Şiir

Duygu ve düşüncelerin güzel, etkili bir biçimde dile getirildiği ve estetik (güzellik) kavramının ön plana çıktığı yazılara şiir denir. Çok eski bir edebiyat türü olan şiirin değişik tanımları yapılmakla birlikte şiirin asla tanımlanamayacağını da savunanlar da olmuştur.

Necip Fazıl Kısakürek şiiri; "Mutlak hakikati arama işi"; Yahya Kemal Beyatlı "Bildiğimiz musikiden farklı bir musiki" olarak Ahmet Haşim ise şiiri, "Söz ile musiki arasında fakat sözden ziyade musikiye daha yakın olan bir lisan" olarak tanımlar.

Mallarme şiiri "Şiir, duygulardan değil sözcüklerden doğar." şeklinde tanımlarken Ziya Paşa şiiri "Ölçülü ve uyaklı söz", Paul Valery de "Şair, dil içinde dil yaratmak için yaşar." şeklinde tanımlar.

Şiir, zengin bir hayal dünyasını içerir. Şiirde günlük dilde kullanılan sözcüklere farklı anlamlar yüklenir. Şiirin kulağa hoş gelmesi, müziğe yakın olması, çağrışım uyandırması, kapalı olması gibi özelliklere sahip olması onu düzyazıdan ayırır.

Şiirde estetik, ritim, ölçü, vurgu da önemli unsurlardır. Şiirdeki ahengi uyak, redif, aliterasyon, asonans ve vurgu sağlar. Edebi sanatlar ve imge de şiire renk katan başka unsurlardır. Şiirde, dil araç değil amaçtır.

Şiirin tarihi Sümerlere ait olan Gılgamış Destanı'na kadar uzanır. İlk devirlerde şiir, daha çok bilgi esaslı, ölçülü ve kafiyelidir. Günümüzde şiirin şekli ve muhtevasında büyük değişimler söz konusudur. Modern şiir, eleştiriyi esas alır.


Türk Edebiyatında Şiirin Gelişimi

İslamiyet'in kabulünden önceki Türk edebiyatında şiirler dini törenlerde okunmuştur. İslamiyet'in kabulünden sonraki Türk edebiyatında ise şiir, Divan şiiri ve Halk şiiri olarak iki kol halinde devam etmiştir. Bu dönemler adeta şiirle özdeşleşmişlerdir.

Divan şiiri soyut, daha çok yüksek zümreye hitap eden Arapça ve Farsça sözcük ve terkiplerle doludur. Divan şiirinde aruz ölçüsü kullanılmıştır. Mazmun denilen ve çoğu şiirde geçen kalıplaşmış sözler de bu şiirde önemli bir unsurdur.

Halk edebiyatı şiiri halka hitap eder. Bu devir şiirinin dili oldukça sade ve herkesin anlayabileceği şekildedir. Halk şiirinde kafiye önemlidir. Halk şiirinde hece ölçüsü kullanılmıştır.

Tanzimat edebiyatıyla birlikte şiirimizin muhtevasında ve şeklinde önemli değişiklikler olur.  Bu devir şiirinde soyut konulardan ziyade insan ve toplumu ele alan şiirler ön plana çıkar. Tanzimat şiiri, Tanzimat'ın birinci ve ikinci dönem edebiyatında hâkim olan sanat anlayışına göre şekillenir.

Milli Edebiyat dönemiyle şiirde ulusal kaynaklara yönelme başlar. Bu dönemin şiir dili sade ve anlaşılırdır. Bu dönemde Divan edebiyatında kökleşen aruz ölçüsünün hâkimiyeti tam olarak kırılmış hece ölçüsü esas ölçü haline gelmiştir.

Cumhuriyet dönemiyle şiirde büyük gelişmeler yaşanır. Birçok akım, topluluk bu devirde ortaya çıkar. Bu dönemle şiirimizin niteliğinde bir iyileşme görülür.

Günümüzün çağdaş diğer bir tabirle modern şiirinde ise ölçü, uyak ve biçim yerini serbest şiir yazma tarzına bırakmıştır. Bu dönemde şiirin muhtevasında da önemli değişimler yaşanmıştır.


Ayrıca bakınız 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder