Anlatım Bozuklukları

A. Anlam Bakımından Anlatım Bozuklukları-Bağdaşıklık

  1. Duruluk İlkesine Aykırılık (Gereksiz Sözcük Kullanmak)
  2. Sözcükleri Birbiriyle Karıştırma-Yanlış Anlamda Kullanma
  3. Yerinde Kullanılmayan Sözcük veya Öğeler (Sözün Yanlış Yerde Kullanılması)
  4. Karşılaştırma Yanlışlığı
  5. Zamir Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları (Anlam Belirsizliği)
  6. Deyim ve Atasözü Yanlışları
  7. Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanılması
  8. Mantık Hataları
  9. Yapısı Yanlış Sözcük Kullanmak
  10. Yardımcı Eylemleri Gereksiz Kullanmak
 
B. Yapı Bakımından Anlatım Bozuklukları-Bağlaşıklık

  1. Özne Yüklem Uygunluğuna Aykırı Yanlışlıklar
  2. Öğe Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
  3. Tamlama Yanlışları
  4. Ek Yanlışları (Tamlayan Eki Eksikliği)
  5. Tamlayan Eksikliği
  6. Çatı Uyuşmazlığı
  7. Yapısı Yanlış Sözcük Kullanmak
  8. Kip Uyuşmazlığı
  9. Olumluluk-Olumsuzluk Uyumu
  10. Yardımcı Eylem, Eylemsi Eksikliği vb. Yanlışlıklar 
 
A. Anlam Bakımından Anlatım Bozuklukları-Bağdaşıklık
 
Örnekler

1. Duruluk İlkesine Aykırılık-Gereksiz Sözcük Kullanmak: Bir cümlede aynı anlama gelen sözcüklerin birlikte kullanılmasıdır. Bir sözcüğün anlamını cümlede karşılayan başka sözcük varsa o sözcük gereksizdir. Şimdi açıklamalı örneklerle bununla ilgili anlatım bozuklukları içeren cümlelere geçelim.
 
Arkadaşınız henüz daha eve gitmemiş. 

Cümlede geçen "henüz" ve "daha" sözcükleri  aynı anlama geldiklerinden cümlede anlatım bozukluğu oluşmuştur. Cümle şu şekillerde düzeltilebilir:
 
Arkadaşınız henüz eve gitmemiş. 
Arkadaşınız daha eve gitmemiş. 
 
Kulağıma eğilerek alçak sesle bir şeyler fısıldadı.

Yukarıdaki cümle anlatım bozuklukları açısından incelendiğinde "fısıldamak" sözcüğünün cümlede yanlış anlamda kullanıldığı görülmektedir. Cümledeki "fısıldamak" sözcüğü "başkalarının duyamayacağı şekilde alçak sesle konuşmak" anlamını içerir. "Alçak ses" söz grubu cümlede gereksizdir. Cümle, şu şekillerde düzeltilebilir:
 
Kulağıma eğilerek alçak sesle bir şeyler söyledi.
Kulağıma eğilerek bir şeyler fısıldadı. 
  
Bu yol yaya yürümekle bitecek gibi değil.

Cümledeki "yaya" kelimesi ile "yürümek" anlaşıldığından ikisinin birlikte yer alması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Cümledeki yanlışlık şöyle düzeltilebilir:
 
Bu yol yürümekle bitecek gibi değil.
 
Onunla ilk tanışmamız bir hayli ilginçti.

Cümle anlatım bozuklukları açısından incelendiğinde cümledeki "ilk" sözcüğünün gereksiz olduğu görülür. "Tanışma"nın ikincisi, üçüncüsü olmadığı için "ilk" sözcüğü gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Onunla tanışmamız bir hayli ilginçti.
 
Gece uyurken gördüğü rüyadan çok etkilenmişti.

Yukarıdaki cümlede geçen "rüya" ve "uyurken" sözcüklerinin bir arada kullanılması anlatım bozukluğu oluşturmuştur. "Rüya" uykudayken gerçekleşen bir hadisedir. Uyanık olduğumuzda rüya göremediğimize göre cümlede geçen "uyurken" sözcüğü gereksizdir. Cümle şöyle düzeltilebilir:
 
Gece gördüğü rüyadan çok etkilenmişti.
 
Türkçede, Arapça ve Farsça dillerinden gelmiş sözcükler var.

Cümle anlatım bozuklukları açısından incelendiğinde cümledeki "dillerinden" kelimesinin gereksiz olduğu görülür. "Arapça" ve "Farsça" zaten birer dil ismidir. "ça" ekiyle bu sağlanmıştır. Cümlede "dil" sözcüğü gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Türkçede, Arapça ve Farsçadan gelmiş sözcükler var.
  
Olanları bana kendi ağzıyla itiraf etti.

Anlatım bozuklukları açısından cümleyi incelediğimizde "itiraf etmek" sözünün anlamının ön plana çıktığını görürüz. Cümlede geçen "itiraf etmek" sözü "Başkaları tarafından bilinmesi sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklama" anlamındadır. Yani "itiraf etmek" insanın kendi ağzıyla olur. "Kendi ağzı" kelime grubu gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Olanları, bana itiraf etti.

Davranışı bize dostça gibi gelmemişti.

Cümle anlatım bozuklukları açısından incelendiğinde "dostça" sözcüğündeki "ça" ekinin "gibi" sözcüğünün anlamını da içerdiği görülür. Cümledeki "gibi" edatı gereksizdir. Cümleyi şu şekilde düzeltebiliriz:
 
Davranışı bize dostça gelmemişti.
 
İki oyuncudan en uzunu sakatlanmıştı.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde cümledeki "en" sözcüğünün gereksiz olduğunu görmekteyiz. "En" sözcüğü; en az "üç" unsurun olduğu yerde kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
İki oyuncudan uzunu sakatlanmıştı.
 
Niçin böyle yüksek sesle bağırıyorsun ki?

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde cümledeki "yüksek sesle" söz grubunun gereksiz olduğunu görmekteyiz. "Bağırmak"; "yüksek ve gür ses çıkarmak, yüksek sesle konuşmak"tır. Aynı anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Niçin böyle bağırıyorsun ki?
  
Biz, onlara iki günde bir, gün aşırı giderdik.

Anlatım bozuklukları açısından cümleyi incelediğimizde cümlede geçen "iki günde bir" ve "gün aşırı" söz öbeklerinin birlikte yer alması anlatımı bozmuştur. İkisi de "sık sık" anlamına gelmektedir. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:
 
Biz, onlara iki günde bir giderdik.
Biz, onlara gün aşırı giderdik.
 
Seninle bu yüzden dolayı konuşmak istemiyorum.

"-den" eki ile "dolayı" sözcüğünün cümlede birlikte yer alması anlatımı bozmuştur. "Dolayı" sözcüğü gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Seninle bu yüzden konuşmak istemiyorum.
 
Hava kirliliğinin nedenlerinden biri de yeşil alanların azlığındandır.

"Nedenlerinden" sözcüğünün "-dan" ekiyle aynı cümlede yer alması anlatımı bozmuştur.  Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Hava kirliliğinin nedenlerinden biri de yeşil alanların azlığıdır.

Bu konudaki iftiralar tamamen uydurmadır.

"İftira" ve "uydurma" sözcüklerinin bir cümlede geçmeleri anlatım bozukluğu oluşturmuştur. "İftira"; "Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme veya uydurulmuş şey" demektir. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz: 
 
Bu konudakiler tamamen iftiradır.
Bu konudakiler tamamen uydurmadır.
 
Hiç olmazsa bu soruyu doğru yapsaydın bari.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "hiç olmazsa" söz öbeği ile "bari" kelimesinin bir arada kullanıldığını görmekteyiz. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:
 
Hiç olmazsa bu soruyu doğru yapsaydın.
Bari bu soruyu doğru yapsaydın.

Beklenmedik o güzel sürpriz onu duygulandırdı.

"Sürpriz"; "beklenmedik zamanlarda yapılanlar, şaşırtı" anlamlarına gelmektedir. "Beklenmedik" sözcüğü cümlede gereksiz olduğundan anlatım bozukluğu oluşmuştur. Beklenilen şey zaten sürpriz olmaz. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
O güzel sürpriz bizi duygulandırdı.

Kazada hayatını kaybedenlerin cansız bedenleri ortada duruyordu.


