Arkadaşınız henüz
daha eve gitmemiş.
Cümlede
geçen "henüz" ve "daha" sözcükleri aynı anlama
geldiklerinden cümlede anlatım bozukluğu oluşmuştur. Cümle şu şekillerde
düzeltilebilir:
Arkadaşınız
henüz eve gitmemiş.
Arkadaşınız
daha eve gitmemiş.
Kulağıma
eğilerek alçak sesle bir şeyler fısıldadı.
Yukarıdaki
cümle anlatım bozuklukları açısından incelendiğinde "fısıldamak"
sözcüğünün cümlede yanlış anlamda kullanıldığı görülmektedir. Cümledeki
"fısıldamak" sözcüğü "başkalarının duyamayacağı şekilde alçak
sesle konuşmak" anlamını içerir. "Alçak ses" söz grubu cümlede
gereksizdir. Cümle, şu şekillerde düzeltilebilir:
Kulağıma
eğilerek alçak sesle bir şeyler söyledi.
Kulağıma
eğilerek bir şeyler fısıldadı.
Bu
yol yaya yürümekle bitecek gibi değil.
Cümledeki
"yaya" kelimesi ile "yürümek" anlaşıldığından ikisinin
birlikte yer alması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Cümledeki yanlışlık şöyle
düzeltilebilir:
Bu
yol yürümekle bitecek gibi değil.
Onunla ilk tanışmamız bir
hayli ilginçti.
Cümle
anlatım bozuklukları açısından incelendiğinde cümledeki "ilk"
sözcüğünün gereksiz olduğu görülür. "Tanışma"nın ikincisi, üçüncüsü
olmadığı için "ilk" sözcüğü gereksizdir. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
Onunla
tanışmamız bir hayli ilginçti.
Gece uyurken gördüğü rüyadan çok
etkilenmişti.
Yukarıdaki
cümlede geçen "rüya" ve "uyurken" sözcüklerinin bir arada
kullanılması anlatım bozukluğu oluşturmuştur. "Rüya" uykudayken
gerçekleşen bir hadisedir. Uyanık olduğumuzda rüya göremediğimize göre cümlede
geçen "uyurken" sözcüğü gereksizdir. Cümle şöyle düzeltilebilir:
Gece
gördüğü rüyadan çok etkilenmişti.
Türkçede, Arapça ve Farsça
dillerinden gelmiş sözcükler var.
Cümle
anlatım bozuklukları açısından incelendiğinde cümledeki "dillerinden"
kelimesinin gereksiz olduğu görülür. "Arapça" ve "Farsça"
zaten birer dil ismidir. "ça" ekiyle bu sağlanmıştır. Cümlede
"dil" sözcüğü gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Türkçede,
Arapça ve Farsçadan gelmiş sözcükler var.
Olanları
bana kendi ağzıyla itiraf etti.
Anlatım
bozuklukları açısından cümleyi incelediğimizde "itiraf etmek" sözünün
anlamının ön plana çıktığını görürüz. Cümlede geçen "itiraf etmek"
sözü "Başkaları tarafından bilinmesi sakıncalı görülen bir gerçeği
saklamaktan vazgeçip açıklama" anlamındadır. Yani "itiraf etmek"
insanın kendi ağzıyla olur. "Kendi ağzı" kelime grubu gereksizdir.
Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Olanları,
bana itiraf etti.
Davranışı
bize dostça gibi gelmemişti.
Cümle
anlatım bozuklukları açısından incelendiğinde "dostça" sözcüğündeki
"ça" ekinin "gibi" sözcüğünün anlamını da içerdiği görülür.
Cümledeki "gibi" edatı gereksizdir. Cümleyi şu şekilde
düzeltebiliriz:
Davranışı
bize dostça gelmemişti.
İki oyuncudan en uzunu
sakatlanmıştı.
Cümleyi
anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde cümledeki "en"
sözcüğünün gereksiz olduğunu görmekteyiz. "En" sözcüğü; en az
"üç" unsurun olduğu yerde kullanılır. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
İki
oyuncudan uzunu sakatlanmıştı.
Niçin
böyle yüksek sesle bağırıyorsun ki?
Cümleyi
anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde cümledeki "yüksek
sesle" söz grubunun gereksiz olduğunu görmekteyiz. "Bağırmak";
"yüksek ve gür ses çıkarmak, yüksek sesle konuşmak"tır. Aynı anlamlı
sözcüklerin bir arada kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
Niçin
böyle bağırıyorsun ki?
Biz,
onlara iki günde bir, gün aşırı giderdik.
Anlatım
bozuklukları açısından cümleyi incelediğimizde cümlede geçen "iki günde
bir" ve "gün aşırı" söz öbeklerinin birlikte yer alması anlatımı
bozmuştur. İkisi de "sık sık" anlamına gelmektedir. Cümleyi şu
şekillerde düzeltebiliriz:
Biz,
onlara iki günde bir giderdik.
Biz,
onlara gün aşırı giderdik.
Seninle bu
yüzden dolayı konuşmak istemiyorum.
"-den"
eki ile "dolayı" sözcüğünün cümlede birlikte yer alması anlatımı
bozmuştur. "Dolayı" sözcüğü gereksizdir. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
Seninle
bu yüzden konuşmak istemiyorum.
Hava
kirliliğinin nedenlerinden biri de yeşil
alanların azlığındandır.
"Nedenlerinden"
sözcüğünün "-dan" ekiyle aynı cümlede yer alması anlatımı bozmuştur.
Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Hava
kirliliğinin nedenlerinden biri de yeşil alanların azlığıdır.
Bu
konudaki iftiralar tamamen uydurmadır.
"İftira"
ve "uydurma" sözcüklerinin bir cümlede geçmeleri anlatım bozukluğu
oluşturmuştur. "İftira"; "Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç
yükleme veya uydurulmuş şey" demektir. Cümleyi şu şekillerde
düzeltebiliriz:
Bu
konudakiler tamamen iftiradır.
Bu
konudakiler tamamen uydurmadır.
Hiç
olmazsa bu soruyu doğru yapsaydın bari.
Cümleyi
anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "hiç olmazsa" söz
öbeği ile "bari" kelimesinin bir arada kullanıldığını
görmekteyiz. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:
Hiç
olmazsa bu soruyu doğru yapsaydın.
Bari
bu soruyu doğru yapsaydın.
Beklenmedik o
güzel sürpriz onu duygulandırdı.
"Sürpriz";
"beklenmedik zamanlarda yapılanlar, şaşırtı" anlamlarına gelmektedir.
"Beklenmedik" sözcüğü cümlede gereksiz olduğundan anlatım bozukluğu
oluşmuştur. Beklenilen şey zaten sürpriz olmaz. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
O
güzel sürpriz bizi duygulandırdı.
Kazada hayatını
kaybedenlerin cansız bedenleri ortada duruyordu.
"Hayatını
kaybeden kişilerin bedenleri" haliyle "cansız" olur. Anlatım
bozuklukları ile ilgili şu kuralı unutmayalım. Eğer bir söz cümleden
çıkarıldığında cümle anlamından bir şey kaybetmiyor ve şeklen bozulmuyorsa o
söz gereksizdir. Bu cümleden "cansız" sözcüğünü çıkarıp cümleyi
yeniden yazalım: "Kazada hayatın kaybedenlerin bedenleri ortada
duruyordu." Cümle anlamını korumuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Kazada
hayatını kaybedenlerin bedenleri ortada duruyordu.
Biz,
sanayi ürünlerini dışarıdan ithal ediyoruz.
Anlatım
bozuklukları ile ilgili sorularda kelime bilgisi de önemlidir.
"İthal" sözcüğü, "dışarıdan, başka bir ülkeden alınan"
demektir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Biz,
sanayi ürünlerini ithal ediyoruz.
Bu
yıl yurt dışına yapılan ihracat bir hayli arttı.
"İhracat";
"yurt dışına başka bir ifadeyle bir ülkeden diğerine yapılan her türlü
satım" demektir. "Yurt dışı" söz öbeği ile "ihracat"
sözcüğünün bir arada olması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
Bu
yıl ihracat bir hayli arttı.
İşte bu
yüzden dolayı sizleri buraya toplamış bulunuyoruz.
Anlatım
bozuklukları ile ilgili sorularda "dolayı" sözcüğü çok fazla
karşımıza çıkar. Cümlede "bu yüzden" söz öbeği ile "dolayı"
sözcüğünün birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. İkisi de
aynı anlama gelmektedir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
İşte
bu yüzden sizleri buraya toplamış bulunuyoruz.
Bu
davranışın doğruluğu insandan insana göre değişir.
Cümlede
geçen "göre" edatı anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleyi
şöyle düzeltebiliriz:
Bu
davranışın doğruluğu insandan insana değişir.
Ne
demektir Mustafa "lirizm"in anlamı?
Yukarıdaki
cümlede "lirizm"in anlamı sorulmaktadır. "Lirizm'in anlamı ne
demektir?" değil de "lirizm ne demektir?" şeklinde sorulması
gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Ne
demektir Mustafa lirizm?
İbrahim
yanındakine: "Senden büyük ablan var mı?" diye sordu.
Cümleyi
anlatım bozuklukları açısından inceleyelim. Cümlede geçen "abla"
sözcüğünün anlamı: "Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız
kardeşi"dir. Cümlede "abla" sözcüğü ile "senden büyük"
sözünün birlikte kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
İbrahim
yanındakine: "Ablan var mı?" diye sordu.
Stresten dolayı kaynaklanan
bir hastalık var.
Anlatım
bozuklukları ile ilgili sorularda "dolayı" sözcüğünün çok fazla
karşımıza çıktığını söylemiştik. Cümledeki "dolayı" sözcüğü
gereksizdir. "Dolayı" sözcüğünü cümleden çıkardığımızda cümlenin
anlamında bir daralma olmaz. "Stresten" sözcüğündeki "-ten"
eki zaten bu anlamı içermektedir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Stresten
kaynaklanan bir hastalık var.
Örnekler
Bu
roman geçen yıl yayınlandı.
"Yayım"; "kitap, gazete vb. neşriyatla
ilgili şeyler" için; "yayın" sözcüğü de "televizyon,
program vb. şeyler" için kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Bu
roman geçen yıl yayımlandı.
Borçlarımız
dışa bağımlı olmamızı sağladı.
Cümlelerde "sağladı,
sayesinde" olumlu; "neden oldu, yüzünden, yol açtı" sözleri
olumsuz durumlar için kullanılır. Bunların cümlelerde birbirlerinin yerlerine
kullanılmaması gerekir. Yukarıdaki cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Borçlarımız
dışa bağımlı olmamıza neden
oldu.
Oylamada bazı mebuslar
çekingen davranmış.
Cümledeki
"çekingen" sözcüğü kendi anlamının dışında kullanılmıştır.
"Çekingen"; "ürkek, tutuk kişi" anlamında kullanılır.
Cümlede "taraf olmayan" anlamında kullanılan "çekimser"
sözcüğü kullanılmalıdır. Anlatım bozuklukları içeren cümlelerde bir harf bile
bazen anlamı değiştirebilir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Oylamada
bazı mebuslar çekimser davranmış.
Düğün resimlerini kim
çekecek?
Cümledeki "resim"
sözcüğünün anlamının dışında kullanıldığını görmekteyiz. "Resim";
"kalem veya fırça ile bir bez veya kâğıda şekiller çizmek"tir. Burada
"görüntü" anlamı esas olduğu için "fotoğraf" sözcüğü
kullanılmalıdır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Düğün fotoğraflarını kim çekecek?
Ayşe
gayet iyi çorap dokurdu.
Cümledeki
"dokumak" sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. "Dokumak";
"tezgahta iplikle bir şeyler yapmak"; "örmek" ise
"elde, iplikle bir şeyler oluşturmak" demektir. Burada ikinci anlamın
olması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Ayşe,
gayet iyi çorap örerdi.
Okulumuzun
başarısını azımsayamazsınız.
"Azımsamak";
"nicel, somut şeyler" için; "küçümsemek"; "nitelik
bildiren durumlar, davranışlar" için kullanılır. "Başarı" soyut
bir kavram olduğundan "küçümsemek" sözcüğünü kullanmak
gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Okulumuzun
başarısını küçümseyemezsiniz.
Saçların
bir hayli büyümüş.
"Büyümek";
"boyutları artmak, iri olmak" demektir. İnsanın bedenen ve yaşça
geçirdiği süreçtir. Cümlede, "uzun duruma gelmek" anlamında
kullanılan "uzamak" sözcüğünü kullanmalıyız. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
Saçların
bir hayli uzamış.
Amerika'da
üç yıl öğretim gördü.
Cümledeki
"öğretim" sözcüğünün yanlış anlamda kullanıldığını görmekteyiz.
"Öğretim"; "ders, tedrisat" anlamlarına gelir. Burada
"gerekli bilgi ve alışkanlıkları kazanmak için yapılan uğraş"
anlamına gelen ve bir süreci kapsayan "öğrenim" sözcüğünün
kullanılması gerekir.
Amerika'da
üç yıl öğrenim gördü.
Bahçesine
çeşit çeşit fidanlar ekti.
"Ekmek";
"toprakla ilgili üretim, tohum işleri, toprağa bir şey serpmek"
demektir. Cümlede "fidan" söz konusu olduğu için "cisimleri
toprağa dik bir şekilde durdurmak" anlamındaki "dikmek"
sözcüğünün kullanılması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Bahçesine
çeşit çeşit fidanlar dikti.
Televizyonda yayımlanan dizilerde
oynamaya başladı.
Anlatım
bozuklukları ile ilgili sorularda "yayın" ve "yayım"
sözcükleri sürekli karşımıza çıkar. "Yayım"; "kitap, gazete,
dergi, yıllık, vb. neşriyatla ilgili şeyler"; "yayın";
"televizyon, program vb. şeyler" için kullanılır. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
Televizyonda yayınlanan dizilerde oynamaya başladı.
Fiyatlar pahalı olduğundan
kimse oraya uğramaz oldu.
"Pahalı"
sözcüğü "somut şeyler" için kullanılır. "Pahalı elbise, pahalı
ev" gibi. "Yüksek elbise, yüksek domates" bağdaştırması
alışılmamış bir bağdaştırmadır. Fiyat, kavramı için "yüksek" sözcüğü
kullanılır. Bu anlatım bozukluğu şöyle düzeltilebilir:
Fiyatlar yüksek olduğundan kimse oraya uğramaz oldu.
Aldığım
özel dersler yüzünden sınavda birinci oldum.
"Sağladı,
sayesinde" sözcükleri olumlu durumlar; "neden oldu, yüzünden, yol
açtı" sözleri olumsuz durumlar için kullanılır. Bunların birbirlerinin
yerine kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Aldığım
özel dersler sayesinde sınavda birinci oldum.
Evdeki
oksijen azaldıkça adamın nefes alışı gittikçe güçleniyordu.
Güçlenmek; "mevcut
durumdan daha iyi duruma gelmek, kuvvetlenmek" anlamındadır. Burada ise
"güç bir durumla karşılaşmak, zorlaşmak" anlamı vardır. Yani
"güçleşmek". Bu anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Evdeki
oksijen azaldıkça adamın nefes alışı gittikçe güçleşiyordu.
Herkesin
gözü önünde parasını zorla çaldılar.
"Çalmak";
"Başkasına ait olan bir şeyi gizlice almak, hırsızlık etmek"
demektir. Oysa burada göz önünde, aleni, açıkta yapılan bir eylem söz
konusudur. Cümle şöyle düzeltilebilir:
Herkesin
gözü önünde parasını zorla aldılar.
Kazandıkları
paralar mutluluklarına yol açtı.
"Sağladı,
sayesinde" sözcükleri olumlu durumlar; "neden oldu, yüzünden, yol
açtı" sözleri de olumsuz durumlar için kullanılır. Cümledeki anlatım
bozukluğunu şöyle düzeltebiliriz:
Kazandıkları
paralar mutluluklarını sağladı.
1984'lü yıllarda ülkede
bir kaos yaşanmış.
Cümlede
bahsedilen tarih belli olduğu için "yıllarda" sözcüğü
kullanılamaz. Örneğin 2000'li yıllar denilebilir ama 2001'li yıllar
denilemez. Cümledeki anlatım bozukluğunu şöyle giderebiliriz:
1984'te ülkede
bir kaos yaşanmış.
Her
yıl 18 Mart'ta Çanakkale Şehitleri Günü kutlanır.
"Ölüm"ün söz
konusu olduğu yerlerde kutlama olmaz. Şairler, devlet adamları vb. kişiler için
ölüm yıl dönümlerinde kutlama yapılmaz. Bunun için; "Birini akla getirerek
sözünü etmek veya onu düşünmek, hatırlamak" anlamındaki "anma"
sözcüğü kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Her
yıl 18 Mart'ta Çanakkale şehitleri anılır.
Giydiği atkı
herkesin dikkatini çekmişti.
"Giymek";
"örtünmek amacıyla vücuda bir şeyi geçirmek" demektir. Gömlek, etek,
takım elbise vb. şeyler giyilir. Atkı, "örtmek" işlevini
görmediğinden atkı için "takmak" eylemini kullanırız. Cümledeki
anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Taktığı atkı
herkesin dikkatini çekmişti.
Sınavda
öğrencilere verilen süre yetişmedi.
Cümlede geçen
"yetişmedi" sözcüğü anlamının dışında kullanılmıştır.
"Yetişmek"; "vaktinde tamam olmak, bitmek" anlamındadır.
"Süre yetişmedi" gibi bir kullanım Türkçede yoktur. Onun yerine
"bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak" anlamındaki
"yetmedi" sözcüğü kullanılır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle
giderilebilir:
Sınavda
öğrencilere verilen süre yetmedi.
Bazı
ilaçlar vücudun bağımlılık sistemine zarar verir.
"Bağımlılık";
"bir başka şeye bağlı olma koşulu" demektir. Cümlede yanlış anlamda
kullanılmıştır. Cümlede; "mikroplara karşı aşı veya doğal
yolla gerçekleşen direnç durumu" anlamındaki "bağışıklık"
sözcüğünü kullanmak gerekir. Cümle şöyle düzeltilebilir:
Bazı
ilaçlar vücudun bağışıklık sistemine zarar verir.
"Sabahın
seheri" sözcüğü bir belirtili isim tamlamasıdır.
"Sabahın
seheri" bir sözcük değil sözcük grubudur. Yani birden fazla sözcükten
oluşmuş bir belirtili isim tamlamasıdır. "Sözcük" yerine "söz
öbeği, söz grubu, kelime grubu, vb." sözler kullanılmalıdır. Cümledeki
anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:
"Sabahın
seheri" söz
grubu bir belirtili isim
tamlamasıdır.
"Sabahın
seheri" söz
öbeği bir belirtili isim
tamlamasıdır.
"Sabahın
seheri" kelime
grubu bir belirtili isim tamlamasıdır.
Arkadaşı İstanbul'da
marangozculuk yapıyor.
Meslek ismi anlamında
"marangoz" sözcüğü kullanılır. "Marangozluk"; bir meslek
ismi olup "marangozun işi ve zanaatı" anlamına gelmektedir.
"Marangozculuk" diye bir meslek yoktur. "-cu" eki
gereksizdir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Arkadaşı
İstanbul'da marangozluk yapıyor.
Camdan yankılanan ışık
gözlerimizi kamaştırdı.
"Yankı"
"sesin bir yere çarpmasıyla oluşan ikinci bir ses" demektir. Cümlede;
"bir yüzeye çarparak yön değiştiren" anlamında bir sözcüğün
kullanılması gerekir ki o da "yansıma" sözcüğüdür. Cümledeki
anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Camdan yansıyan ışık gözlerimizi kamaştırdı.
Bu yapının Osmanlılara ait
olma oranı yüksek.
Cümlede
"oran" sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. "Oran";
"iki şeyin birbirini tutması" demektir. Burada bir ihtimalden
bahsediliyor. O da "olabilirlik" anlamındaki
"olasılık" sözcüğüdür. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle
giderilebilir:
Bu
yapının Osmanlılara ait olma olasılığı yüksek.
Tabaka
havuzun üstünü olduğu gibi kapsamıştı.
"Kapsamak";
"sınırları içinde yer alan, içine alan" anlamında kullanılan bir
sözcüktür. Cümlede "her tarafı örtmek" anlamına gelen
"kaplamak" sözcüğünün kullanılması gerekir. Doğru cümleyi yazmak
gerekirse:
Tabaka
havuzun üstünü olduğu gibi kaplamıştı.
Öğrencilerin
sayısının kalabalık olması bu sonucu doğuruyor.
Öğrencilerin sayısı,
kalabalık olmaz. Öğrenciler, "kalabalık" olabilir. Cümlenin doğru
yazımı:
Öğrencilerin kalabalık olması bu sonucu doğuruyor.
Teknoloji
ne kadar artarsa da el emeğinin önemi azalmaz.
"Artmak";
"çoğalmak" anlamında kullanılan bir sözcüktür. Teknoloji için
"gelişme" ve "ilerleme" kavramları kullanılır. Cümlenin doğru
yazımı:
Teknoloji
ne kadar ilerlese de el emeğinin önemi azalmaz.
Yemeğini
erken yemesi gerektiği halde hasta bu yasağa uymuyor.
"Yemeği erken
yemek"; bir yasak değil, bir kuraldır. Dolayısıyla "yasak"
sözcüğü yerine "kural" sözcüğünü kullanmak gerekir. Cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
Yemeğini
erken yemesi gerektiği halde hasta bu kurala uymuyor.
Her anne en
az bir çocuk sahibi olmak ister.
"Anne";
"çocuğu olan kadın, valide" demektir. Yani anne "en az bir çocuk
sahibi kadın" demektir. Cümlede "anne" sözcüğünün yanlış anlamda
kullanılması söz konusudur. Cümledeki "anne" sözcüğünün yerine
"kadın" sözcüğü gelmelidir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle
giderilebilir:
Her kadın en az bir çocuk sahibi olmak ister.
3.
Yerinde Kullanılmayan Sözcük veya Öğeler (Sözün Yanlış Yerde Kullanılması): Bir sözcüğün anlamına uygun yerde
kullanılmamasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır.
Örnekler
Geri
kalmış ülkemizin bazı şehirlerine öncelik tanınacak.
"Geri kalmış" söz
grubunun yerinde kullanılmadığı görülür. Geri kalan ülkemiz değil; ülkemizin
bazı şehirleridir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle düzeltilebilir:
Ülkemizin geri kalmış bazı şehirlerine öncelik
tanınacak.
Eski içişleri
bakanı vefat etmiş.
"Eski"
sözcüğü cümlede yanlış yerde kullanılmıştır. "İçişleri"nin eski ve
yenisi olmaz. Eski ve yeni bakan olabilir. Cümledeki bozukluk şöyle
giderilebilir:
İçişleri eski bakanı
vefat etmiş.
Ağrısız kulak
delinir.
"Ağrısız"
sözcüğü cümlede yanlış yerde kullanılmıştır. Cümle; "kulağı ağırmayanların
kulağı delinir." anlamını vermiştir. Oysa anlatılmak istenen farklıdır.
Cümlede, müşteri çekmek için "eylemi" etkili kılma amaçlanmıştır.
Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Kulak ağrısız delinir.
Okuldaki
öğrencilerin bütün adlarını ezbere bilirdi.
"Bütün"
sözcüğü cümlede yanlış yerde kullanıldığından kastedilmek istenilenin dışında
bir anlam ortaya çıkmıştır. Cümle bu haliyle bir öğrencinin sayıca çokluk
isimlerini kastetmektedir. İsimlerin değil; öğrencilerin çokluğu söz
konusudur. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Okuldaki bütün öğrencilerin adlarını ezbere
bilirdi.
Ahmet üç
gün içinde petrol üreten ülkeleri ziyaret edecek.
Petrol üretimi uzun
süren bir uğraş olup emek gerektiren bir iştir. Üç günde petrol üretilemez.
"Üç gün" söz grubu yanlış yerde kullanılmıştır. Cümledeki
anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Ahmet
petrol üreten ülkeleri üç
gün içinde ziyaret
edecek.
Okulu
bitirince doktor olarak doğduğu kasabada çalışmaya başlamış.
İnsan, doğarken vasıfsız,
unvansız doğar. Zamanla bazı unvanlara sahip olur. Hiç kimse annesinden doktor
veya öğretmen olarak doğmaz. "Doktor olarak" söz öbeği yanlış yerde
kullanılmıştır. Cümlenin doğru yazımı şu şekildedir:
Okulu
bitirince doğduğu kasabada doktor
olarak çalışmaya başlar.
Mehmet,
her yolda kalan insana yardım ederdi.
"Her"
sözcüğünün cümlede yanlış yerde kullanıldığını görmekteyiz. Bu şekliyle
"birden fazla yol" anlamı çıkmaktadır. Oysa kastedilmek istenen
farklıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Mehmet, yolda kalan her insana yardım ederdi.
Ekranlar, tekrar
tekrar ölen kişileri gösteriyordu.
Cümlede geçen
"tekrar tekrar" ikilemesi yanlış yerde kullanılmıştır. Her insan
dünyaya bir kez gelir ve yine bir kez ölür. Cümleden aynı insanın
defalarca öldüğü anlamı çıkmaktadır. Oysa cümlede; "görüntü"nün tekrar
tekrar oluştuğu kastediliyor. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle
giderilebilir:
Ekranlar,
ölen kişileri tekrar
tekrar gösteriyordu.
4.
Karşılaştırma Yanlışlığı: Bazı
cümlelerden iki farklı anlam çıkabilmektedir. Bunlar anlatım bozuklukları
kapsamında değerlendirilir.
Örnekler
Öğretmen,
çocuğuyla eşinden çok ilgileniyor.
Cümleden iki anlam
çıkmaktadır. Birincisi; "öğretmen de eşi de çocuğuyla ilgileniyorlar ama
öğretmen eşine oranla çocuğuyla daha fazla ilgileniyor. İkincisi ise
"öğretmen, hem eşiyle hem de çocuğuyla ilgileniyor ama öğretmenin çocuk
sevgisi eş sevgisinin önüne geçiyor." anlamıdır.
Sen
onu benden çok aradın.
Cümlede iki anlam söz
konusudur. Önce şahıs zamirlerini isimlere dönüştürelim:
"Sen: Mustafa, o: Ali, ben: Furkan" olsun. Birinci anlam;
"Mustafa ve Furkan Ali'yi arıyorlar ama Furkan daha çok arıyor. İkincisi:
"Mustafa hem Ali'yi hem Furkan'ı arıyor ama Mustafa, Furkan'ı daha çok
arıyor." anlamıdır.
Ali
maç izlemeyi Mustafa'dan çok sever.
Cümlede iki anlam söz
konusudur. Birinci anlam: "Ali de Mustafa da maç izlemeyi seviyorlar ama
Ali, maç izlemeyi daha çok seviyor. İkinci anlam: "Ali, maç izlemeyi de
Mustafa'yı da seviyor ama Ali'nin maç izleme sevgisi Mustafa'ya olan sevgisinin
önüne geçiyor, anlamıdır.
Örnekler
Sesini herkes
beğenmiştir.
Cümlede tamlanan olan
"sesini" sözcüğü iki "tamlayan"ı da alabilmektedir. Yani
cümleye hem "senin" hem de "onun" tamlayanı
getirebilir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:
Senin sesini herkes beğenmiştir.
Onun sesini herkes beğenmiştir.
Okulunu arkadaşlarına
her zaman tavsiye eder.
Cümleden iki anlam
çıkmaktadır. "Okulunu" tamlananı, "onun" ve
"senin" tamlayanına bağlanmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu
şekillerde giderilebilir:
Senin okulunu arkadaşlarına
her zaman tavsiye eder.
Onun okulunu arkadaşlarına her zaman
tavsiye eder.
6.
Deyim ve Atasözü Yanlışları (Bunların Yanlış Anlamlarda Kullanılması veya
Yerinde Kullanılmaması): Deyimler ve atasözlerindeki kelimeler,
kelime grupları kesinlikle değiştirilemez. Cümlelerde kullanılan deyim ve
atasözlerinin anlamının cümleye uygun olması gerekir. Aksi bir kullanım anlatım
bozukluğuna yol açar.
Örnekler
Ne
kadar acıktığımı bir bilsen midem zil çalıyor.
Cümlede geçen deyimin
yapısı değiştirilmiştir. "Mide" sözcüğü bu deyimde yer almamaktadır.
Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Ne
kadar acıktığımı bir bilsen karnım
zil çalıyor.
Olanlar
karşısında saçlarım diken diken olmuştu.
Yukarıdaki
cümlede deyimin yapısının bozulmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu
vardır. "Saç" sözcüğünün bu deyimin içinde geçmemesi
gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Olanlar
karşısında tüylerim
diken diken olmuştu.
El
öpmekle ağız aşınmaz.
Deyimin yapısı
değiştirilmiştir. "Ağız" sözcüğü bu bozukluğa neden
olmuştur. Cümledeki bozukluk şu şekilde giderilebilir:
El
öpmekle dudak aşınmaz.
Çarşı
ana baba günü çuvaldız atsan yere düşmez.
"Çuvaldız"
sözcüğü cümlede deyimi deyim olmaktan çıkarmıştır. Deyimlerde herhangi bir
sözcük çıkarılmaz. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Çarşı
ana baba günü iğne
atsan yere düşmez.
Çocuklarınızın
sorunlarına cevapsız kalmayın.
Yukarıdaki
cümlede sorunlara "cevapsız kalmak" gibi bir yakıştırmada
bulunulmuştur. Böyle bir kullanım Türkçede yoktur. Cümledeki anlatım
bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Çocuklarınızın
sorunlarına duyarsız
kalmayın.
Güzel
haberi alınca sevinçten etekleri tutuştu.
"Etekleri
tutuşmak"; "telaşlanmak" anlamına gelen bir deyimdir. Cümlede,
sevinç ve mutluluk anlamını içeren bir deyim olmalıdır. Cümledeki anlatım
bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Güzel
haberi alınca sevinçten etekleri
zil çaldı.
Örnekler
Tam seksen civarında köyün
yolu kapalıdır.
Cümlede "tam"
ve "civarında" sözcüklerinin birlikte kullanıldığını görmekteyiz.
"Tam"; "kesinlik", "civarında";
"ihtimal" bildiren sözcüklerdir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu
şekillerde giderilebilir:
Seksen
civarında köyün yolu kapalıdır.
Tam
seksen köyün yolu kapalıdır.
Hiç
şüphesiz Türkiye'nin en soğuk şehri Erzurum olsa gerek.
"Hiç
şüphesiz" söz grubu "kesinlik" bildirirken; "olsa
gerek" söz grubu "ihtimal" bildirmektedir. Cümledeki
anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:
Hiç
şüphesiz Türkiye'nin en soğuk şehri Erzurum'dur.
Türkiye'nin
en soğuk şehri Erzurum olsa gerek.
Emanetlerimi eminim bu
saate kadar almış olmalısınız.
"Eminim" sözü
"kesinlik"; "almış olmalısınız" sözcükleri de
"ihtimal" bildirmektedir. Bu iki sözün bir arada kullanılmaması
gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:
Emanetlerimi eminim bu
saate kadar almış.
Emanetlerimi
bu saate kadar almış olmalısınız.
Bu
şehre yerleşeli hemen hemen tam on yıl oldu.
Cümlede geçen
"hemen hemen" söz grubu "ihtimal" bildirirken; "tam"
sözcüğü de "kesinlik" bildirmektedir. Bu iki sözcüğün bir arada
kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleyi şu şekilde
düzeltebiliriz:
Bu
şehre yerleşeli tam on yıl oldu.
8.
Mantık Hataları: Düşünce
bazında gerçekleşen anlatım bozukluklarıdır. Mantık hataları daha çok olayların
önem sırası bağlamında yapılan hatalardır. Yani olayların öncelik
sıralamasındaki yanlışlıklardır.
Örnekler
Mustafa
ile değil Galatasaray maçına hiçbir maça gidilmez.
Cümlede sıralama hatası
yapılmış. "Hiçbir maça" söz öbeği ile "Galatasaray"
sözcüğünün yer değiştirmesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu
şekilde giderilebilir:
Mustafa
ile değil bütün maçlara Galatasaray maçına bile gidilmez.
Eskiden
evimizde mumumuz hatta elektriğimiz bile yoktu.
Önem
sıralamasında daima "elektrik", "mum"dan önce
gelir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Eskiden
evimizde elektriğimiz hatta mumumuz bile yoktu.
1.
Çoğul organ, duyu, eylem, zaman adları ve soyut kavramlar özne oldukları zaman
bunların yüklemleri tekil olur.
Örnekler
Kulaklar işitmiyorlar.
Cümlede geçen
"kulak" sözcüğü çoğul eki almıştır. Organ adları çoğul eki
aldıklarında yüklem tekil olur. Cümle şöyle düzeltilebilir:
Kulaklar işitmiyor.
Sevinçler,
bizi her zaman bulmazlar.
Cümlede geçen
"sevinçler" sözcüğü soyut bir kavram olduğundan ve çoğul eki
aldığından yüklemin tekil olması gerekir. Cümlenin doğru yazımı şöyledir:
Sevinçler,
bizi her zaman bulmaz.
Düşünceler bazen
bizi yanıltabilirler.
"Düşünce"
sözcüğünün soyut bir kavram olması yüklemin tekil olmasını gerektirir. Cümledeki
anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Düşünceler
bazen bizi yanıltabilir.
2.
Sayı sıfatı alan öznelerin yüklemleri tekil olur.
Örnekler
İki
pilot göreve gelmişler.
Cümlede "iki"
sayısı ve "-ler" ekinin bir arada kullanılması anlatımı
bozmuştur. Cümle şu şekilde düzeltilebilir.
İki
pilot göreve gelmiş.
3.
İnsan dışındaki varlıklar çoğul özne olduklarında yani öznenin bitki, hayvan
adının çoğulu ya da tekili olduğu durumlarda yüklem tekil olur.
Örnekler
Ağaçlar yapraklarını döktüler.
Cümlede insan dışındaki
bir varlık olan "ağaç" sözcüğü özne olduğundan yüklemin tekil olması
gerekir. Cümlenin doğru yazımı aşağıdaki gibidir:
Ağaçlar yapraklarını döktü.
Kuşlar
uçuştular.
Yukarıdaki
cümlede bir hayvan adı olan "kuş" sözcüğü çoğul eki aldığından
yüklemin tekil olması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde
giderilebilir:
Kuşlar
uçuştu.
Bağrışmalar bizi korkuttular.
"Bağrışmalar"
sözcüğündeki "-ler" çoğul eki yüklemin tekil olmasını
gerektirir. Cümledeki bozukluk şu şekilde giderilebilir:
Bağrışmalar bizi korkuttu.
4.
Söylemek istediklerimize küçümseme, saygı, incelik, alay anlamı kattığımızda
özne tekil de olsa yüklem tekil de çoğul da olabilir. Her iki kullanım da
doğrudur.
Örnekler
Mustafa
Bey bizi hoş karşılamadılar. (Doğru)
Mustafa
Bey bizi hoş karşılamadı. (Doğru)
5.
Öznenin çoğul eki almayıp anlamca çokluk bildirdiği cümlelerin yüklemleri tekil
olur. Öznede belgisiz zamir veya sıfat bulunursa yüklem tekil olur.
Örnekler
Dün herkes okula gelmiştiler.
Yukarıdaki cümlede özne
olan "herkes" sözcüğü ile "-ler" çokluk eki alan yüklem
birlikte kullanılmıştır. Bu da anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Cümlenin doğru
yazımı şu şekildedir:
Dün herkes okula gelmişti.
Komisyon uygun
kararı vermişler.
"Komisyon
" sözcüğü "-ler, -lar" eki almadığı halde çokluk bildiren bir
sözcüktür. Bu durumda cümlenin yükleminde "-ler" ekinin olmaması
gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Komisyon uygun
kararı vermiş.
Birçok insan
bu konuda farklı düşünüyorlar.
"Birçok"
sözcüğü çokluk bildiren bir sözcüktür. Özne anlamca çokluk bildirdiğinden
yüklemde "-lar" ekinin olmaması gerekir. İlgili cümle şu şekilde
düzeltilebilir:
Birçok insan
bu konuda farklı düşünüyor.
Halkımız size
aslında hesap soruyorlar.
"Halk"
sözcüğü topluluk ismidir. Bu sözcük cümlede özne görevinde kullanılmıştır.
"-ler, -lar" çokluk ekinin yüklemde olmaması gerekir. Cümledeki
bozukluk şu şekilde giderilebilir:
Halkımız size
aslında hesap soruyor.
6.
Öznenin insandan meydana geldiği ve çoğul olduğu cümlelerde yüklem tekil de çoğul
da olabilir. Bu durum anlatım bozukluğu oluşturmaz.
Örnekler
Gençler bahçede top oynuyor. (Doğru)
Gençler bahçede top oynuyorlar. (Doğru)
7.
İnsan dışındaki çoğul özneler "kişileştirme" sanatı olduğu durumlarda
yüklem çoğul olabilir.
Örnekler
Tekerlekler yollara
bir şeyler anlatıyorlar.
Örnekler
Kahvaltıda
reçel, ekmek, peynir ve çay içtik.
Cümle,
bağımlı sıralı bir cümledir. Birinci cümlenin yüklemi eksiktir. Çay, içilir
fakat reçel ve ekmek içilmez. Cümle; "Kahvaltıda reçel, ekmek, peynir içtik
ve çay içtik." şeklindedir. Bu da yanlış bir kullanımdır. Cümlenin doğru
yazılışı şu şekildedir:
Kahvaltıda
reçel, ekmek, peynir yedik ve çay içtik.
Baktığımız
dairenin balkonu büyük ama yeterli değildi.
Cümle, sıralı bir
cümledir. Cümle; "Baktığımız dairenin balkonu büyük değildi ama yeterli
değildi." şeklindedir. "Değil" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Bu
da yanlış kullanıma neden olmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Baktığımız
dairenin balkonu büyüktü, ama yeterli değildi.
İçkiyi
hiç, sigarayı ara sıra içerim.
Cümledeki
"içmek" yüklemi ortak kullanılmıştır. Bu da anlatımı bozmuştur. Cümle
bozuk haliyle "İçkiyi hiç içerim, sigarayı ara sıra içerim"
şeklindedir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
İçkiyi
hiç içmem, sigarayı ara sıra içerim.
Sen
bana hüzün, ben sana mutluluk verdim.
"Verdim"
yükleminin cümlelerde ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu
söz konusudur. Cümle; "Sen bana hüzün verdim, ben sana mutluluk
verdim." şeklindedir. Bu da bozuk bir anlatımdır. Yani şahıs ekleri
uyuşmuyor. Cümlelerdeki anlatım bozuklukları şu şekilde giderilebilir:
Sen
bana hüzün verdin, ben sana mutluluk verdim.
Geçen
yaz Antalya'ya, bu yaz İstanbul'a gideceğiz.
Cümle; bağımlı sıralı bir
cümledir. İlk cümlenin yüklemi eksiktir. Cümle bu haliyle yazıldığında;
"Geçen yaz Antalya'ya gideceğiz, bu yaz İstanbul'a gideceğiz." şeklini
almaktadır. Oysa "geçen yaz" söz grubundan biz yüklemin de
geçmiş zaman kiplerinden biriyle çekimlenmiş olması gerektiğini anlıyoruz.
Cümlenin doğru yazılışı;
Geçen
yaz Antalya'ya gittik, bu yaz İstanbul'a gideceğiz.
Mustafa
aşağı, ben yukarı çıkıyordum.
Sıralı bir cümle olan
bu cümlede "çıkıyordum" yüklemi ortak kullanılmıştır. Haliyle
cümleler saçma bir niteliğe bürünmüş oluyor. "Mustafa aşağı çıkıyordum,
ben yukarı çıkıyordum" gibi. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Mustafa
aşağı iniyordu, ben yukarı çıkıyordum.
Biriken
sorunları sen de çözemezsin Mustafa da.
