne telefon açar.
İster çalışsın ister çalışmasın, yapılacak bir şey yok.
Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin.
3. ÜNLEM
Yalnız başına bir anlam taşımayan,
cümleye, korku, sevinme, özlem, kızgınlık, şaşkınlık, coşma gibi duyguları
katan, doğa seslerini yansıtan veya seslenme bildiren sözcüklere ünlem denir.
Ünlem cümlelerinin sonunda genellikle ünlem (!) işareti yer alır.
Ünlemler üç grupta toplanır:
1. Asıl Ünlemler
Bir duyguyu, heyecanı dile getiren
sözcüklerdir.
Örnek
A, aaa, ayol, aman, bravo, yuh, oha, ah,
eee, ey, hey, hoppala, vah, of, oh, üf, vay, eh, tüh, bre, haydi, hişt, hop,
vb.
2. Yansımalardan Oluşanlar
Yansıma seslerden meydana gelip ünlem
özelliği kazanan kelimelere denir. Doğadaki canlı, cansız varlıkların
seslerini taklit eden ünlemlerdir.
Örnek
Tık, çat, pat, küt, güm, hav hav, miyav,
cik cik, pisipisi…
3. Ünlem Değeri Kazanmış Sözcükler
İsimler, isim soylu sözcüklerin, fiillerin
cümle içinde gerçek kimliklerinden uzaklaşıp ünlem değeri kazanmalarıdır.
Örnek
Allah,
hepimizi affetsin inşallah.
İsim
Allah Allah kalp krizi mi geçiriyorum!
Ünlem
Ünlem ile İlgili Uyarılar
1. Ünlem (!) işareti, ünlem ifadesinden
hemen sonra da cümlenin sonunda da konabilir.
Örnek
Eyvah, geç kaldım!
Eyvah! Geç kaldım.
Saygıdeğer arkadaşlar, iyi ki geldiniz!
Saygıdeğer arkadaşlar! İyi ki geldiniz.
2. Birden çok sözcükten oluşan kalıplaşmış
ünlemlere ünlem öbeği denir.
Örnek
Hadi canım sen de!
Aşk olsun!
Hadi oradan!
Yok artık!
Çok ilginç!
Yeter be!
Ha gayret!
Aman dikkat!
3. İçinde bir ünlem sözü bulunan veya
ünlem anlamı verecek şekilde vurgulanan cümlelere ünlem cümlesi denir.
Örnek
Sakın sinirlerime dokunma!
Derhal dışarı çıkın!
Vah vah, ne oldu Mehmet!
Eyvah, ne yer ne yâr kaldı!
4. Bir söze alay, küçümseme veya
kinaye anlamı kazandırmak için ünlem ayraç içinde kullanılır.
Örnek
İsmail, çok akıllı (!) olduğunu iddia ediyor.
İsteseymiş seçkin bir sanatkâr (!)
olabilirmiş.
Bu okul süper yönetiliyor; musluklar
dışında okulda her şey akıyor (!)
Eh bu hızla gidersek okula belki yarın
sabah varırız (!)
Süper zekiler de yanılabilir ama aptallar
asla yanılmaz (!)
İyi bir esnaf olduğu beşinci iflasından
sonra anlaşıldı (!)
5. Ünlemler cümle içinde değişik
görevlerde kullanılabilir.
Örnek
Onun ahı gitmiş vahı
kalmış. (isim)
Ha tahin ha pekmez,
fark etmez. (bağlaç)
Ha gayret,
Mustafa! (ünlem)
6. Kişi isimleri ve unvanları ünlem olarak
kullanılabilir.
Örnek
Mustafa! (seslenmelerde)
Ahmet Bey!
Betül Hanım!
Ünlem Sözleri ve Cümleleri ile İlgili
Örnekler
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
Aman ha!
Aman çocuklar dikkat!
Aşk olsun!
Ay, ne tatlı şeysin sen öyle!
Aa! Bu da ne?
Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler
batıyor!
Bravo sana!
Eh! Fena değil.
Ey Türk gençliği!
Elveda, ey baharın müjdecisi!
Eyvah, ne yer, ne yâr kaldı!
Eyvah, Fino bana doğru geliyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş,
asker!
Ee, yeter artık!
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Hay Allah!
Ha gayret!
Hey, buraya gelsene!
İmdat!
Of bıktım artık!
Oh, ne güzel!
Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!
Oldukça ilginç!
Tüh, yine yanlış yaptım!
Komşular!
Miyav!
Ne kadar güzel bir manzara!
Vah zavallı!
Vah vah, ne oldu kuzucuğum!
Vay sersem!
Yazık size!
Yazık, çocuğun ayağı kırılmış!
Yeter be!
Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz!
Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.
Ey müminler! Size iki emanet
bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız.
Müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve
iyi belleyiniz.
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!
(Faruk Nafiz Çamlıbel)
Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
(Necmettin Halil Onan)
Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
(Faruk Nafiz Çamlıbel)
Ayrıca bakınız
Edat (İlgeç), Bağlaç, Ünlem
Sorması ayıp bukadar ı nasıl yazdınız bunun merakındayım.
YanıtlayınSilAynen çok çalıştık. Teşekkürler.
SilEmeği geçenlere çok teşekkür ederim.
YanıtlayınSilRica ederim.
Sil