"Hayatını kaybeden kişilerin bedenleri" haliyle "cansız" olur. Anlatım bozuklukları ile ilgili şu kuralı unutmayalım. Eğer bir söz  cümleden çıkarıldığında cümle anlamından bir şey kaybetmiyor ve şeklen bozulmuyorsa o söz gereksizdir. Bu cümleden "cansız" sözcüğünü çıkarıp cümleyi yeniden yazalım: "Kazada hayatın kaybedenlerin bedenleri ortada duruyordu." Cümle anlamını korumuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Kazada hayatını kaybedenlerin bedenleri ortada duruyordu.
 
Biz, sanayi ürünlerini dışarıdan ithal ediyoruz.

Anlatım bozuklukları ile ilgili sorularda kelime bilgisi de önemlidir. "İthal" sözcüğü, "dışarıdan, başka bir ülkeden alınan" demektir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Biz, sanayi ürünlerini ithal ediyoruz.
 
Bu yıl yurt dışına yapılan ihracat bir hayli arttı.

"İhracat"; "yurt dışına başka bir ifadeyle bir ülkeden diğerine yapılan her türlü satım" demektir. "Yurt dışı" söz öbeği ile "ihracat" sözcüğünün bir arada olması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Bu yıl ihracat bir hayli arttı.

İşte bu yüzden dolayı sizleri buraya toplamış bulunuyoruz.

Anlatım bozuklukları ile ilgili sorularda "dolayı" sözcüğü çok fazla karşımıza çıkar. Cümlede "bu yüzden" söz öbeği ile "dolayı" sözcüğünün birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. İkisi de aynı anlama gelmektedir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
İşte bu yüzden sizleri buraya toplamış bulunuyoruz.
 
Bu davranışın doğruluğu insandan insana göre değişir.

Cümlede geçen "göre" edatı anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Bu davranışın doğruluğu insandan insana değişir.
 
Ne demektir Mustafa "lirizm"in anlamı?

Yukarıdaki cümlede "lirizm"in anlamı sorulmaktadır. "Lirizm'in anlamı ne demektir?" değil de "lirizm ne demektir?" şeklinde sorulması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Ne demektir Mustafa lirizm?
 
İbrahim yanındakine: "Senden büyük ablan var mı?" diye sordu.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından inceleyelim. Cümlede geçen "abla" sözcüğünün anlamı: "Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi"dir. Cümlede "abla" sözcüğü ile "senden büyük" sözünün birlikte kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
İbrahim yanındakine: "Ablan var mı?" diye sordu.
 
Stresten dolayı kaynaklanan bir hastalık var.

Anlatım bozuklukları ile ilgili sorularda "dolayı" sözcüğünün çok fazla karşımıza çıktığını söylemiştik. Cümledeki "dolayı" sözcüğü gereksizdir. "Dolayı" sözcüğünü cümleden çıkardığımızda cümlenin anlamında bir daralma olmaz. "Stresten" sözcüğündeki "-ten" eki zaten bu anlamı içermektedir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Stresten kaynaklanan bir hastalık var.

2. Sözcükleri Birbiriyle Karıştırma-Yanlış Anlamda Kullanma: Her sözcüğün bir anlamı vardır. Cümlelerde bazen yazılışı birbirine benzeyen sözcükler fark edilmeyebilir. Sözcüğün anlamına uygun yerde kullanılmaması veya yanlış anlama gelecek şekilde kullanılması anlatım bozukluğu olarak değerlendirilir.
 
Örnekler
 
Bu roman geçen yıl yayınlandı. 

"Yayım"; "kitap, gazete vb. neşriyatla ilgili şeyler" için; "yayın" sözcüğü de "televizyon, program vb. şeyler" için kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Bu roman geçen yıl yayımlandı
 
Borçlarımız dışa bağımlı olmamızı sağladı. 

Cümlelerde "sağladı, sayesinde" olumlu; "neden oldu, yüzünden, yol açtı" sözleri olumsuz durumlar için kullanılır. Bunların cümlelerde birbirlerinin yerlerine kullanılmaması gerekir. Yukarıdaki cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Borçlarımız dışa bağımlı olmamıza neden oldu.

Oylamada bazı mebuslar çekingen davranmış.

Cümledeki "çekingen" sözcüğü kendi anlamının dışında kullanılmıştır. "Çekingen"; "ürkek, tutuk kişi" anlamında kullanılır. Cümlede "taraf olmayan" anlamında kullanılan "çekimser" sözcüğü kullanılmalıdır. Anlatım bozuklukları içeren cümlelerde bir harf bile bazen anlamı değiştirebilir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Oylamada bazı mebuslar çekimser davranmış.

 
Düğün resimlerini kim çekecek?

Cümledeki "resim" sözcüğünün anlamının dışında kullanıldığını görmekteyiz. "Resim"; "kalem veya fırça ile bir bez veya kâğıda şekiller çizmek"tir. Burada "görüntü" anlamı esas olduğu için "fotoğraf" sözcüğü kullanılmalıdır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Düğün fotoğraflarını kim çekecek? 
 
Ayşe gayet iyi çorap dokurdu. 

Cümledeki "dokumak" sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. "Dokumak"; "tezgahta iplikle bir şeyler yapmak"; "örmek" ise "elde, iplikle bir şeyler oluşturmak" demektir. Burada ikinci anlamın olması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Ayşe, gayet iyi çorap örerdi. 
 
Okulumuzun başarısını azımsayamazsınız. 

"Azımsamak"; "nicel, somut şeyler" için; "küçümsemek"; "nitelik bildiren durumlar, davranışlar" için kullanılır. "Başarı" soyut bir kavram olduğundan "küçümsemek" sözcüğünü kullanmak gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Okulumuzun başarısını küçümseyemezsiniz.

 
Saçların bir hayli büyümüş. 

"Büyümek"; "boyutları artmak, iri olmak" demektir. İnsanın bedenen ve yaşça geçirdiği süreçtir. Cümlede, "uzun duruma gelmek" anlamında kullanılan "uzamak" sözcüğünü kullanmalıyız. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Saçların bir hayli uzamış. 
 
Amerika'da üç yıl öğretim gördü. 

Cümledeki "öğretim" sözcüğünün yanlış anlamda kullanıldığını görmekteyiz. "Öğretim"; "ders, tedrisat" anlamlarına gelir. Burada "gerekli bilgi ve alışkanlıkları kazanmak için yapılan uğraş" anlamına gelen ve bir süreci kapsayan "öğrenim" sözcüğünün kullanılması gerekir.
 
Amerika'da üç yıl öğrenim gördü. 
 
Bahçesine çeşit çeşit fidanlar ekti. 

"Ekmek"; "toprakla ilgili üretim, tohum işleri, toprağa bir şey serpmek" demektir. Cümlede "fidan" söz konusu olduğu için "cisimleri toprağa dik bir şekilde durdurmak" anlamındaki "dikmek" sözcüğünün kullanılması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Bahçesine çeşit çeşit fidanlar dikti.
 
Televizyonda yayımlanan dizilerde oynamaya başladı. 

Anlatım bozuklukları ile ilgili sorularda "yayın" ve "yayım" sözcükleri sürekli karşımıza çıkar. "Yayım"; "kitap, gazete, dergi, yıllık, vb. neşriyatla ilgili şeyler"; "yayın"; "televizyon, program vb. şeyler" için kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Televizyonda yayınlanan dizilerde oynamaya başladı. 
 
Fiyatlar pahalı olduğundan kimse oraya uğramaz oldu. 

"Pahalı" sözcüğü "somut şeyler" için kullanılır. "Pahalı elbise, pahalı ev" gibi. "Yüksek elbise, yüksek domates" bağdaştırması alışılmamış bir bağdaştırmadır. Fiyat, kavramı için "yüksek" sözcüğü kullanılır. Bu anlatım bozukluğu şöyle düzeltilebilir:
 
Fiyatlar yüksek olduğundan kimse oraya uğramaz oldu. 
 
Aldığım özel dersler yüzünden sınavda birinci oldum. 

"Sağladı, sayesinde" sözcükleri olumlu durumlar; "neden oldu, yüzünden, yol açtı" sözleri olumsuz durumlar için kullanılır. Bunların birbirlerinin yerine kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Aldığım özel dersler sayesinde sınavda birinci oldum. 
 
Evdeki oksijen azaldıkça adamın nefes alışı gittikçe güçleniyordu. 