"Mustafa ve sen"
şahsı için aynı yüklemin kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu
vardır. "Mustafa" ve "sen" şahısları farklı şahıs ekleri
alır. Cümlelerdeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Biriken
sorunları sen de çözemezsin Mustafa da çözemez.
Dürüst
biri olduğundan dün de bugün de kuşkuya düşmüyorum.
Cümlede yüklemin ortak
kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Öyle ki "dün"
geçmişle ilgili; bugün ise şimdiki zaman ile ilgili bir zaman zarfıdır. İki
zaman zarfı da şimdiki zaman kipiyle çekimlenmiş olan "düşmüyorum"
yüklemine bağlanmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde
giderilebilir:
Dürüst
biri olduğundan dün de kuşkuya düşmedim, bugün de kuşkuya
düşmüyorum.
Örnekler
Yasalara
göre, paranın üzerine yazı yazmak, yırtmak yasaktır.
Cümlede dolaylı
tümlecin ortak kullanılması anlatımı bozmuştur. Yırtmak sözcüğünden önce
nesnenin yer alması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:
Yasalara
göre, paranın üzerine yazı yazmak, paraları yırtmak
yasaktır.
Yetimlere
şefkat elimizi uzatmalı, korumalıyız.
Dolaylı tümlecin ortak
kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde
giderilebilir:
Yetimlere
şefkat elimizi uzatmalı, onları korumalıyız.
Dostlarına
değer veren, soran biriydi.
"Dostlarına değer
veren, dostlarına soran biriydi." şeklinde yanlış bir cümle ile karşı
karşıyayız. Yani cümlede nesne eksikliği söz konusudur. Cümlenin doğru
yazılışı şu şekildedir:
Dostlarına
değer veren, onları soran biriydi.
İstanbul'a
iki kez gittim, çok beğendim.
"İstanbul'a"
sözcüğü cümlede ortak kullanılmıştır. Bu da cümledeki anlatımı
bozmuştur. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:
İstanbul'a
iki kez gittim, İstanbul'u çok beğendim.
4.
Tümleç Yanlışları: Genellikle sıralı cümlelerde tümlecin
ilgili yerde kullanılmamasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır.
Örnekler
Sizi
destekliyoruz ve inanıyoruz.
Cümle; "Sizi
destekliyoruz ve sizi inanıyoruz." şeklinde yanlış bir anlatıma sahiptir.
Cümlede "sizi" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Bu da anlatımı
bozmuştur. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:
Sizi
destekliyoruz ve size inanıyoruz.
Yaşamını
zenginleştiren, anlam kazandıran birçok dostu var.
"Yaşamını"
sözcüğü, belirtili nesne görevinde olup ortak kullanılmıştır. Bu da virgülden
sonra gelen söze uygun düşmemiştir. Cümlede dolaylı tümleç eksikliği
vardır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Yaşamını
zenginleştiren yaşamına anlam kazandıran birçok dostu
var.
Babasını
zor günlerinde hiç yalnız bırakmadı, her zaman sahip çıktı.
Yukarıdaki
cümle bağımlı sıralı bir cümledir. Yani iki cümle vardır burada.
"Bırakmadı" geçişli yani nesne alabilen; "sahip çıktı"
geçişsiz, yani nesne alamayan bir fiildir. Cümlede "babasını" belirtili
nesnesi ortak kullanıldığı için anlatım bozukluğu oluşmuştur. Bu cümleyi şöyle
düzeltebiliriz:
Babasını
zor günlerinde hiç yalnız bırakmadı, ona her zaman sahip çıktı.
III.
Tamlama Yanlışları: "Tamlayan
ve tamlanan"ları ortak olmadıkları halde bunları ortakmış gibi düşünmekten
kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır. Yine bir sıfatla bir adın ortak tamlanana
bağlanması anlatım bozukluğuna neden olur.
Örnekler
Olaylar,
ekonomik ve sağlık açısından ele alınmalı.
Bir sıfatla bir adın
ortak tamlanana bağlanmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu söz konusudur.
Cümle; "Olaylar, ekonomik açısından ve sağlık açısından ele
alınmalı." şeklinde yanlış oluşturulmuştur. "Ekonomik açı" ve
"sağlık açısı" olması gerekir. Birincisi sıfat; ikincisi isim
tamlamasıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Olaylar,
ekonomik açıdan ve sağlık açısından ele
alınmalı.
Valilik
tarafından bütün özel ve devlet okulları tatil edildi.
Cümle; "Valilik
tarafından bütün özel okulları ve devlet okulları tatil edildi." şeklinde
yanlış oluşturulmuştur. "Özel" sözcüğünden sonra "okullar"
sözcüğü getirilmelidir. "Özel okullar" sıfat; "devlet okulları"
isim tamlamasıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Valilik
tarafından bütün özel okullar ve devlet okulları tatil edildi.
Afetzedelere
her türlü tıbbi ve gıda yardımı yapıldı.
Bir sıfatla bir ismin
aynı tamlanana bağlanmasından kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır.
"Yardımı" tamlananı ortak kullanılmıştır. "Tıbbi yardım" ve
"gıda yardımı" şeklinde olması gerekir. Birincisi sıfat; ikincisi
isim tamlaması şeklindedir. Cümlenin doğrusunu yazacak olursak:
Afetzedelere
her türlü tıbbi yardım ve gıda yardımı yapıldı.
Bu
yasadan özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak.
"Kuruluşlarında"
tamlananı ortak kullanılmıştır. Sıfat da isim de (özel ve kamu sözcükleri) bu
sözcüğe bağlanmıştır. Bu yanlışlıklar, anlatım bozuklukları ile ilgili
sorularda hemen fark edilmeyebilir. Onun için bağlaçların olduğu yerlere dikkat
etmek gerekir. "Özel kuruluşlar" bir sıfat; "kamu
kuruluşları" bir isim tamlamasıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde
giderilebilir:
Bu
yasadan özel kuruluşlarla kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak.
Şehrimizde
çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.
Cümledeki
"kültürel" ve "sanat" sözcükleri aynı tamlanana
bağlanmıştır. "Kültürel etkinlikleri" tamlaması Türkçe söz dizimine
aykırıdır. Cümledeki yanlışlık şöyle düzeltilebilir:
Şehrimizde
çeşitli kültürel etkinlikler ve sanat etkinlikleri
gerçekleştirildi.
Bu
önlemler ekonomik ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi.
Cümle; "Bu
önlemler ekonomik açısından ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi."
şeklindedir. Bu da dil ve anlatım açısından bozuk bir ifadedir. "Ekonomik
açısından" değil de "ekonomik açı"dan olması gerekir. Birinci
tamlama, sıfat tamlaması; ikincisi isim tamlamasıdır. Cümlenin doğrusu aşağıdaki
gibidir:
Bu
önlemler ekonomik açıdan ve sağlık açısından yararlı sonuçlar
verdi.