Güçlenmek; "mevcut durumdan daha iyi duruma gelmek, kuvvetlenmek" anlamındadır. Burada ise "güç bir durumla karşılaşmak, zorlaşmak" anlamı vardır. Yani "güçleşmek". Bu anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Evdeki oksijen azaldıkça adamın nefes alışı gittikçe güçleşiyordu. 
 
Herkesin gözü önünde parasını zorla çaldılar. 

"Çalmak"; "Başkasına ait olan bir şeyi gizlice almak, hırsızlık etmek" demektir. Oysa burada göz önünde, aleni, açıkta yapılan bir eylem söz konusudur. Cümle şöyle düzeltilebilir:
 
Herkesin gözü önünde parasını zorla aldılar. 
 
Kazandıkları paralar mutluluklarına yol açtı. 

"Sağladı, sayesinde" sözcükleri olumlu durumlar; "neden oldu, yüzünden, yol açtı" sözleri de olumsuz durumlar için kullanılır. Cümledeki anlatım bozukluğunu şöyle düzeltebiliriz:
 
Kazandıkları paralar mutluluklarını sağladı
 
1984'lü yıllarda ülkede bir kaos yaşanmış. 

Cümlede bahsedilen tarih belli olduğu için "yıllarda" sözcüğü kullanılamaz. Örneğin 2000'li yıllar denilebilir ama 2001'li yıllar denilemez. Cümledeki anlatım bozukluğunu şöyle giderebiliriz:
 
1984'te ülkede bir kaos yaşanmış.
  
Her yıl 18 Mart'ta Çanakkale Şehitleri Günü kutlanır. 

"Ölüm"ün söz konusu olduğu yerlerde kutlama olmaz. Şairler, devlet adamları vb. kişiler için ölüm yıl dönümlerinde kutlama yapılmaz. Bunun için; "Birini akla getirerek sözünü etmek veya onu düşünmek, hatırlamak" anlamındaki "anma" sözcüğü kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Her yıl 18 Mart'ta Çanakkale şehitleri anılır. 
 
Giydiği atkı herkesin dikkatini çekmişti. 

"Giymek"; "örtünmek amacıyla vücuda bir şeyi geçirmek" demektir. Gömlek, etek, takım elbise vb. şeyler giyilir. Atkı, "örtmek" işlevini görmediğinden atkı için "takmak" eylemini kullanırız. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Taktığı atkı herkesin dikkatini çekmişti.
 
Sınavda öğrencilere verilen süre yetişmedi. 

Cümlede geçen "yetişmedi" sözcüğü anlamının dışında kullanılmıştır. "Yetişmek"; "vaktinde tamam olmak, bitmek" anlamındadır. "Süre yetişmedi" gibi bir kullanım Türkçede yoktur. Onun yerine "bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak" anlamındaki "yetmedi" sözcüğü kullanılır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Sınavda öğrencilere verilen süre yetmedi. 
 
Bazı ilaçlar vücudun bağımlılık sistemine zarar verir. 

"Bağımlılık"; "bir başka şeye bağlı olma koşulu" demektir. Cümlede yanlış anlamda kullanılmıştır. Cümlede; "mikroplara karşı aşı veya doğal yolla gerçekleşen direnç durumu" anlamındaki "bağışıklık" sözcüğünü kullanmak gerekir. Cümle şöyle düzeltilebilir:
 
Bazı ilaçlar vücudun bağışıklık sistemine zarar verir. 
 
"Sabahın seheri" sözcüğü bir belirtili isim tamlamasıdır. 

"Sabahın seheri" bir sözcük değil sözcük grubudur. Yani birden fazla sözcükten oluşmuş bir belirtili isim tamlamasıdır. "Sözcük" yerine "söz öbeği, söz grubu, kelime grubu, vb." sözler kullanılmalıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:
 
"Sabahın seheri" söz grubu bir belirtili isim tamlamasıdır. 
"Sabahın seheri" söz öbeği bir belirtili isim tamlamasıdır. 
"Sabahın seheri" kelime grubu bir belirtili isim tamlamasıdır.

Arkadaşı İstanbul'da marangozculuk yapıyor.


Meslek ismi anlamında "marangoz" sözcüğü kullanılır. "Marangozluk"; bir meslek ismi olup "marangozun işi ve zanaatı" anlamına gelmektedir. "Marangozculuk" diye bir meslek yoktur. "-cu" eki gereksizdir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir: 
 
Arkadaşı İstanbul'da marangozluk yapıyor. 
 
Camdan yankılanan ışık gözlerimizi kamaştırdı. 

"Yankı" "sesin bir yere çarpmasıyla oluşan ikinci bir ses" demektir. Cümlede; "bir yüzeye çarparak yön değiştiren" anlamında bir sözcüğün kullanılması gerekir ki o da "yansıma" sözcüğüdür. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Camdan yansıyan ışık gözlerimizi kamaştırdı. 

Bu yapının Osmanlılara ait olma oranı yüksek.


Cümlede "oran" sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. "Oran"; "iki şeyin birbirini tutması" demektir. Burada bir ihtimalden bahsediliyor. O da "olabilirlik" anlamındaki "olasılık" sözcüğüdür. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Bu yapının Osmanlılara ait olma olasılığı yüksek.

 
Tabaka havuzun üstünü olduğu gibi kapsamıştı. 

"Kapsamak"; "sınırları içinde yer alan, içine alan" anlamında kullanılan bir sözcüktür.  Cümlede "her tarafı örtmek" anlamına gelen "kaplamak" sözcüğünün kullanılması gerekir. Doğru cümleyi yazmak gerekirse:
 
Tabaka havuzun üstünü olduğu gibi kaplamıştı. 
 
Öğrencilerin sayısının kalabalık olması bu sonucu doğuruyor. 

Öğrencilerin sayısı, kalabalık olmaz. Öğrenciler, "kalabalık" olabilir. Cümlenin doğru yazımı:
 
Öğrencilerin kalabalık olması bu sonucu doğuruyor. 
 
Teknoloji ne kadar artarsa da el emeğinin önemi azalmaz. 

"Artmak"; "çoğalmak" anlamında kullanılan bir sözcüktür. Teknoloji için "gelişme" ve "ilerleme" kavramları kullanılır. Cümlenin doğru yazımı:
 
Teknoloji ne kadar ilerlese de el emeğinin önemi azalmaz. 
 
Yemeğini erken yemesi gerektiği halde hasta bu yasağa uymuyor.

"Yemeği erken yemek"; bir yasak değil, bir kuraldır. Dolayısıyla "yasak" sözcüğü yerine "kural" sözcüğünü kullanmak gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Yemeğini erken yemesi gerektiği halde hasta bu kurala uymuyor. 
 
Her anne en az bir çocuk sahibi olmak ister. 

"Anne"; "çocuğu olan kadın, valide" demektir. Yani anne "en az bir çocuk sahibi kadın" demektir. Cümlede "anne" sözcüğünün yanlış anlamda kullanılması söz konusudur. Cümledeki "anne" sözcüğünün yerine "kadın" sözcüğü gelmelidir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Her kadın en az bir çocuk sahibi olmak ister. 
 
3. Yerinde Kullanılmayan Sözcük veya Öğeler (Sözün Yanlış Yerde Kullanılması): Bir sözcüğün anlamına uygun yerde kullanılmamasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır.
 
Örnekler
 
Geri kalmış ülkemizin bazı şehirlerine öncelik tanınacak. 

"Geri kalmış" söz grubunun yerinde kullanılmadığı görülür. Geri kalan ülkemiz değil; ülkemizin bazı şehirleridir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle düzeltilebilir:
 
Ülkemizin geri kalmış bazı şehirlerine öncelik tanınacak. 
 
Eski içişleri bakanı vefat etmiş. 

"Eski" sözcüğü cümlede yanlış yerde kullanılmıştır. "İçişleri"nin eski ve yenisi olmaz. Eski ve yeni bakan olabilir. Cümledeki bozukluk şöyle giderilebilir:
 
İçişleri eski bakanı vefat etmiş. 
 
Ağrısız kulak delinir. 

"Ağrısız" sözcüğü cümlede yanlış yerde kullanılmıştır. Cümle; "kulağı ağırmayanların kulağı delinir." anlamını vermiştir. Oysa anlatılmak istenen farklıdır. Cümlede, müşteri çekmek için "eylemi" etkili kılma amaçlanmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Kulak ağrısız delinir. 
 
Okuldaki öğrencilerin bütün adlarını ezbere bilirdi.

"Bütün" sözcüğü cümlede yanlış yerde kullanıldığından kastedilmek istenilenin dışında bir anlam ortaya çıkmıştır. Cümle bu haliyle bir öğrencinin sayıca çokluk isimlerini kastetmektedir. İsimlerin değil; öğrencilerin çokluğu söz konusudur. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Okuldaki bütün öğrencilerin adlarını ezbere bilirdi. 
 
Ahmet üç gün içinde petrol üreten ülkeleri ziyaret edecek. 

Petrol üretimi uzun süren bir uğraş olup emek gerektiren bir iştir. Üç günde petrol üretilemez. "Üç gün" söz grubu yanlış yerde kullanılmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Ahmet petrol üreten ülkeleri üç gün içinde ziyaret edecek. 
 
Okulu bitirince doktor olarak doğduğu kasabada çalışmaya başlamış. 

İnsan, doğarken vasıfsız, unvansız doğar. Zamanla bazı unvanlara sahip olur. Hiç kimse annesinden doktor veya öğretmen olarak doğmaz. "Doktor olarak" söz öbeği yanlış yerde kullanılmıştır. Cümlenin doğru yazımı şu şekildedir:
 
Okulu bitirince doğduğu kasabada doktor olarak çalışmaya başlar. 
 
Mehmet, her yolda kalan insana yardım ederdi. 

"Her" sözcüğünün cümlede yanlış yerde kullanıldığını görmekteyiz. Bu şekliyle "birden fazla yol" anlamı çıkmaktadır. Oysa kastedilmek istenen farklıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Mehmet, yolda kalan her insana yardım ederdi. 
 
Ekranlar, tekrar tekrar ölen kişileri gösteriyordu. 

Cümlede geçen "tekrar tekrar" ikilemesi yanlış yerde kullanılmıştır. Her insan dünyaya bir kez gelir ve yine bir kez ölür. Cümleden aynı insanın defalarca öldüğü anlamı çıkmaktadır. Oysa cümlede; "görüntü"nün tekrar tekrar oluştuğu kastediliyor. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Ekranlar, ölen kişileri tekrar tekrar gösteriyordu. 
 
4. Karşılaştırma Yanlışlığı: Bazı cümlelerden iki farklı anlam çıkabilmektedir. Bunlar anlatım bozuklukları kapsamında değerlendirilir.
 
Örnekler 
 
Öğretmen, çocuğuyla eşinden çok ilgileniyor. 

Cümleden iki anlam çıkmaktadır. Birincisi; "öğretmen de eşi de çocuğuyla ilgileniyorlar ama öğretmen eşine oranla çocuğuyla daha fazla ilgileniyor. İkincisi ise "öğretmen, hem eşiyle hem de çocuğuyla ilgileniyor ama öğretmenin çocuk sevgisi eş sevgisinin önüne geçiyor." anlamıdır.  
 
Sen onu benden çok aradın.

Cümlede iki anlam söz konusudur. Önce şahıs zamirlerini isimlere dönüştürelim: "Sen: Mustafa, o: Ali, ben: Furkan" olsun. Birinci anlam; "Mustafa ve Furkan Ali'yi arıyorlar ama Furkan daha çok arıyor. İkincisi: "Mustafa hem Ali'yi hem Furkan'ı arıyor ama Mustafa, Furkan'ı daha çok arıyor." anlamıdır. 
 
Ali maç izlemeyi Mustafa'dan çok sever.

Cümlede iki anlam söz konusudur. Birinci anlam: "Ali de Mustafa da maç izlemeyi seviyorlar ama Ali, maç izlemeyi daha çok seviyor. İkinci anlam: "Ali, maç izlemeyi de Mustafa'yı da seviyor ama Ali'nin maç izleme sevgisi Mustafa'ya olan sevgisinin önüne geçiyor, anlamıdır.
  
5. Zamir Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları (Anlam belirsizliği): Bazı cümlelerde tamlayan durumundaki zamiri yazmamak anlam karışıklığına yol açar. Cümlenin başına hem "senin" hem de "onun" zamiri getirilebilirse orada bir anlam belirsizliği vardır. Bu da anlatım bozukluklarını beraberinde getirir.
 
Örnekler
 
Sesini herkes beğenmiştir.

Cümlede tamlanan olan "sesini" sözcüğü iki "tamlayan"ı da alabilmektedir. Yani cümleye hem "senin" hem de "onun" tamlayanı getirebilir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:
 
Senin sesini herkes beğenmiştir.
Onun sesini herkes beğenmiştir.
 
Okulunu arkadaşlarına her zaman tavsiye eder.

Cümleden iki anlam çıkmaktadır. "Okulunu" tamlananı, "onun" ve "senin" tamlayanına bağlanmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir: 
 
Senin okulunu arkadaşlarına her zaman tavsiye eder.
Onun okulunu arkadaşlarına her zaman tavsiye eder.
 
6. Deyim ve Atasözü Yanlışları (Bunların Yanlış Anlamlarda Kullanılması veya Yerinde Kullanılmaması): Deyimler ve atasözlerindeki kelimeler, kelime grupları kesinlikle değiştirilemez. Cümlelerde kullanılan deyim ve atasözlerinin anlamının cümleye uygun olması gerekir. Aksi bir kullanım anlatım bozukluğuna yol açar.
 
Örnekler
 
Ne kadar acıktığımı bir bilsen midem zil çalıyor. 

Cümlede geçen deyimin yapısı değiştirilmiştir. "Mide" sözcüğü bu deyimde yer almamaktadır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Ne kadar acıktığımı bir bilsen karnım zil çalıyor. 
 
Olanlar karşısında saçlarım diken diken olmuştu.

Yukarıdaki cümlede deyimin yapısının bozulmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. "Saç" sözcüğünün bu deyimin içinde geçmemesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Olanlar karşısında tüylerim diken diken olmuştu. 
 
El öpmekle ağız aşınmaz.

Deyimin yapısı değiştirilmiştir. "Ağız" sözcüğü bu bozukluğa neden olmuştur. Cümledeki bozukluk şu şekilde giderilebilir:
 
El öpmekle dudak aşınmaz. 
 
Çarşı ana baba günü çuvaldız atsan yere düşmez.

"Çuvaldız" sözcüğü cümlede deyimi deyim olmaktan çıkarmıştır. Deyimlerde herhangi bir sözcük çıkarılmaz. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Çarşı ana baba günü iğne atsan yere düşmez. 
  
Çocuklarınızın sorunlarına cevapsız kalmayın. 

Yukarıdaki cümlede sorunlara "cevapsız kalmak" gibi bir yakıştırmada bulunulmuştur. Böyle bir kullanım Türkçede yoktur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Çocuklarınızın sorunlarına duyarsız kalmayın. 
 
Güzel haberi alınca sevinçten etekleri tutuştu.

"Etekleri tutuşmak"; "telaşlanmak" anlamına gelen bir deyimdir. Cümlede, sevinç ve mutluluk anlamını içeren bir deyim olmalıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Güzel haberi alınca sevinçten etekleri zil çaldı. 
 
7. Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanılması: Bir cümlede anlamca birbirine aykırı olan sözlerin birlikte kullanılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar. Bu tür cümlelerde genellikle kesinlik ihtimal çelişkisi görülür.
 
Örnekler
 
Tam seksen civarında köyün yolu kapalıdır.

Cümlede "tam" ve "civarında" sözcüklerinin birlikte kullanıldığını görmekteyiz. "Tam"; "kesinlik", "civarında"; "ihtimal" bildiren sözcüklerdir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir: 
 
Seksen civarında köyün yolu kapalıdır.
Tam seksen köyün yolu kapalıdır.
 
Hiç şüphesiz Türkiye'nin en soğuk şehri Erzurum olsa gerek.

"Hiç şüphesiz" söz grubu "kesinlik" bildirirken; "olsa gerek" söz grubu "ihtimal" bildirmektedir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir: 
 
Hiç şüphesiz Türkiye'nin en soğuk şehri Erzurum'dur.
Türkiye'nin en soğuk şehri Erzurum olsa gerek.
 
Emanetlerimi eminim bu saate kadar almış olmalısınız.

"Eminim" sözü "kesinlik"; "almış olmalısınız" sözcükleri de "ihtimal" bildirmektedir. Bu iki sözün bir arada kullanılmaması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir: 
 
Emanetlerimi eminim bu saate kadar almış.
Emanetlerimi bu saate kadar almış olmalısınız.
 