IV.
Ek Yanlışları (Tamlayan
Eki Eksikliği)
Örnekler
Verdiğimiz
hizmetler kalıcı olduğu herkesçe bilinmelidir.
Yukarıdaki cümlede
"tamlayan" unsurunu oluşturan "hizmetler" sözcüğündeki
tamlayan eki eksiktir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:
Verdiğimiz
hizmetlerin kalıcı olduğu herkesçe
bilinmelidir.
V.
Tamlayan Eksikliği
Örnekler
Arkadaşlarına
gitmeden size gelmelerini bekleme.
Cümleye dikkatle
bakıldığı zaman "gelmelerini" sözcüğünün iyelik ekini alarak isim
tamlamasının "tamlanan"ını oluşturduğu görülür. O zaman bunun bir de
"tamlayan" unsurunun olması gerekir. "Onların" sözcüğü
cümleye uygun tamlayan olabilir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde
giderilebilir:
Arkadaşlarına
gitmeden onların size gelmelerini bekleme.
Yazıyı
dikkatlice inceleyip alt tarafını paraf ediniz.
Cümledeki "yazıyı"
sözcüğü ortak kullanılmıştır. Cümledeki "tarafını" sözcüğü iyelik
ekini almış ve "tamlanan" unsurunu oluşturmuştur. Cümleye
baktığımızda bunun tamlayan unsurunun "yazının" sözcüğü olması
gerektiğini anlarız. Öyleyse bu cümlenin anlatım bozukluğundan arındırılmış
hali şu şekildedir:
Yazıyı
dikkatlice inceleyip yazının alt tarafını paraf ediniz.
Sözünü
ettiğiniz binayı ne gördüm ne de yerini bilirim.
Cümlede geçen
"yerini" sözcüğü iyelik eki aldığından "tamlanan"
durumundadır. Bunun bir de "tamlayan" unsurunun olması
gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Sözünü
ettiğiniz binayı ne gördüm ne de binanın yerini bilirim.
Size
derdimi söylersem dermanını arar mısınız?
Cümlede "tamlayan"
eksikliği söz konusudur. "Dermanını"; "tamlanan" unsurudur.
Bunu, almış olduğu iyelik ekinden anlıyoruz. "Derdimi" sözcüğü
tamlayan görevini üstlenmiş fakat tamlayan eklerinden birini almamıştır.
Öyleyse cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Size
derdimi söylersem derdimin dermanını arar mısınız?
VI.
Çatı Uyuşmazlığı: Etken-edilgenlik
uyuşmazlığıdır. Birleşik veya sıralı cümlelerde yüklem olan sözcükler aynı
özneyi alırsa ikisi de etken veya edilgen olmalıdır. Bu tip sorularda fiil veya
fiilimsi olan sözcüklere yoğunlaşmak gerekir.
Örnekler
Sorular okuyarak çözülsün.
Cümlenin öğelerini
bulduğumuzda çözülsün: yüklem, okuyarak: zarf tümleci, sorular: sözde özne'dir.
Yani cümle edilgen çatılıdır. Edilgenliğin en önemli koşulu
yüklemdeki "-l,-n" ekleridir. "Çözülsün"
sözcüğünde edilgenlik söz konusu olduğuna göre yani yükleminde "-l"
eki olmasına karşın; "okuyarak" sözcüğü edilgen değildir. Onun da
"-l,-n" eklerinden birini alması gerekir. Cümledeki anlatım
bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Sorular okunarak çözülsün.
Pencereler açılıp oda
güzelce havalandırmalıdır.
Konu başlığında bu tür
hataların daha çok birleşik ve sıralı cümlelerde olduğunu söylemiştik. Burada
da "açılıp" zarf fiili cümleyi girişik birleşik cümle yapmıştır.
"Açılıp" sözcüğü edilgen çatılıdır. "Havalandırmalıdır"
çekimli fiili ise edilgen çatılı değildir. Cümlenin doğru yazımı aşağıdadır.
Pencereler
açılıp oda güzelce havalandırılmalıdır.
Çay içildikten sonra
konuyu görüştüler.
"İçildikten"
eylemsisi edilgenlik eki almış; "görüştü" çekimli fiili ise
edilgenlik ekini almamıştır. İkisi de aynı çatı eklerini almak zorunda
oldukları için "içildikten" sözcüğündeki edilgenlik ekini atmamız
gerekir. Cümle şöyle düzeltilebilir:
Çay içtikten sonra konuyu görüştüler.
VII.
Yapısı Yanlış Sözcük Kullanmak
Örnekler
Tembelin
tekidir. İsmini dahi doğru dürüst yazabilemez.
Türkçede kurallı
birleşik fiillerden olan yeterlilik fiili olumsuz yapılırken birleşiği
oluşturan sözcüklerden ikincisi düşer. Bu, istisnai bir durumdur.
"Yazabilemez" sözcüğü "yazabilir" sözcüğünün olumsuzu
olduğu halde artık kullanılmamaktadır. Onun yerine "yazamaz" sözcüğü
kullanılır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:
Tembelin
tekidir. İsmini bile doğru dürüst yazamaz.
mükemmel başa kelime bulamadım hocam
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Sililk kez bu konuyu burada tam anladım. Emeğinize binlerce teşekkürler
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam size minettarım
YanıtlaSilÇok kapsamlı olmuş tebrikler
YanıtlaSilmükemmell vallahi çok çok sağol
YanıtlaSilOldukça başarılı bence. Bir de geçmişe dönük çalışma yapmak gerek. Site sahibinin müsaadesi olursa katkıda bulunmak isteriz: https://www.egitimaskina.com/anlatim-bozukluklarini-neden-bulamiyorum/
YanıtlaSilTeşekkür eder, başarılar dilerim.
YanıtlaSilKıymetli hocam, emeğinize sağlık. Hazırladığınız testleri öğrencilere vermemize izniniz var mı?
YanıtlaSilEvet, hocam.
SilMerhaba, yukarıda anlamsal anlatım bozukluklarını çok güzel açıklamışsınız ama yapısal anlatım bozuklukları nispeten biraz üstünkörü olmuş (doğru/yanlış ve hiçbir açıklama olmayan ikisi de doğru gibi maddeler var). Yine de çok faydalandığımı belirteyim.
YanıtlaSilBunun dışında neden bağlaçtan önce virgül kullanıyorsunuz? Tek başına bağlaçlar, adı üzerinde iki cümleyi bağlamaya yetmiyor mu? Teşekkür ederim. Bu sorumu cevaplarsanız hâlâ cevabını bulamadağım bir soru daha sormak isterim.
Bağlaçtan sonra virgül ile ilgili bir cümleye rastlamadım.
SilAnlamsal bazı cümlelerden iki doğru cümle de çıkabilir demişim ve onları yazmışım.