Bu şehre yerleşeli hemen hemen tam on yıl oldu.

Cümlede geçen "hemen hemen" söz grubu "ihtimal" bildirirken; "tam" sözcüğü de "kesinlik" bildirmektedir. Bu iki sözcüğün bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleyi şu şekilde düzeltebiliriz:
 
Bu şehre yerleşeli tam on yıl oldu.
  
8. Mantık Hataları: Düşünce bazında gerçekleşen anlatım bozukluklarıdır. Mantık hataları daha çok olayların önem sırası bağlamında yapılan hatalardır. Yani olayların öncelik sıralamasındaki yanlışlıklardır.
 
Örnekler

Mustafa ile değil Galatasaray maçına hiçbir maça gidilmez.

Cümlede sıralama hatası yapılmış. "Hiçbir maça" söz öbeği ile "Galatasaray" sözcüğünün yer değiştirmesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Mustafa ile değil bütün maçlara Galatasaray maçına bile gidilmez. 
 
Eskiden evimizde mumumuz hatta elektriğimiz bile yoktu.

Önem sıralamasında daima "elektrik", "mum"dan önce gelir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Eskiden evimizde elektriğimiz hatta mumumuz bile yoktu. 
 
9. Yapısı Yanlış Sözcük Kullanmak: Bir sözcüğün dil bilgisi kurallarına aykırı türetilmesidir. Anlatım bozuklukları ile ilgili çok fazla karşımıza çıkan bir özellik değildir.
 
Örnekler

Ortalığı kokturdu. 

"Kokturdu" sözcüğünün yanlış türetilmesinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır.  Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Ortalığı kokuttu. 
 
Bölgevi meseleler konuşulacak. 

"Bölgevi" sözcüğü yanlış türetilmiştir. Sözcüğe "-sel" ekinin getirilmesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Bölgesel meseleler konuşulacak. 
 
10. Yardımcı Eylemleri Gereksiz Kullanmak: Yardımcı eylemler (olmak, kılmak, etmek, eylemek) genellikle dilimize yabancı dillerden geçmiş isim soylu sözcüklere eylem özelliği kazandırmak için kullanılır. Bunların yerine türemiş fiiller kullanılmalıdır.
 
Örnekler
 
Oraya zamanında varacağınızı umut ediyorum/umuyorum.

Bakanlık, kapalı mekânlarda sigara içmeyi yasak etti/yasakladı.
 
Not: Bu konunun anlatım bozukluğu olup olmadığı hususu tartışma konusudur. Sınavlarda şu ana kadar bununla ilgili soru da sorulmamıştır.
 
B. Yapı Bakımından Anlatım Bozuklukları-Bağlaşıklık
 
I. Özne Yüklem Uygunluğuna Aykırı Yanlışlıklar

a. Tekillik-Çoğulluk Uygunluğuna Aykırılık: Aslında tekil olması gereken yüklemlerin çoğul yapılmasıyla meydana gelen hatalardır. Bu konuda şu kurallar geçerlidir:
 
1. Çoğul organ, duyu, eylem, zaman adları ve soyut kavramlar özne oldukları zaman bunların yüklemleri tekil olur.
 
Örnekler
 
Kulaklar işitmiyorlar. 

Cümlede geçen "kulak" sözcüğü çoğul eki almıştır. Organ adları çoğul eki aldıklarında yüklem tekil olur. Cümle şöyle düzeltilebilir:
 
Kulaklar işitmiyor.  
 
Sevinçler, bizi her zaman bulmazlar.

Cümlede geçen "sevinçler" sözcüğü soyut bir kavram olduğundan ve çoğul eki aldığından yüklemin tekil olması gerekir. Cümlenin doğru yazımı şöyledir: 
 
Sevinçler, bizi her zaman bulmaz. 
 
Düşünceler bazen bizi yanıltabilirler. 

"Düşünce" sözcüğünün soyut bir kavram olması yüklemin tekil olmasını gerektirir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Düşünceler bazen bizi yanıltabilir.
 
2. Sayı sıfatı alan öznelerin yüklemleri tekil olur.
 
Örnekler

İki pilot göreve gelmişler. 

Cümlede  "iki" sayısı ve  "-ler" ekinin bir arada kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümle şu şekilde düzeltilebilir.
 
İki pilot göreve gelmiş. 
 
3. İnsan dışındaki varlıklar çoğul özne olduklarında yani öznenin bitki, hayvan adının çoğulu ya da tekili olduğu durumlarda yüklem tekil olur.
 
Örnekler
 
Ağaçlar yapraklarını döktüler. 

Cümlede insan dışındaki bir varlık olan "ağaç" sözcüğü özne olduğundan yüklemin tekil olması gerekir. Cümlenin doğru yazımı aşağıdaki gibidir:
 
Ağaçlar yapraklarını döktü. 
 
Kuşlar uçuştular. 

Yukarıdaki cümlede bir hayvan adı olan "kuş" sözcüğü çoğul eki aldığından yüklemin tekil olması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Kuşlar uçuştu. 
  
Bağrışmalar bizi korkuttular. 

"Bağrışmalar" sözcüğündeki "-ler" çoğul eki yüklemin tekil olmasını gerektirir. Cümledeki bozukluk şu şekilde giderilebilir:
 
Bağrışmalar bizi korkuttu. 
 
4. Söylemek istediklerimize küçümseme, saygı, incelik, alay anlamı kattığımızda özne tekil de olsa yüklem tekil de çoğul da olabilir. Her iki kullanım da doğrudur.
 
Örnekler
 
Mustafa Bey bizi hoş karşılamadılar. (Doğru)
Mustafa Bey bizi hoş karşılamadı. (Doğru)
 
5. Öznenin çoğul eki almayıp anlamca çokluk bildirdiği cümlelerin yüklemleri tekil olur. Öznede belgisiz zamir veya sıfat bulunursa yüklem tekil olur.
 
Örnekler
 
Dün herkes okula gelmiştiler. 

Yukarıdaki cümlede özne olan "herkes" sözcüğü ile "-ler" çokluk eki alan yüklem birlikte kullanılmıştır. Bu da anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Cümlenin doğru yazımı şu şekildedir:
 
Dün herkes okula gelmişti. 
 
Komisyon uygun kararı vermişler. 

"Komisyon " sözcüğü "-ler, -lar" eki almadığı halde çokluk bildiren bir sözcüktür. Bu durumda cümlenin yükleminde "-ler" ekinin olmaması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Komisyon uygun kararı vermiş. 
 
Birçok insan bu konuda farklı düşünüyorlar.

"Birçok" sözcüğü çokluk bildiren bir sözcüktür. Özne anlamca çokluk bildirdiğinden yüklemde "-lar" ekinin olmaması gerekir. İlgili cümle şu şekilde düzeltilebilir:
 
Birçok insan bu konuda farklı düşünüyor. 
 
Halkımız size aslında hesap soruyorlar.

"Halk" sözcüğü topluluk ismidir. Bu sözcük cümlede özne görevinde kullanılmıştır. "-ler, -lar" çokluk ekinin yüklemde olmaması gerekir. Cümledeki bozukluk şu şekilde giderilebilir:
 
Halkımız size aslında hesap soruyor. 
 
6. Öznenin insandan meydana geldiği ve çoğul olduğu cümlelerde yüklem tekil de çoğul da olabilir. Bu durum anlatım bozukluğu oluşturmaz.
 
Örnekler

Gençler bahçede top oynuyor. (Doğru)
Gençler bahçede top oynuyorlar. (Doğru)
  
7. İnsan dışındaki çoğul özneler "kişileştirme" sanatı olduğu durumlarda yüklem çoğul olabilir.
 
Örnekler

Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyorlar.
 
Cümlede insana özgü bir özellik olan "anlatmak" özelliği cansız bir varlık olan "tekerlekler"e atfedilmiştir. Bu da kişileştirmeyi beraberinde getirmiştir.
 
b. Kişi Bakımından Uygunsuzluktan Kaynaklanan Yanlışlıklar
 
1. Özne hangi kişi ise yüklem o kişiye göre çekimlenir.
 
Örnek

Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim.  (Özne I. tekil kişi; yüklem de I. tekil şahıs eki almış.)
 
2. Bir cümlede birden fazla özne varsa ve bu öznelerin biri I. kişi ise yüklem I. çoğul şahıs olur. (Özne I. ve II., I. ve III. veya I., II. ve III. kişiden oluşursa yüklem I. çoğul kişi olur.) Farklı uygulamalar kişi bakımından uygunsuzluğu doğuracağından anlatım bozukluğuna sebep olacaktır.
 
Örnek

Ali, Ahmet ve ben dün size uğramıştım. (Yanlış)

Ali, Ahmet ve ben dün size uğramıştık. (Doğru)
 
3. Birden fazla özne varsa biri II. kişi ise yüklem II. çoğul şahıs olur. 
 
Örnekler

Okula Ahmet ve sen gideceksin. (Yanlış)
Okula Ahmet ve sen gideceksiniz. (Doğru)
 
Soruyu sen ve Mustafa yanıtlayabilir. (Yanlış)
Soruyu sen ve Mustafa yanıtlayabilirsiniz. (Doğru

Koşuda bir ben bir de sen varsın. (Yanlış)
Yeryüzünde bir ben bir de sen varız. (Doğru)
 
II. Öğe Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
Ortak öğelerin yer aldığı sıralı ve birleşik cümlelerde bulunan anlatım bozukluklarıdır. Öğe eksikliğinden kaynaklanan başlıca anlatım bozuklukları şunlardır:
 
1. Yüklem Yanlışları: Yüklemin çatı, kişi, zaman, yardımcı eylem ve ek eylem açısından cümleye uygun düşmemesidir. Genellikle birden fazla yüklemin olduğu cümlelerde ortak kullanımdan kaynaklanan yanlışlıklardır. 
 
Örnekler
 
Kahvaltıda reçel, ekmek, peynir ve çay içtik.

Cümle, bağımlı sıralı bir cümledir. Birinci cümlenin yüklemi eksiktir. Çay, içilir fakat reçel ve ekmek içilmez. Cümle; "Kahvaltıda reçel, ekmek, peynir içtik ve çay içtik." şeklindedir. Bu da yanlış bir kullanımdır. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:

 
Kahvaltıda reçel, ekmek, peynir yedik ve çay içtik. 
 
Baktığımız dairenin balkonu büyük ama yeterli değildi. 

Cümle, sıralı bir cümledir. Cümle; "Baktığımız dairenin balkonu büyük değildi ama yeterli değildi." şeklindedir. "Değil" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Bu da yanlış kullanıma neden olmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Baktığımız dairenin balkonu büyüktü, ama yeterli değildi. 
 
İçkiyi hiç, sigarayı ara sıra içerim.

Cümledeki "içmek" yüklemi ortak kullanılmıştır. Bu da anlatımı bozmuştur. Cümle bozuk haliyle "İçkiyi hiç içerim, sigarayı ara sıra içerim" şeklindedir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

 
İçkiyi hiç içmem, sigarayı ara sıra içerim. 
 
Sen bana hüzün, ben sana mutluluk verdim.

"Verdim" yükleminin cümlelerde ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu söz konusudur. Cümle; "Sen bana hüzün verdim, ben sana mutluluk verdim." şeklindedir. Bu da bozuk bir anlatımdır. Yani şahıs ekleri uyuşmuyor. Cümlelerdeki anlatım bozuklukları şu şekilde giderilebilir:
 
Sen bana hüzün verdin, ben sana mutluluk verdim. 
 
Geçen yaz Antalya'ya, bu yaz İstanbul'a gideceğiz.

Cümle; bağımlı sıralı bir cümledir. İlk cümlenin yüklemi eksiktir. Cümle bu haliyle yazıldığında; "Geçen yaz Antalya'ya gideceğiz, bu yaz İstanbul'a gideceğiz." şeklini almaktadır. Oysa "geçen yaz" söz grubundan biz yüklemin de geçmiş zaman kiplerinden biriyle çekimlenmiş olması gerektiğini anlıyoruz. Cümlenin doğru yazılışı;
 
Geçen yaz Antalya'ya gittik, bu yaz İstanbul'a gideceğiz. 
 
Mustafa aşağı, ben yukarı çıkıyordum. 

Sıralı bir cümle olan bu cümlede "çıkıyordum" yüklemi ortak kullanılmıştır. Haliyle cümleler saçma bir niteliğe bürünmüş oluyor. "Mustafa aşağı çıkıyordum, ben yukarı çıkıyordum" gibi. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Mustafa aşağı iniyordu, ben yukarı çıkıyordum. 
 
Biriken sorunları sen de çözemezsin Mustafa da. 

"Mustafa ve sen" şahsı için aynı yüklemin kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. "Mustafa" ve "sen" şahısları farklı şahıs ekleri alır. Cümlelerdeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Biriken sorunları sen de çözemezsin Mustafa da çözemez. 
 
Dürüst biri olduğundan dün de bugün de kuşkuya düşmüyorum. 

Cümlede yüklemin ortak kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Öyle ki "dün" geçmişle ilgili; bugün ise şimdiki zaman ile ilgili bir zaman zarfıdır. İki zaman zarfı da şimdiki zaman kipiyle çekimlenmiş olan "düşmüyorum" yüklemine bağlanmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Dürüst biri olduğundan dün de kuşkuya düşmedim, bugün de kuşkuya düşmüyorum. 
 
2. Özne Yanlışları: Ortak olmayan öznelerin ortakmış gibi algılanmasından kaynaklanan anlatım bozuklukları özne yanlışlarının ana sebebidir. 
 
Örnekler

Derginin yanlışlıkları düzeltilecek ve yeniden basılacak.

Cümle, "Derginin yanlışları düzeltilecek ve derginin yanlışları yeniden basılacak" şeklindedir. Bu da yanlış bir kullanımdır. Basılacak olan şey derginin yanlışları değil "dergi"dir. Doğru yazım aşağıdaki gibidir:
 
Derginin yanlışlıkları düzeltilecek ve dergi yeniden basılacak. 
 
Mağazanın inşaatı önümüzdeki yıl bitecek ve hizmet verecek.

Yukarıdaki sıralı cümlede "mağazanın inşaatı" söz öbeği ortak kullanılmıştır. Bu da anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Yani cümle bu haliyle şu şekildedir: "Mağazanın inşaatı önümüzdeki yıl bitecek ve mağazanın inşaatı hizmet verecek." Oysa "mağazanın inşaatı" değil "mağaza" hizmet verecek. Doğrusu:
 
Mağazanın inşaatı önümüzdeki yıl bitecek ve mağaza hizmet verecek. 
 
Okul müdürünün yetkileri alındı ve görevden uzaklaştırıldı. 

"Okul müdürünün yetkileri" söz öbeği ortak kullanılmıştır. Bu da anlatımı bozmuştur. Cümle şu şekle dönüşmüştür: "Okul müdürünün yetkileri alındı ve okul müdürünün yetkileri görevden uzaklaştırıldı." Bu, yanlış bir kullanımdır. Görevden uzaklaştırılan okul müdürünün yetkileri değil de "okul müdürü"dür. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Okul müdürünün yetkileri alındı ve okul müdürü görevden uzaklaştırıldı. 
 
Arabanın yakıtı bitmiş, bir türlü çalışmıyor.

"Arabanın yakıtı" ortak kullanılmıştır. Cümleyi tam olarak yazdığımızda; "Arabanın yakıtı bitmiş, arabanın yakıtı bir türlü çalışmıyor." gibi saçma bir ifadeyle karşılaşırız. Bu da ikinci cümlenin öznesinin eksik olduğu anlamına gelmektedir. Cümlenin doğru ifadesi:
 
Arabanın yakıtı bitmiş, araba bir türlü çalışmıyor. 
  
Herkes yatmayı düşünüyor, çalışmayı düşünmüyordu. 

İkinci cümledeki özne eksikliği anlatımı bozukluğu oluşturmuştur. "Herkes" sözcüğü olumlu yüklemlerle kullanılır. "Düşünmüyordu" sözcüğü olumsuz çekimlenmiş bir yüklem olduğundan ondan önce olumluluk ifade eden bir öznenin gelmesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Herkes yatmayı düşünüyor, kimse çalışmayı düşünmüyordu. 
 
İnanılmaz bir hızla yolda seyreden aracın lastiği patladı ve kaza yaptı.

Cümle "İnanılmaz bir hızla yolda seyreden aracın lastiği patladı ve aracın lastiği kaza yaptı." şeklindedir. Cümlede bozuk bir anlatım söz konusudur.  Kaza yapan, "aracın lastiği" değil de "araç"tır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
İnanılmaz bir hızla yolda seyreden aracın lastiği patladı ve araç kaza yaptı. 
 
3. Nesne Eksikliği: Çoğunlukla ortak öğe durumunda olmayan dolaylı tümlecin cümlede ortak kullanılmasından kaynaklanan anlatım bozuklukları bu başlık altında değerlendirilir. Bu tipteki anlatım bozuklukları daha çok sıralı ve bağlı cümlelerde görülür.

 
Örnekler
 
Yasalara göre, paranın üzerine yazı yazmak, yırtmak yasaktır.

Cümlede dolaylı tümlecin ortak kullanılması anlatımı bozmuştur. Yırtmak sözcüğünden önce nesnenin yer alması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:  
 
Yasalara göre, paranın üzerine yazı yazmak, paraları yırtmak yasaktır.
  
Yetimlere şefkat elimizi uzatmalı, korumalıyız. 

Dolaylı tümlecin ortak kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir: 

Yetimlere şefkat elimizi uzatmalı, onları korumalıyız.

 
Dostlarına değer veren, soran biriydi. 

"Dostlarına değer veren, dostlarına soran biriydi." şeklinde yanlış bir cümle ile karşı karşıyayız. Yani cümlede nesne eksikliği söz konusudur. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:
 
Dostlarına değer veren, onları soran biriydi. 
 
İstanbul'a iki kez gittim, çok beğendim.

"İstanbul'a" sözcüğü cümlede ortak kullanılmıştır. Bu da cümledeki anlatımı bozmuştur. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:
 
İstanbul'a iki kez gittim, İstanbul'u çok beğendim. 

4. Tümleç Yanlışları: Genellikle sıralı cümlelerde tümlecin ilgili yerde kullanılmamasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır.
 
Örnekler

Sizi destekliyoruz ve inanıyoruz. 

Cümle; "Sizi destekliyoruz ve sizi inanıyoruz." şeklinde yanlış bir anlatıma sahiptir. Cümlede "sizi" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Bu da anlatımı bozmuştur. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:
 
Sizi destekliyoruz ve size inanıyoruz. 
 
Yaşamını zenginleştiren, anlam kazandıran birçok dostu var. 

"Yaşamını" sözcüğü, belirtili nesne görevinde olup ortak kullanılmıştır. Bu da virgülden sonra gelen söze uygun düşmemiştir. Cümlede dolaylı tümleç eksikliği vardır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Yaşamını zenginleştiren yaşamına anlam kazandıran birçok dostu var. 
  
Babasını zor günlerinde hiç yalnız bırakmadı, her zaman sahip çıktı. 

Yukarıdaki cümle bağımlı sıralı bir cümledir. Yani iki cümle vardır burada. "Bırakmadı" geçişli yani nesne alabilen; "sahip çıktı" geçişsiz, yani nesne alamayan bir fiildir. Cümlede "babasını" belirtili nesnesi ortak kullanıldığı için anlatım bozukluğu oluşmuştur. Bu cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
 
Babasını zor günlerinde hiç yalnız bırakmadı, ona her zaman sahip çıktı. 
  
III. Tamlama Yanlışları: "Tamlayan ve tamlanan"ları ortak olmadıkları halde bunları ortakmış gibi düşünmekten kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır. Yine bir sıfatla bir adın ortak tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna neden olur. 
 
Örnekler

Olaylar, ekonomik ve sağlık açısından ele alınmalı.

Bir sıfatla bir adın ortak tamlanana bağlanmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu söz konusudur. Cümle; "Olaylar, ekonomik açısından ve sağlık açısından ele alınmalı." şeklinde yanlış oluşturulmuştur. "Ekonomik açı" ve "sağlık açısı" olması gerekir. Birincisi sıfat; ikincisi isim tamlamasıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Olaylar, ekonomik açıdan ve sağlık açısından ele alınmalı. 
 
Valilik tarafından bütün özel ve devlet okulları tatil edildi. 

Cümle; "Valilik tarafından bütün özel okulları ve devlet okulları tatil edildi." şeklinde yanlış oluşturulmuştur. "Özel" sözcüğünden sonra "okullar" sözcüğü getirilmelidir. "Özel okullar" sıfat; "devlet okulları" isim tamlamasıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Valilik tarafından bütün özel okullar ve devlet okulları tatil edildi.
 
Afetzedelere her türlü tıbbi ve gıda yardımı yapıldı.

Bir sıfatla bir ismin aynı tamlanana bağlanmasından kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır. "Yardımı" tamlananı ortak kullanılmıştır. "Tıbbi yardım" ve "gıda yardımı" şeklinde olması gerekir. Birincisi sıfat; ikincisi isim tamlaması şeklindedir. Cümlenin doğrusunu yazacak olursak:
 
Afetzedelere her türlü tıbbi yardım ve gıda yardımı yapıldı. 
 
Bu yasadan özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak. 

"Kuruluşlarında" tamlananı ortak kullanılmıştır. Sıfat da isim de (özel ve kamu sözcükleri) bu sözcüğe bağlanmıştır. Bu yanlışlıklar, anlatım bozuklukları ile ilgili sorularda hemen fark edilmeyebilir. Onun için bağlaçların olduğu yerlere dikkat etmek gerekir. "Özel kuruluşlar" bir sıfat; "kamu kuruluşları" bir isim tamlamasıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

 
Bu yasadan özel kuruluşlarla kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak. 
 
Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi. 

Cümledeki "kültürel" ve "sanat" sözcükleri aynı tamlanana bağlanmıştır. "Kültürel etkinlikleri" tamlaması Türkçe söz dizimine aykırıdır. Cümledeki yanlışlık şöyle düzeltilebilir:
 
Şehrimizde çeşitli kültürel etkinlikler ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi. 
 
Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi.  

Cümle; "Bu önlemler ekonomik açısından ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi." şeklindedir. Bu da dil ve anlatım açısından bozuk bir ifadedir. "Ekonomik açısından" değil de "ekonomik açı"dan olması gerekir. Birinci tamlama, sıfat tamlaması; ikincisi isim tamlamasıdır. Cümlenin doğrusu aşağıdaki gibidir:
 
Bu önlemler ekonomik açıdan ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi. 
   
IV. Ek Yanlışları (Tamlayan Eki Eksikliği)
 
Örnekler

Verdiğimiz hizmetler kalıcı olduğu herkesçe bilinmelidir. 

Yukarıdaki cümlede "tamlayan" unsurunu oluşturan "hizmetler" sözcüğündeki tamlayan eki eksiktir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
 
Verdiğimiz hizmetlerin kalıcı olduğu herkesçe bilinmelidir. 
  
V. Tamlayan Eksikliği
 
Örnekler

Arkadaşlarına gitmeden size gelmelerini bekleme. 

Cümleye dikkatle bakıldığı zaman "gelmelerini" sözcüğünün iyelik ekini alarak isim tamlamasının "tamlanan"ını oluşturduğu görülür. O zaman bunun bir de "tamlayan" unsurunun olması gerekir. "Onların" sözcüğü cümleye uygun tamlayan olabilir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Arkadaşlarına gitmeden onların size gelmelerini bekleme. 
 
Yazıyı dikkatlice inceleyip alt tarafını paraf ediniz.

Cümledeki "yazıyı" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Cümledeki "tarafını" sözcüğü iyelik ekini almış ve "tamlanan" unsurunu oluşturmuştur. Cümleye baktığımızda bunun tamlayan unsurunun "yazının" sözcüğü olması gerektiğini anlarız. Öyleyse bu cümlenin anlatım bozukluğundan arındırılmış hali şu şekildedir:
 
Yazıyı dikkatlice inceleyip yazının alt tarafını paraf ediniz. 
 
Sözünü ettiğiniz binayı ne gördüm ne de yerini bilirim. 

Cümlede geçen "yerini" sözcüğü iyelik eki aldığından "tamlanan" durumundadır. Bunun bir de "tamlayan" unsurunun olması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Sözünü ettiğiniz binayı ne gördüm ne de binanın yerini bilirim. 
 
Size derdimi söylersem dermanını arar mısınız? 

Cümlede "tamlayan" eksikliği söz konusudur. "Dermanını"; "tamlanan" unsurudur. Bunu, almış olduğu iyelik ekinden anlıyoruz. "Derdimi" sözcüğü tamlayan görevini üstlenmiş fakat tamlayan eklerinden birini almamıştır. Öyleyse cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Size derdimi söylersem derdimin dermanını arar mısınız? 
  
VI. Çatı Uyuşmazlığı: Etken-edilgenlik uyuşmazlığıdır. Birleşik veya sıralı cümlelerde yüklem olan sözcükler aynı özneyi alırsa ikisi de etken veya edilgen olmalıdır. Bu tip sorularda fiil veya fiilimsi olan sözcüklere yoğunlaşmak gerekir.
 
Örnekler
 
Sorular okuyarak çözülsün.

Cümlenin öğelerini bulduğumuzda çözülsün: yüklem, okuyarak: zarf tümleci, sorular: sözde özne'dir.  Yani cümle edilgen çatılıdır. Edilgenliğin en önemli koşulu yüklemdeki "-l,-n" ekleridir. "Çözülsün" sözcüğünde edilgenlik söz konusu olduğuna göre yani yükleminde "-l" eki olmasına karşın; "okuyarak" sözcüğü edilgen değildir. Onun da "-l,-n" eklerinden birini alması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Sorular okunarak çözülsün. 
 
Pencereler açılıp oda güzelce havalandırmalıdır. 

Konu başlığında bu tür hataların daha çok birleşik ve sıralı cümlelerde olduğunu söylemiştik. Burada da "açılıp" zarf fiili cümleyi girişik birleşik cümle yapmıştır. "Açılıp" sözcüğü edilgen çatılıdır. "Havalandırmalıdır" çekimli fiili ise edilgen çatılı değildir. Cümlenin doğru yazımı aşağıdadır.

Pencereler açılıp oda güzelce havalandırılmalıdır.

 
Çay içildikten sonra konuyu görüştüler. 

"İçildikten" eylemsisi edilgenlik eki almış; "görüştü" çekimli fiili ise edilgenlik ekini almamıştır. İkisi de aynı çatı eklerini almak zorunda oldukları için "içildikten" sözcüğündeki edilgenlik ekini atmamız gerekir. Cümle şöyle düzeltilebilir:
 
Çay içtikten sonra konuyu görüştüler. 
   
VII. Yapısı Yanlış Sözcük Kullanmak
 
Örnekler

Tembelin tekidir. İsmini dahi doğru dürüst yazabilemez. 

Türkçede kurallı birleşik fiillerden olan yeterlilik fiili olumsuz yapılırken birleşiği oluşturan sözcüklerden ikincisi düşer. Bu, istisnai bir durumdur. "Yazabilemez" sözcüğü "yazabilir" sözcüğünün olumsuzu olduğu halde artık kullanılmamaktadır. Onun yerine "yazamaz" sözcüğü kullanılır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Tembelin tekidir. İsmini bile doğru dürüst yazamaz. 
 
VIII. Kip Uyuşmazlığı: Birbiriyle ilgili fiiller arasında kiplerin ifade ettiği zaman anlamı bakımından fiillerin uyumlu olmamasına denir.

Örnekler
 
Ne vakit yanınıza gelsem güç verdiniz. 

"Gelsem" ve "verdiniz" sözcüklerinde yer alan kipler farklıdır. Kiplerin biri geçmiş zaman olursa diğerinin de geçmiş zaman kipi olması gerekir. Kipler şu şekillerde yazılmalıdır:
 
Ne zaman yanınıza geldiysem güç verdiniz. 
Ne zaman yanınıza gelirsem güç verirsiniz. 
 
IX. Olumluluk- Olumsuzluk Uyumu: Özne olumlu ise yüklem olumlu; özne olumsuzluk içeriyorsa yüklem de olumsuz olmalıdır. 
 
Olumluluk içeren özneler: herkes, hepsi, tümü, tamamı...

Olumsuzluk içeren özneler: hiç kimse, hiçbiri, kimse...
 
Örnekler

Akşamleyin herkes habere baktı, ama ayrıntıyı fark etmedi.

Burada iki cümle vardır. Bir cümlenin yüklemi olumlu diğerinin olumsuzdur. "Herkes" sözcüğü olumlu durumlar için kullanılan bir özne iken burada ortak kullanılmıştır. İkinci cümleye anlamsal uyum sağlayamamıştır. İkinci cümleye olumlu anlam içeren bir özne getirmek gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Akşamleyin herkes habere baktı, ama kimse ayrıntıyı fark etmedi.

 
Herkes evine gitmiş, ona sahip çıkmamıştı. 

Yukarıdaki cümle bağımsız sıralı bir cümledir. Yani iki cümleden oluşmuştur. İlk cümlenin yüklemi olumsuz; ikincinin olumludur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Herkes evine gitmişti, hiçbiri ona sahip çıkmamıştı. 
 
X. Yardımcı Eylem, Eylemsi Eksikliği vb. Yanlışlıklar
 
Örnekler

Hangisinin başarılı hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.

Cümlede fiilimsi olan sözcüğün ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Cümlede yer alan "hangisinin" sözcüğünden önce bir fiilimsinin gelmesi gerekir. Cümlenin doğru yazımı şu şekildedir:
 
Hangisinin başarılı olduğunu hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz. 
  
Bu yemekleri sağlıklı ve yaşlı olmayan kişiler yiyebilir.

"Bu yemekleri sağlıklı olmayan ve yaşlı olmayan kişiler yiyebilir." şeklindeki ifade dil ve anlatım açısından kusurlu bir ifadedir. Cümlede "olmayan" sıfat-fiilinin ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu söz konusudur. "ve" bağlacından önce olumlu bir fiilimsinin getirilmesi gerekir. Cümlenin doğru yazımı aşağıdaki gibidir:
 
Bu yemekleri sağlıklı olan ve yaşlı olmayan kişiler yiyebilir. 
  
Ona, buraya gelmeden önce mi sonra mı telefon ettin?

Cümle ortak öğesiz şu şekildedir: "Ona, buraya gelmeden önce mi gelmeden sonra mı telefon ettin?" Ortak kullanılan öğeyi yazdığımızda cümle anlamsızlaşır. Cümlenin doğru yazımı şu şekildedir: 

Ona, buraya gelmeden önce mi buradan gittikten sonra mı telefon ettin?

 
Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve en önemli hedeftir. 

Cümleyi olduğu gibi yazdığımız zaman "Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve verebileceğimiz en önemli hedeftir." şeklinde bir anlatımla karşılaşırız. "Ödül" için "verebilecek" fiilimsisi kullanılabildiği halde; "hedef" için sözcüğü için kullanılamaz. "Hedef" sözcüğü için en güzel yakıştırma "göstermek" eylemidir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
 
Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve göstereceğimiz en önemli hedeftir. 
                                                       
Ayrıca bakınız

13 yorum:

  1. mükemmel başa kelime bulamadım hocam

    YanıtlaSil
  2. ilk kez bu konuyu burada tam anladım. Emeğinize binlerce teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Hocam size minettarım

    YanıtlaSil
  4. Çok kapsamlı olmuş tebrikler

    YanıtlaSil
  5. mükemmell vallahi çok çok sağol

    YanıtlaSil
  6. Oldukça başarılı bence. Bir de geçmişe dönük çalışma yapmak gerek. Site sahibinin müsaadesi olursa katkıda bulunmak isteriz: https://www.egitimaskina.com/anlatim-bozukluklarini-neden-bulamiyorum/

    YanıtlaSil
  7. Teşekkür eder, başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
  8. Kıymetli hocam, emeğinize sağlık. Hazırladığınız testleri öğrencilere vermemize izniniz var mı?

    YanıtlaSil
  9. Merhaba, yukarıda anlamsal anlatım bozukluklarını çok güzel açıklamışsınız ama yapısal anlatım bozuklukları nispeten biraz üstünkörü olmuş (doğru/yanlış ve hiçbir açıklama olmayan ikisi de doğru gibi maddeler var). Yine de çok faydalandığımı belirteyim.

    Bunun dışında neden bağlaçtan önce virgül kullanıyorsunuz? Tek başına bağlaçlar, adı üzerinde iki cümleyi bağlamaya yetmiyor mu? Teşekkür ederim. Bu sorumu cevaplarsanız hâlâ cevabını bulamadağım bir soru daha sormak isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bağlaçtan sonra virgül ile ilgili bir cümleye rastlamadım.
      Anlamsal bazı cümlelerden iki doğru cümle de çıkabilir demişim ve onları yazmışım.

      Sil